Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

Nasıl bir politik rüzgar estide müslüman Türkiye, İsrail'i tanıdı?

Nasıl bir politik rüzgar estide müslüman Türkiye, İsrail'i tanıdı?
 

28. Mart 1949'da Türkiye Büyük Millet Meclisi, İsrail'in egemenliğini tanıdı.
Türkiye, kuruluşundan bir yıl sonra İsrail devletini tanıyan ilk Müslüman ülkeydi.
Peki ama niye?

Zira 1949 'dan önce bağımsız bir Yahudi devletine karşı çıkılmıştı Türkiye'den. İnönü'nün antikomünist tutumuyla bağdaşlandırılıyor bu kıarşı çıkma bazı kesimlerce.

Şunu tırnak içinde önemsemek lazım. İnönü ulusun ve ülkenin çıkarlarını kendi düşücelerinden önde tutmuş ve Türkiye'nin dış siyasetinde akılcı bir yol gütmüştür her zaman.

***
Burada diplomasi cambazlığı yatmakta o zamanın Türkiye hükümetinin.
Türkiye'nin İsrail'i tanıması, siyasal geçmişten kaynaklanmıyor .
Türkiye'nin gelecekte Ortadoğu'da ve yeni başlayan soğuk savaşta oynamak istediği, daha doğrusu oynaması gereken rol etkileyici olmuştur diye yorumlanır çoğu zaman.''Sovyetlerin Siyonistler üzerindeki etkisinden korkulmuş ve 1947 yılında Birleşmiş Milletler'in bağımsız bir Yahudi devleti öngören Filistin'i bölme planı reddedilmişken .

Stalin'in Yahudilere zulmetmeye başlaması ve Arap devletlerinin Sovyetlerin desteğini istemeleriyle birlikte, Türkiye İsrail'i tanıma fikrine sıcak bakmaya başladı'' tezi yaygın bu konuda.

-Peki tanınmaya kadar süreçte nasıl bir politik rüzgar esti?


***

-Türkiye, Fransa ve İngiltere ile bir savunma anlaşması imzalamış olmasına rağmen tarafsız kalıyor ve savaşa aktif olarak katılmıyordu ikinci dünya savaşında.

Filistin'e doğal bir köprü oluşturduğu için, "Alija Bet"in, Avrupalı Yahudilerin "vaat edilmiş topraklara" illegal göçünün transit ülkesi haline gelen bir ülkede ayni zamanda Türkiye o zamanlar.

Ama bu o kadar da kolay olmuyor.

Zira ;göçün desteklenmesi ve engellenmesi arasında bocalıyor ülke.
***
-Batı ittifakına dâhil olmasındaki en önemli siyasal neden ne Türkiye'nin?
-Stalin'in "istekler listesi"nin en tepesinde yer alan bir Türkiye var.
Tehlike çanı bu Türkiye için....
Haziran 1945te Rusya'nın Akdeniz'e açılmasının tek olanağı olan, iktisadi ve askeri açıdan adeta bir iğne deliği oluşturan İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinde denetim sahibi olmayı talep edince Türkiye'nin kalbine Sovyet savaş gemilerinin gireceği düşüncesiyle Batılı güçlerle yakınlaşma yolları arıyan İnönü hükümeti var.
***
Türkiye'ninikinci dünya savaşında desteğini almadıkları için gücenik davranan Batılı güçler bu yakınlaşmaya niye sıcak baktı derseniz?
Türkiye'nin Sovyetlerle çatışmasına stratejik bir önem veriyorlar. Truman doktrini ve Marshall planı Türkiye'yi komünizme karşı bir sipere dönüştürüyor.
**
İnönü dış politikası akılcı bir politika...

Müslüman ve tarafsız bir ülke olan Türkiye, İsrail-Filistin savaşı sonrası çatışmanın iki tarafında da müzakere partneri olarak kabul edilmeyi başarıyor ve bu akılcıl politikayla hem tehlikeleri bertaraf ediyor ülke adına.
Bir taşla iki kuş...
**
BM müzakerelerine paralel olarak, Türkiye ve İsrail 19 Mart 1949 yılında daha da yakınlaşıyorlar.
- Sebep?

-Türklere ve İsrail'e karşı bir ittifak oluşturacak olan Arap sosyalizminin yükselişi. Batı bloğuna daha sıkı bağlanma isteğinide es geçmemek lazım.

Kuzey Atlantik Paktı ve ortadoğu konusunda Türkiye'nin kendi politikasına katıldığına dair net bir işaret bekleyen batıya Türkiye 28 Mart'ta istediği net işareti veriyor.
'' 24 Mart'ta Türkiye Büyük Millet Meclisi İsrail'in tanınmasını oyluyor; İsrail 28 Mart'ta tanınıyor.''
Batıya altın tepside Türkiye tarafından soğuk savaşta güvenilir bir partner olduğunun kanıtı ikram ediliyor böylece...

 
Toplam blog
: 334
: 456
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Yaşama değer veren bakış açısıyla biraz antika sayılabilecek düşüncelere sahip bir insanım. Geçmişte..