Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Nefes almak da yok burada.

Nefes almak da yok burada.
 

Ağırlıklarımdan kurtulduğumda etrafımı hissetmemi istemişlerdi.
Alışkanlıktan olsa gerek Bakmayı denemiştim. Hissetmek yerine.
Bakmak mı?
Bakmak, çok geride kalmış bir eylem değil mi?
Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı ki.

Burada bakmak, görmek olmaz ki?
Etrafımı hissedince benim gibi bir sürü ama bir sürü baloncuğu farkettim.
Size nasıl tarif etsem?...Hani sabun köpüklerinden çıkar ya...hah işte aynen öyle.
Ama bunlar hiç patlamıyorlar.
Hep varlar...Şimdi ben de onlardan biriyim. Tıpkı sizin de bir zaman sonra olacağınız gibi.
Sonsuz bir boşlukta sanki sonsuzlarca...irili ufaklı bir sürü baloncuk...

hepsi de çok şeffaf...

hepsi de çok berrak.

Hepsi de çok temiz...huzurlu da.

Nefes almak da yok burada.
Yer çekimi olsa da biz baloncuklara hiç işlemiyor.
Ağırlık da yok.
Taşımak zorunda olduğumuz bir vücudumuz da.

Meğer ne yükmüş...nefes alıp vermek mecburiyetinde kalmak.
Oradan oraya gitmek için gövdenizi taşımak zorunda olmak.

Rüyadan uyanmak gibi bir durum bu.
Hayat bir rüyaydı. Hepsi orada kaldı ve iyiki de kaldı.
Burası çok masum ve çok güzel.
Etrafınızı hissettikçe büyük bir sevgiyi de hissediyorsunuz.

Hakikaten sınavmış oralarda olmak.
Bir baloncuğun hafifliğinde ve saflığında olabilmek için tüm o koşturmalar hep bir sınavmış. Şimdi o ilk günümü hatırladım...ilk nefesimi aldığım günü. Ne zor işmiş yahu!

Oysa şimdi var olmam için nefes almam da gerekmiyor.
Ruhumun sonsuz boşluktaki, karşılıksız büyük sevgiye doğru olan yolculuğu başladı...bir küçük balonun masumiyetinde.

(Sevgili Gazanfer Özcan’ın anısına olsun bu yazı...onun gibi sanatçılar için olsun...ama gerçekten sanatçılar için!)

 
Toplam blog
: 237
: 1302
Kayıt tarihi
: 06.08.07
 
 

Biyolojinin son yıllarda, özellikle son 10 yılda içeriğinin yoğun bir şekilde moleküler düzeye inmes..