- Kategori
- Şiir
Nazile Gültaç'ın Şiirleri
Azerbaycan’dan yazar-şiar dostlarımı tanıtmaya devam etmek istiyorum. Azerbaycan’ın tanınmış şair ve yazarlarından olan Nazile Gültaç ile 4 yıl önce tanıştık. Çok uzun yıllardır dostluğumuz bulunan şair Coşkun Karabulut tanıştırmıştı. Tanışma faslımızdan hemen sonra Altınözü Kaymakamlığı ve Belediye işbirliğiyle 2018 yılında şairler yazarlar ressamlar ağırlayan Altınözü’ne konuk ettim. Altınözü Belediyesi Konferan Salonunda 700 edebiyatsever ile buluştu Nazile Hanım. Onun hem Türkiye Türkçesine hakim olması hem de arada bir Azerbaycan Türkçesi ile söyleşisi salondaki dinleyicilerin beğenisini fazlasıyla kazandı.
Nazile Gültac için kısa tanıtım ise şöyledir. Doktor, şair, yazar, araştırmaçı, tercüman Bakü’de yaşıyor. Dahiliye uzmanıdır. Azerbaycan Yazarlar Birliği üyesidir.
Kitapları:1. “Suya yazılan sevda”, 2.“Yaşil pıçıltı”, 3.“Q?lbd?n dodağa”( Bakı),” 4. Ben gönlümü bilmezmiyim “, 5. “ Sevgi Yağmuru”( Ankara) şiirleri bir çok dile çevrilmiştir.
Türk halkları edebiyyatının Mahmut Kaşkari adına Beynelhalk Fondun “ ŞAN YARLIĞI” , Rusiya Yazarlar Birliyinin “ Teşekkürname” ödülüne layik görülmüştür.( 2017 – ci yıl)
Şair Nazile Gültaç şiirlerinde genel anlamda özde kendine has bilgi, görgü, tecrübe, gözlem, duygu, mantık gibi ayrıca kendini geliştirmeye dayalı diğer unsurlarla birlikte şiirlerine hayat veriyor. Her insanın insani yanını mısralara işliyor. Elbette şairin yaşanmışlığındaki acıları, özlemleri, umutları, yıkılan hayalleri veya gelecek için kurduğu hayalleri şiirlerde sözcük istifi pek yapmadan güzelce ifade edilmiştir. Örneğin anne şiirine bir göz atalım:
Anne
Tatlı isteklerin yuvasıydı,
Kalbim bomboşdu şimdi.
Yüreğime yakınım,
gözümden uzakta.
Akan gözyaşı
götürüyor beni benden.
Kalbim bomboşdu şimdi.
Boşlukta bir haykırış
saklanmış.
Korkuyorum, o sesten.
Içimin dışında toz duman
geziyor, anneeeee!
Her insan ölümlüdür. Ölümün kendisi değil de belki de arkasında sakladığı sırlar ürkütür insanı. Şair annesine seslendiği yukardaki şiirinde yaşamayı öğrendiği her an korkularının da büyüdüğünü ve korkulardan annesine sığınma ihtiyacını anlatıyor.
Çıplak Dal, şiirinde dikkatimi çeken en çarpıcı sözcük dizeleri ise “kopan yaprakları toprak öpüyor” oldu. Ne kadar özenle seçilmiş olduğu da şiirin tamamını okuduğunuzda ortaya çıkıyor.
Yaprakları saptan sararır,
dalları yaprak- yaprak yaşlanır
ağaçların sonbaharda.
Kopan yaprakları
soğuk topraklar öpüyor.
Yapraksız dalları
boz dumanlar bürüyor,
yüreğine girerek ,
içini kanatıyor.
Taş kaldırımda oturan,
dizini kucaklayan kadın da
çıplak dal.
Kış güneşine ısınmaz,
Serçe sesine tiksinmez.
Şiir yazdım suya, diye başladığı insan ruhunu rahatlatan bu şiir ise okuyan yüreklere pozitif bir enerji akıtıyor adeta. Bir kaç şiirini paylaşarak kıymetli şair dostuma başarılar dilemek isterim.
Suya Yazılan Sevda
Şiir yazdım suya.
Gönlümden başlamış,
akıyor yüzü çaylara.
Çiçeklerin yüzünde
Ağlıyor damla- damla.
Şiir yazdım sabaha,
yüreğim ufkunda.
Çırpınıyor göğsünde
bahtımın saatleri.
Döşeniyor ayağına
gecenin yıldızları.
Şiir yazdım sevdaya,
Belenip ay ışığına,
Bu sevda ne sana, ne bana,
Bu sevda yazılmış suya.
SENSİZ GECE
Bu gece sensiz geçen gecelerden bir gece,
Bu gece isteklerin gecesi.
Karanlığı yaran Ay ışığından,
bir ışık yolu çekilseydi size.
Elimde yıldız gelseydim odana.
Görseydim bu gece sen de mi yalnız.
Senin uykunda mı gökte asılı?
Katı karanlıklar derinden- derin,
Bu gece bu zülmet beni boğacak.
Üstüme yürüyen saatler oyanık.
Bu gece sensiz geçen geceden biri,
Bu gece görüşe bir adım yakın,
Umutlu sabaha açılan kapı.
Ay gece, sen beni aklında sakla.
Umudun ışıktan gitmez uzağa.
HEYHAT
Bildiğin gibi değil her şey,
Hayretim ahımdan büyük.
Başımda deli rüzgâr.
Kapımı dögüyor yeller
soğukdan üşüyerek.
Ne külüm, ne de duman,
ocaktım bir zaman.
Bir köz kızarıyor
odanın köşesinde.
Kaderin sonuncu umudu gibi.
Bildiğin gibi değil her şey.
Gördüyün gibi değil hayat,
Bilemediğin gibidir, heyhat.
Heyhat!
TAŞ GİBİ
Sonbahar sisinden nem çeken kader,
Turna teleğiyle ayrılık yazdı.
Sonbahar umuduna bürünen kader,
Garip turna gibi yolunu yazdı.
Kör olan bir bahtın tutup elinden,
Geziykorum sonbahar, kış arasında,
Yanan yüreğimin, seni ararken,
Ölümü göz ile kaş arasında.
Bazen bütün ömür olur gereksiz,
Günler akıp gidiyor gözde yaş gibi,
Yaşamak olurmuş, inan yüreksiz,
Yaşamak olurmuş, kara taş gibi.
AK, KARA
Renkler dünyasında yeşil, sarı yaşıyoruz.
Günlerimiz ak, kara.
Kaderimizi cızıyoruz, siliyoruz.
Umutları boyuyoruz rengareng.
Gamımızı renkliyoruz
Gecenin ışığıyla,
Sabahın tan yıldızıyla.
Gidiyoruz ömür yolunda tenbehlenmiş.
Şımarık, küskün cocuk gibi.
Ellerimiz gökyüzünden asılmış.
Aramızdan rengler akıyor.
Hayatımız boyalı, boyasız,
Gülüş ve gözyaşı karışmış.