Neden Galatasaraylısınız?

1995-1996 sezonundan itibaren futbolla gerçekten ilgilenmeye başladım. Maalesef Rıdvan'ı canlı canlı sadece jübile maçında izleyebildiğim için kendimi şanssız sayarım hep. Bu sezondan 2005-2006 sezonuna kadar takım tutmakla ahlak sahibi olmak arasında bir ilişki gözüme çarpmamıştı. Kim bilir belki de ben göremedim. 2005-2006 sezonunda ne mi oldu?

Öncelikle bir Konyaspor maçı sonrası, Anelka'nın -ELLE DEĞİL- kaleciye faul yaparak attığı gol sonrası üç büyük takım (bana göre üç küçük takım) bir sonraki hafta sahaya 'El değmemiş temiz bir lig istiyoruz' pankartıyla çıktılar. İlk defa üç takımın bu kadar açık bir şekilde ittifak yaptıklarına şahit oldum.
Sonrasında ligin 32. haftasında Beşiktaş-Galatasaray maçından iki gün önce Adnan Polat ile Yıldırım Demirören birlikte yemek yediler ve maçı Galatasaray'ın kazanmasına(?) karar verdiler (Buna itiraz ediyorsanız lütfen elinizi vicdanınıza koyduktan sonra tekrar okuyunuz). Bu benim için ahlaksızlığın zirve yaptığı, daha önce teşvik primi verdiği ispatlanmış(?) (bilmiyorsanız araştırın) Galatasaray'ın şike yaptığı(?), Bursaspor'un küme düştüğü sezondan kesin olmayan bir şike sabıkası olan Beşiktaş'ın da bu iddiayı adeta doğruladığı(?) bir yemekti. Nitekim son perde 34. haftada Denizlispor-Fenerbahçe maçında oynandı (maç tatil edilmeyerek) ve Galatasaray şampiyon(?) oldu.

Bu ittifak geçen sezon bir kez daha hortladı ve Galatasaray ile Beşiktaş bir Fenerbahçe maçı sonrası internet sitelerinden aynı -benzer değil aynı- açıklamayı yaparak adeta hakemleri rehin aldılar. Yine bir Fenerbahçe-Beşiktaş maçında hakemin çaldığı düdüğü duyuramayarak Fenerbahçe'nin hakkını yediği bir haftada öyle bir yaygara kopardı ki Beşiktaş, bu; bir sonraki hafta oynanan Kayserispor-Fenerbahçe maçında Fenerbahçe 1-0 öndeyken haksız yere Edu'nun kırmızı kart görerek takımını 10 kişi bırakmasına ve Fenerbahçe'nin maçı 2-1 kaybetmesine sebep oldu.

Bu yıl geçen hafta Galatasaray iki maç üst üste elle gol attı, Fenerbahçe maçında da oyuncuları 3 kez elle oynayarak kart gördüler. Tüm bunların üzerine Beşiktaş'tan bir eleştiri açıklaması, bir pankart bekledim ama göremedim. Demek ki ittifak devam ediyor. Son olarak milli takımı tutmuyorsanız sizi kimse vatan haini olmakla suçlamaz ama eğer General Herrington Kupası'nı bilmiyorsanız ve takdir etmiyorsanız ciddi biçimde suçlanabilirsiniz.
Sonuçta teşvik primi veren(Galatasaray), şike yapan(Galatasaray, Beşiktaş), dopingden ceza almış oyuncuları olan(Galatasaray) takımlarınızı sadece renkleri için tutmayın. Çocuk değilsiniz çünkü.
Size futboldaki en büyük üç ahlaksızlığı sorsam ne derdiniz? Şike, teşvik primi, doping mi?
Soru ve görüşlerinizi bekliyorum.