Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ekim '11

 
Kategori
Deneme
 

Neden bu halinizle mutlu olamazsınız?

Neden bu halinizle mutlu olamazsınız?
 

Bu makale önceki makalelerime bir devam ve elbette İnsan Doğası adlı makaleyi okumadıysanız bence önce onu okuyun... Yani ölmezsiniz...

 

Yıllardan beri keşfettiğim çok hoş bir şey var... Kişinin yaratılışı itibariyle her zaman tatminsiz kalacağı gerçeği... Evet, hepimiz duyduk insanın arzularını sonu yoktur vs. diye.İtiraf edin hanginiz "Aman, tamam artık bir şey istemeyeceğim, sonu yok!" dedi..? Kimse... Sabah kalktık yine ve hayata devam diyerek arzularımızın peşinde koştuk...

 

Şimdi doğada manyak bir fenomen var... Bir taraftan insan kendisini hazla doldurmak ve mutlu olmak için doğal yapısı gereği bunların peşinden koşuyor... Öteki taraftan da şöyle bir durum var: "İstediğim şeyi elde edip kendimi tatmin ettiğim zaman aldığım haz ve arzu birbirini iptal ediyor!"

 

Ben çikolataya bayılırım, bana bir şey almayı düşünüyorsanız bademli veya antep fıstıklı bir çikolataya OK'im... ama az alın... Neden mi? Çünkü çok sevdiğim o çikolatadan yemeye başladıkça aldığım haz artık çikolata gibi eriyip gidiyor... Nasıl yani? Mantıken ne kadar çok yersem o kadar fazla haz almam gerekmiyor mu? Aha işte o olmuyor! Yani en büyük haz arzumun tatla ilk buluştuğu o anda... Ondan sonra azalıyor… Azalıyor… Üçüncü, dördüncü ısırıkta ne tat kalıyor ne bir şey, artık bitirmek için yiyorum.

 

İşte her arzu da böyle… Bu yüzden istediği şeyi elde etmek bile artık adama bir tat vermiyor çünkü hep tat geçiyor ve doğamız haz alma arzusu olarak çalıştığından hep yeni bir şeyin peşinde koşmam lazım. Kâbus gibi...

 

Zenginlerin neden depresyonda olduğuna şaşmamak lazım... Bir düşünün... Hayatımda her şeyim var ama hala mutlu değilim...! Oğlum olamazsın... Çünkü doğanın bu ufak püf noktasını maalesef unuttuk.

 

Yeni nesil gerçekten çok sıkıntılı ve gördüğümüz şey depresyon, uyuşturucu, dinciliğe kapılmak, terör, muazzam bir mutsuzluk, çaresizlik ve toplumsal kaos tüm dünyaya hükmetmektedir.

 

Kişinin hayatındaki tatminsizlik ve mutsuzluğunun nedenini bilmesi çok önemli bir unsurdur. Bunu tıpta da görüyoruz... Eğer doktordan bir şifa bekleyeceksem önce hastalığımı teşhis etmesi gerekir. Bizlerin de doğamızı bir teşhis etmesi gerekmektedir. Eğer arzularımı tatmin etmek için koşturuyorsam ve tatmin etsem de mutluluğu muhafaza edemeyeceksem neyin peşinden gitmeye değer ki hayatta?

 

Hayatta gördüğümüz bir şey var ki oda insanların arasında iyi bir bağ olursa, hesapsız kitapsız ve candan, o zaman o kişilerin arasındaki bağın oluşturduğu mutluluğun tükenmediği ve alınan hazzın da asla kaybolmadığıdır. Eminim anne ve baba olanlarınız, çocuklarınızla aranızda iyi günde de kötü dönemlerde de ailevi hislerin verdiği o sıcaklığı bir tarafta hep hissedersiniz. Aslında insanı da mutlu yapan şey insanlar arasında "olabilecek", "inşa edilmesi mümkün" olan ve hatta mutlu olmak istiyorsak yapabileceğimiz tek şey olan "karşılıklı düşünce ve sevgiyi" inşa etmektir.

 

Bir sonraki makalede... Aramızda bunu oluşturmamıza en büyük engelin ne olduğuna değineceğim. Bazı arkadaşlar insanlar arasında sevginin bir hayal olduğuna inanıyor ya da polyannacılık olduğuna... Ne yazıktır ki bu hayatlarında sevginin hiç tadını almadıkları içindir. Zira kişi iyi tat aldığı şeyleri özler ve tekrar tatmayı özlemler... Bu da doğamızda var...

 

 
Toplam blog
: 22
: 622
Kayıt tarihi
: 27.09.11
 
 

Hepimizin hayatında birden “aa” dediği anlar vardır. Yani geçmişte duyduğumuz ama takmadığımız bi..