Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '18

 
Kategori
Mizah
 

Nasıl Şa(y)ir Olunur?

Nasıl Şa(y)ir Olunur?
 

Şiir yazmak edebiyatın en kolay türüdür, çünkü gördüğünüz gibi, kısacık yazılardan oluşuyor. Roman gibi yaz yaz bitmeyecek şey değil. Ayrıca Romanda, hikayede filan bir konu var, şiir öyle mi? Aklına gelen her sözü tutup kulağından dizersin sıraya, işte buna şiirde ''dize'' denilir.  Neyse efendim, biz başlayalım ''Nasıl Şa(y)ir Olunur''u anlatmaya. 
 
1- Önce, biraz sağdan soldan şiir okunur, şairlerin peşinde koşulur, imza günlerinde şairlere yakın durulur.
 
2- Sonra hangi şair gibi yazmak istediğiniz seçilir
Mesela, Nazım Hikmet'in dili ne kadar anlaşılır ve kolaydır, ''ne var bunu ben de yazarım!'
gibi öz güven sahibi olunur.
 
3- Yahut da, Can Yücel'den neyiniz eksik? Bir kaç fiyakalı küfürü bir metaforla yuvarladın mı, dizenin içine biraz da senden başka kimsenin anlamayacağı söz dizini  sıkıştırdınız mı ,oldu  size şiirimsi  bir şey.
 
4-Yahut, bir gece ansızın derin uykudan zıplar kağıt kalem ararsınız çünkü, ilahi bir ses size ''yaz yaaz! '' diyordur.
 
5- Bir peri, elinde arpla dolaşırken, gelip omuzunuza konup, kulağınıza anlamlı şeyler fısıldayabilir.
 
6-Artık hayatla pek kavganız kalmamıştır, çoluk çocuk, taksit derdi filan bitmiştir. Emeklilik mertebesine erişmişsinizdir. Emekliliğin dayanılmaz sıkıcılığı ve boşluğu sizi ''ah ulen gençliğimde ne şiirler yazabilirdim! Ama niye şimdi yazmayayım ki?''  gibi, ani bir fikir çakmasıyla oturusunuz klavyenin başına. Aklınıza gelen ne kadar içli söz varsa yahut, gençliğinizde içinizde kalan hisli sözcükler, isyan sözcükleri  ile de süsleyebilirsiniz şiirinizi. İlham çalmıştır artık kapınızı, başlarsınız yazıları yan yana dizmeye. Sonra bir alt kata inersiniz, sonra bir alt kata daha derken 10 katlı bir şiir imar edesiniz. Ama estetiği de olmalı, camların yeri balkonların yeri, binanın cephesi süslü olmalı, sakın balkonların bazılarını yapmayı unutmayınız!
 
7-Ya da, istediğiniz gibi olmadı, biraz şairlein kitaplarını karıştırırsınız, gerçi kitapları karıştırmak zahmetli olabilir, şu iletişim çağında google'si var, kopyalası var yapıştırı var... Google yetişti imdade, bir sürü şiir emrinize amade! Biraz da dizelerin içindekileri değiştirdiniz mi, mesela adam 'inleyen nağme'' demiş, siz onu  ''dinleyen nağme'' olarak değiştirirsiniz, ordan burdan şurdan kestiğiniz, dizeleri, satırları alt alta koydunuz mu oldu size şiir...
 
8- Hele en kolay şiir Cemal Süreya'yı taklid etmektir, kamyon arkalarından, tuvalet kapılarına kadar yazıldığı için sanki o sözler Cemal'in değil de, sizinmiş gibi hafızanız size kendi malınızı sakladığınız sandık gibi oyun oynar. Kulak ve göz alışkanlığı sizi bir Hüsnü Cemal yapar...
 
9- Kadınlar ise, en çok Firuğ'un kuyularına iner, Firuğ'un kendi koşullarından toprağından suyundan ürettiği şiirler, bizim kadın şairlerin şiir dokusuyla uyuşmaz. Neyse etkilenilmiştir gene de, ama bu şiirde şair ne demek istemiş diye düşünürsün, sanki zor bir matematik problemini çözüyormuş gibi, uğraşırsın, sonra şiirini şairine havale eder bırakırsın.
 
10- Nilgün Marmara gibi yazıp, sonra intihar etmeyi hayal edenler de var tabii. Ama işte madalyonun yüzü öyle değil. Nilgün Marmara gibi yazabilmek için derin bir psikolojik buhran yaşamak filan gerekli, sapasağlam, partisini eğlencesini etkinliğini yaşayan bir kadın nasıl şizofrenik imgeleri yakalayabilsin?
 
11- Eh Küçük İskender olmak ta kolay değil, adamın ağzı kalabalık, üstelik de yaşıyor, aman ondan mana filan çalmayınız, rezil eder insanı...
 
12- Sosyal medya denilen bir alan da imdadınıza yetişti, her gün ufak ufak yazar, hatta altına imzanızı koymaya  çekinir mahçupça adınızın, soyadınızın baş harfini koyarsınız. Sonra kamuoyu yoklaması yaparsınız, her sayfaya girip, herkesin herşeyini beğendikten sonra, eh artık  size de bir beğeni takılmasını beklersiniz. Öyle ya, her şey karşılıklı... Artık beğeni sayısı arttıkça ''ben oldum be!'' dersiniz...
 
13- Sonra, ordan buradan ezberlediğiniz manalı sözleri not edersiniz zamanı gelince kullanılacaktır. O kadar da boş değiliz ya, kendimizin de içinde  bir kaç anlamlı söz incileri vardır. Ciger pare yürek yare sözcükler ile harmanlarız, iç kuyularımızdan çektiğimiz ama henüz anlamını bulamamış cümleleri de ekledik mi; bir, iki, on, yirmi, otuz, kırk birbirine benzeyen şiirlerimiz vardır nur topu gibi doğurduğumuz. Tek arzumuz bir kitabın içinde yuvalarını bulmalarıdır artık. Yayınevlerine dosyalar gönderilir çoğu dosyaları geri çevirilir ama olsun bu işi  parayla yapan ticari yayınevleri de vardır, ekonomik olarak zorlayacak ama olsun nerelere para harcamıyoruz, çekerim 5-6 bin lira kredi öderim yavaş yavaş yeter ki kitabım olsun, sıradanlıktan çıkmam lazım ...Eh artık nihayet  kitaplı şair olduk.
 
14- Sıra geldi edebi camia içinde kendimize bir yer bulmaya , ünlü şairlerin etkinlikleri, imza günleri derken gittik kasılan bir şairin yanında otuziki dişimizi göstererek fotoğraflar çektirdik, sonra onların peşine düşüp aman efendim siz ne muhteşem şiirler yazıyorsunuz, en büyük sizsiniz gibi yağlamalarla onların gözüne girip sizin hakkınızda bir dergide, ya da kitabınızın arkasına bir kaç kelam yazdırmanın yollarını buldunuz, hele bir de şiir yarışmalarında jüri kulisleri kurmuş, onlar da sizin geçtiğiniz yollardan geçtiği için aynı taktiklerle bir yarışmada ödül kaptınız mı artık kimse tutamaz sizi.. Ayrıca ödül almak için iyi şiir yazmamalısınız, zira jüri pek sevmez, çünkü  iyi şiir gölgelere üstadları... Ödül çok önemli, yoksa şiirleriniz yok hükmündedir.  Nazım Hikmet, Can Yücel filan ''ödüller sayesinde meşhur olmuştur '' aman ha, çok önemli!  
 
15- Şimdi sıra diğer yazanlara çamur atmaya geldi, mesela ''iyi şiir nasıl yazılır?'' gibi bir makale yazdınız ona çamur, buna bal,  atarak tırnak içinde aslında en iyi şiiri yazanın kendiniz olduğunu kör gözlere sokmak için dürttünüz durdunuz mu...
 
16-Eh artık, bu kadar uğraşıp didindikten sonra isminizi duyurdunuz. Popüler bir şairsiniz artık. En azından ölünceye kadar. Öldükten sonrası önemli değil, yaşarken o, ''ün'' hazzını aldınız, gerisi hikaye... Zaten şiir yazmak hikaye yazmaktan daha zor değil mi? Şiirleriniz tarihin çöplüğüne mi atılır, ya da  imzaladığınız insanlar mı çöp kutularına atar kitaplarınızı bilemeyiz...
 
 
 
Toplam blog
: 4
: 250
Kayıt tarihi
: 12.03.18
 
 

   Muazzaez Uslu Avcı; Aksaray'da doğdu, İşletme Fakülte'sini bitirdi. Şiirleri Güney Dergisi ve Al..