Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '10

 
Kategori
Deneme
 

Nobel günleri

Nobel günleri
 

Orhan Pamuğun nobeli aldığı günlerdi. Yazarçizer takımının bir kısmı gizleyemedikleri bir kıskançlıkla ver yansın ediyor, “böyle ödül alınırsa bizde alırız” diyorlardı. Konuyu Orhan Pamuğun o bilindik konuşmasına getiriyorlar, ödülü hak etmediğini düşünüyorlardı.

İşin ilginç tarafı bu olay halk arasında da destek görüyordu. Milliyetçi duygular harekete geçmiş eli kalem tutmayan insanlar bile Pamuğa yükleniyorlardı. Birçoğu Pamuğu tanımazdı. Kitaplarını okumamışlardı. Ama olsun onlar biliyorlardı ki, Pamuk bu konuşmasıyla almıştı ödülü. Yoksa edebi açıdan yazdıklarının değeri yoktu. Hem o sözleri söyleyen birini niye okuyacaklardı ki?

Bir kısım çevreler aslında ödülü alacaksa Yahya Kemal almalıydı fikrini savunuyordu. Ama bilmedikleri bir şey vardı. Yahya Kemal’in sağlığında yayınlanmış bir eseri yoktu. Ünlü şairimiz öldükten sonra eserleri kitaplaştırılmıştı.

Zaman zaman bana da Orhan Pamuk’la ilgili sorular sorulurdu.

Öyle konuştu diye aldı ödülü değil mi?

Bilmiyorum

Nasıl bilmezsin?

Bu soru karşısında aklım nedense “Kara Kitap’a” dahası “Sessiz Ev’e” doğru kayardı. Kara Kitap, işin aslına bakılırsa zekice yazılmış bir romandı ve Türk edebiyat tarihinin en çok tartışılan kitaplarından biri olmuştu. Öte yandan Sessiz Ev dış basında Çehov’un Vişne Bahçesi’ne benzetilmişti. İki kitapta keyifle okunan birer edebiyat şaheseriydi.

Gelgelelim Pamuk, ilk ve tek politik romanım dediği Kar’ı yazmıştı. Kar, diğer romanlarına göre ciddi sıkıntıları olan bir romandı. Kars, kar, yollar kapanıyor, darbe falan derken bunlar gerçekte, kurgu bile olsa olmayacak işlerdi. Çünkü Kars, bir sınır şehriydi ve orada Rus tehlikesine karşı koskoca bir tümen konuşlanmıştı. Kars ve ilçeleri Kars’ın dört bir yanı asker kaynıyordu. Bununla birlikte eleştirmenler Kar’a çok da fazla dokundurmadan geçip gittiler.

Bir de “Yeni Hayat” gerçeği vardı ki, işin açıkçası birçok kişi kitabı aldı bir kısmını okudu ve kütüphanesinin bir köşesine bıraktı. Belki günün birinde okurlardı.

Son olarak nobelden sonra Pamuğun “Masumiyet Müzesi” adlı romanı yayınlandı. Bu kitap da romanın kahramanlarından Kemal’in Füsun’a olan düşkünlüğü dış basında Nabokov’un “Lolitası’na” benzetildi. Ama Nabokov’un derinliğini bilenler bu benzetmeyi de olasılıkla dudaklarında bir gülücükle karşıladı.

 
Toplam blog
: 261
: 335
Kayıt tarihi
: 30.08.10
 
 

Anadolu Üniversitesi İşletme fakültesi mezunuyum. Çeşitli kuruluşlarda muhasebe ve dış ticaret or..