Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mutlu olmayı bilene hergün bayram zaten...

Mutlu olmayı bilene hergün bayram zaten...
 

Bir bayram daha gelip geçti. Geldi geliyor derken geçip gitti bile. Pembe mesajlar verildi, birlik beraberlikten, dayanışmadan, çözüm üretmekten bahsedildi.  Sıfır sorun diye çıkılan yolda, sorunlarla örülü düğüm düğüm içinde bulunmamıza rağmen bayrammış gibi yaptık. Savaş tamtamları arasında, ölüm/yaşam mücadelesindekileri seyrederek, uzaktan bakarak, sadece ahkam keserek, konuşarak bir bayram daha geçirdik. Yine şiddet kol gezdi sokaklarda, yine gazetelerin üçüncü sayfalarındaki kan içindeki haberlere alışıldık gözlerle baktık.

Bayramı fırsat bilip bir iki aile toplantısında bulunmak dışında ne anladığımızı sorsak bir önceki günden farkı ne deriz. Deliye her gün bayram misali aslında mutlu olunan her gün bayram gibi yaşamda mutlu olmayı bilenler için. Farkı, bayramlarda boşalan yollar. Herkes uzun bayram tatilini fırsat bilip bir yerlere kaçmış olmalı, neyse ki bu durum metropollerde yaşayanlara biraz daha ferahlama duygusu veriyor.       

Bayramlarda bir araya gelinen aile toplantıları, ziyaretler dedim de onlar da sanki bir görevi ifa eder gibi bir zaruret içinde, zaman geçse de bitse ve evimize dönsek kıvamında. Ev sahibinin ikramlarını bazen alıp bazen nazikçe geri çevirmeler, suya sabuna dokunmadan derine inmeyen sohbetler, ev sahibinin çırpınmaları, misafirin bir an evvel kalkma bahaneleri içinde geçirilen günler. Zorla beraberlik olmuyor işte, oluyorsa da bu kadar. Sonunda herkes kendi bireyselliğine geri dönüyor.

Bir de eskiden bayramların nasıl geçirildiği sohbetleri var ki geçmişe mazi denir. Yok artık o eski bayramlar. Bayramlık elbiselerin bir hafta evvelden alınıp hazırlandığı, mutfakların tatlılarla, yemeklerle dolup boşaldığı, el öpme merasimleri vs. geçmişte kaldı. Artık bayramlar tatil. Hayatın telaşı içinde her şey değişime uğrarken bayramlar eski anlamını muhafaza edemezlerdi. Hayat hızla akıp gidiyor, güçlü çarkları arasında ezilmeden hayatta kalmaya çalışırken insan ceplerine sadece eski anıları sıkıştırabiliyor.

“Bayramda ne yapacaksınız, nereye gideceksiniz, bir şuradan yer ayırttık, ayy! bu bayramda evde olmak istemiyorum” cümleleri kuruluyor artık. Ve cep mesajıyla kutlanan bayram tebrikleri. Üstelik birbirinin aynı cümleler, “ya bana özel bir farklı kelime yaz bari” diyesi geliyor insanın.

Aslında mutlu olunan her gün bayramdır insana. Her insanın bayramı kendisinedir. Kendi bayramıdır. Özlediği birisini görmek, görüşmek bayramdır işte en hasından. Ayrılanların kavuşması, sarılması, merak ettiği yakınından haber alması, uzaklıkların bitmesi hep bayram… Çocuğunun başarısını görmek, mezuniyetini yaşamak, askerden dönüşünde kavuşmak, düğünlerini yaşamak, torunlarını görmek ayrı ayrı bayram…  Asker çocuğundan her haber alışı, her iyiyim anne/baba deyişi bayram… Hastalıktan kurtulmak bayram, yakınının tedavi olup iyileştiğini görmek, bu günü de kazasız belasız geçirdim diyebilmek bayramdır. Sevindiğin, sevindirildiğin her gün başlı başına bayramdır.

Yani yaşam biçiminize göre kendinize has en güzel “an”lar bayram. Ama şu da var ki; Küçücük bir çocukken bir çikolata parçasının ağızda erirken verdiği memnuniyet en mutlu “an” iken, ya da paketinden çıkan bir oyuncak bebeği bağrına bastırması çocuğun en mutlu “an”ı iken, büyüdükçe daha fazla memnuniyetler bekleriz mutlu olmak için. Aldıkça insanoğlu hep daha fazlasını ister ya, tatmin olmaz. Hızlandırılmış yaşamlar içinde küçücük, minnacık bir güzellik mutlu edebilir de bazen, bazen dünyaları versen memnun olmaz.

Ne yaparsanız yapın siz çocukken eğlendiğiniz şeylerle sizin çocuklarınız eğlenemeyecek bugün. Tüketim aşkına tutulup hep beraber mutlu olduğumuz küçücük basit oyuncaklardan geçip şimdi son model teknolojilerin kucağına atladık. Tüketimin cazibesine kapılıp kendimize büyük hedefler koyduk.

Bayram günlerinden girdik, mutlu olmayı bilmeye geldi konu. Mutlu olmayı biliyorsak işte bayram. Günler gelip geçecek, her sene bayramlar da gelip gidecek, Önemli olan insan ya da ülke olarak şuur sahibi olmak ve kolektif şuurun önemini kavramak.

Her gününüz bayram tadında geçsin…

Şükran Demirtaş

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..