Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '16

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Ne şenlik kaldı, ne de şenlikli ev.

Ne şenlik kaldı, ne de şenlikli  ev.
 

Bu sabah kapkara bir Bodrum sabahına uyandık. Yağışlı ve kara bir hava. Gerçi biraz sonra yükseldi ve aydınlandı hava ama yağmur yağıyor durmadan.

İçim de hava gibi kapkaraydı kalktığımda. Gece haberleri seyrederken birden gene bir patlama haberi ile sarsıldık.Zaten haberler hep korkulu hep  kara. Önce şehit haberleri ile başlıyor,sonra şehit cenazelerine geçiyoruz. Evlerimiz hep kasvet içinde. Neden haber seyrediyoruz. Belki arada bir güzel haber, bir başarı duyarız diye ümitle bekliyoruz ekran başında. 

Oysa boşa bekliyoruz.Haberlerden sonra dizilerimiz de gamlı hale geldi. Her bölümde birleri ölüyor dizilerde. Hep cenaze hep ağlama. Küçükken babaannem cenaze keilimesinden önce evlere şenlik dedirdirti bize. Artk ne şenlik kaldı ne de şenlikli ev..

Bombalar, patlamalar, ölümler, şehitler o kadar olağan hale geldi ki yaşamımızda. Kaldırımlardan kazınan parçacıklar haline geldi insanlar ya da ölü yaralı sayısı olarak söylenen. Bu sefer daha çok ölü  var diyorsun sadece. 

Bir gün bir yerlerde yolda yürürken veya bir terminalde otobüs beklerken, Uçağa koşturuken bum gidivermek de var .

Bunlardan uzağım diye sevinemiyorsun bile yaşadığın sahil kasabasında. Bu sefer de ülkesinden kaçmiş binlerce insanın arasında kalıyorsun. Her gün denize girdiğin sahilden çıkartılan çocuk cesetlerini  görüyorsun ekmek almaya giderken.

Zaten yaşım , sağlık sorunlarım nedeniyle çok çabuk bozulmaya müsait olan moralim iyice bozuluyor ve ben gittikçe kapkara bir dünyanın içine dalıyorum. Sadece ben mi çevremde ki herkes kapkara bir dünyada yaşıyor. Artık kimse ile sohbet edemiyorsun. Sohbetler kara haberlerin konuşulduğu diyaloglar sadece.

Ben bütün bunları düşünürken çok uzaklardaki Canım çıktı karşıma internette. O da uyumamış. Karnında büyüttüğü yavrusu acıkmış onu uyutmamış. Sohbete başladık. O ,çok uzaklardan benim moralımi düzeltmeye, dünyamı aydınlatmaya çalıştı kelimeleri ile. Sadece yazarak görmeden konuştuk uzun bir süre. Bana bebeği, ona neler aldığını, gelecek günlerde neler yapacağımızı anlattı.

Ekose bir masa örtüsü ve bir piknik sepeti almış. Yakındaki piknik alanına gideceğimizi, orada benim evde hazırladığım köfteleri ızgara yapacağımızı anlattı. Babam ateş yakar, sen de evde yaptığın kısırı, patates salatasını çıkartırsın sepetten dedi. Bir an içinde bulunduğum kapkara dünyadan sıyrılıp kendimi okyanus kıyısında bir sahilde gördüm. Güzel bir piknik masası etrafında toplanmışız tüm sevdiklerim.Bizim küçük bıcırı ki yeni gelecek bebeğe ben bıcır diyorum,gölge bir ağaç altına koymuşuz ana kucağı ile. Gülüşerek çayımızı içip yemeğimizi yiyoruz. Kahkahalarımız sahile vuran dalgaların sesine karışıyor. Ne bomba korkusu ne de mülteci var o sahilde.Huzur, mutluluk ve yaşam var. Ölüm ,acı , kasvet yok.

Bir süre sohbet ettikten sonra Canım uyudu karşıda. Zira orada saat gece yarısını çoktan geçmişti. Ben biraz daha iyiyim. En azından ümit yeşerdi yüreğimde. Yaşadığım kara günlere dayanabilecek minicik bir ümit  var artık kalbimde.

Teşekkürler Minik yavrum bende bu ümidi yeşerttiğin için.

 

 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..