Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '14

 
Kategori
Deneme
 

Niçin sanat diyoruz...

Sanat bir şölendir. Bütün parçaların birleştiği yaratıcılık ve özgürlük alanıdır. Kişinin güzelden zevk alma kabiliyetini ortaya koyan bir faaliyettir. Sanat insana yaratıcılık gücü verir ve bu güç insanı mutlu olmaya götürür. Yaratmanın verdiği heyecan ve üretme olgusunun besleyici gücü insanı devleştirir. Sanat; dünyayı anlamaya ve anlatmaya çalışmanın düşünce şeklidir. Ve sanat özgürlükle beslenir.

Sanat, insanı hayvanlardan ayıran, onlardan üstün kılan bir güçtür.Hayvanların sanat karşısında heyecanlanması, sanat alanlarında yaratma gücü gösterebilmesi mümkün değildir. İnsanı hayvandan üstün kılan özel niteliklerin başında sanat gelir. İnsan, yeryüzünde, ruhunda sanatın heyecanını, ürpertisini duyan, sanat eserini yaratabilen tek canlıdır.

Uygarlık düzeyi yüksek olan toplumlar incelendiği zaman sanatta da üstünlük sahibi oldukları görülmüştür. Yaratma gücünün insanda vukuu bulabilmesi için, uygar ve özgür bir toplumda yaşıyor olmanın önemi büyüktür çünkü, yaratıcılık gücü ancak özgür bir şekilde dünyayı algılayan bireyler tarafından keşfedilebilecektir. Tabi bu asla özgür olmayan toplumlarda sanatçı ve sanata ilgisi olmayan yani doğaçlama gelişimin olmadığı anlamına da gelmemektedir.

Her kültürün güzellik ve sanata ilişkin görüşleri elbetteki olmuştur çağların akışını incelediğimiz zaman görürüz ki. Ancak, estetik ve sanat 18. YY da Avrupa' daki doğuşu ile milat kabul edilmiştir. Oysa ki ilk insanların mağara duvarlarına çizdiği resimlerde yaşadığı dünyayı ve düşünce şeklini yaratıcı bir model ile dünyaya anlatmaktan öte değildir. Ancak Ortaçağ insanının düşünce yapısının, beğenisinin yönelimleri ile sanat hemen hemen bugün ki anlayış yapısını belirlemeye başlamış kabul edilmektedir.

Tolstoy  “İnsanın bir zamanlar yaşamış olduğu duyguyu kendinde canlandırdıktan sonra aynı duyguyu başkalarının da hissedebilmesi için hareket ses çizgi renk veya kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından sanat ortaya çıkmıştı” demektedir. İşte sanatın en yalın ifade ediliş biçimlerinden biridir bu aslında. Hissettiğini hissettirmek adına estetik ve güzellik olgularıyla yansıtma duygusudur sanat.

Bu kadar temel bilgi yeterli şimdilik. Gelelim günümüz dünyasında insan ve sanata ve sanatın insanlar üzerinde etkisine. Asıl bahsetmek istediğim de şimdi anlatacaklarımdır tam olarak...

Yaratıcılık gücü, güzellik ve estetik anlayışı insan ruhunda ister istemez bir incelik yaratır. Sanata yakınlaşan bir kişi güzelliğin ve estetiğin inceliğiyle sevişmeye başladıkça, şiddet, vahşet ve kabalıktan otomatik olarak uzaklaşmaya başlar. Ve sanat en iyi öğretme ve gösterme şekildir de ayrıca. Küçük örneklemeler yapacak olursak; güzel bestelenmiş bir müziği severek dinleyen bir insan, ruhunu dansa kaldırmış kadar keyif alacaktır bundan ve sakinleşmiş ruhu en tatlı en keyifli düşleri, düşünceleri sıralayacaktır akıl melekelerinde. Ya da güzel renkli tabloların etrafta olduğu bir ortamda insan bu görsel şölenden haz alacak, beslenecek ve kendisini doğanın ortasında renkli bir kırda sereserpe uzanmış ya da koşuyor hissine kapılıp ruhunu dansa çıkarabilecektir. Şimdi dünyadaki bir çok vahşeti ve acıyı anlatan bir tiyatro oyununu düşünelim ve tesadüfen oyunu izlemeye gelmiş  hayata bakışı dar pencereli bir insan düşünelim. Bu insana dünya da bir çok insanın acı çektiğini ve bir şeyler yapması gerektiğini söylerseniz muhtemelen sizi çokta ciddiye almayacaktır. Fakat iyi sahnelenmiş ve yazılmış bir oyun ile, acıyı, kendi dışındaki insanları, bir kadının bir çocuğun acısını sanatsal bir dille anlatan bu oyunda dar pencereli kişiye ulaşmış olur, onun farkındalık düzeyini arttırmakla hem sanata yaklaştırır hem de ona dünyaya karşı duyarlı olma bilincini aşılamış olursunuz bir nebzede olsa.  Ve insanın içerisindeki vahşet arzusunu sanatla yok edebiliriz, çünkü bu ilkel güdü ancak iyilik, huzur ve güzellikle son bulur.

Sanat tarafından inceltilmiş ruhlara ihtiyacımız var. Toplumların gelişiminde ki aksaklığın en büyük sebeplerinden birisi sanatın eksikliğidir.

Güzel şeylerin görülmesi zevk verir, çabasız sezildikleri için değil, çabayla elde edildikleri ve o çabanın sona erişi içinde zevk alındıkları için.

Sizi bilmem ama ben bir köy türküsü dinlerken kendimden geçerim. Müzik tekniğinin olmadığı dönemlerde, insanların yüreklerinden koparak oluşmuş saf, doğaçlama gelişmiş, tamamen içten ve yaşanmış duyguların meyvesi olan bu ezgi ve söz dizeli türküler beni çok etkiler. Türkülerde ki o açık duruş, saflık, süslenmemiş, teknikle yazılıp çizilmemiş ama en az teknik ile düzenlenmişleri kadar mükemmel olan bu türküler için ; Şairim, Zifiri karanlıkta gelse şiirin hasıAyak seslerinden tanırım. Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğinden utanırım'' derken ne güzel anlatmıştı Bedri Rahmi Eyüboğlu...

Çağ iyi değil artık... İnsanlık doğadan kopuşunun zirvesini yaşıyor. Doğadan kopuş insanlığı insanca yaşamaktan uzaklaştırıyor gitgide. İnsanlık her geçen gün daha da bencilleşiyor ve yalnızlaşıyor. Güzellikleri görmeyi unutuyor. İnsanlık sonu gelmeyen büyük bir kavga halinde yaşıyor. Hayat kavgası, mülk kavgası ve inceliklerden uzak olan ruhunun ego kavgası insanlığı içinden çıkılmaz bir duruma getirmiş halde. İnsanlık çirkinleşiyor. İnsanlığın dünyayı ve olması gereken gerçek yaşam biçiminin şeklini algılayabilmesi ve uygulayabilmesi için inceliğe, güzelliklere ihtiyacı var. Sanat önce insanın kendisiyle barışık olmasını, sonra çevresine karşı olan sorumluluklarını, yaratılan her şeyi daha farklı gözlerle görüp inceleyip, detaylarını irdeleyerek bilinçli bir şekilde yerine getirmesini sağlar. Sanat ve  entelektüel çaba günlük yaşantıda insan davranışına yön verici içselleştirilmiş bir güce ulaşabilirse bu insanlık için büyük bir çıkış yolu olacaktır. Sanatın; terbiye, örf, adet gibi küçük yaşlarda itinalı bir sorumluluk duygusu içinde, adeta nakış gibi işlenerek sevgiyle verilmesi gereken bir eğitim tarafı vardır. Sanat insanın kendi insanlığını tanımasıdır.

Sanat sanat içindir ya da sanat toplum içindir tartışmasının hiç bir önemi yok bir noktada. Sanat var olsun, kitlelere ulaşsın, kitleleri etkilesin ve sanat tarafından inceltilmiş ruhlar doğsun ki, biz artık sanatı tartışacak noktaya gelmiş olalım. Sanat insan olmak için olsun ilk başta, sonrası kendiliğinden gelecektir zaten...

Sevgiyle yazdım.

Ayça Marangoz Coşar

 
Toplam blog
: 156
: 390
Kayıt tarihi
: 04.10.13
 
 

Ayça Marangoz Coşar, Üniversite, Akademi istanbul, Gazeteci Abbas COŞAR , Mektebi Mülkiye, Ye..