Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '18

 
Kategori
Eğitim
 

Nostaljik Sokak Oyunları Kiti

Nostaljik Sokak Oyunları Kiti
 

Sokakta çocuk sesleri duyuyor musunuz? Çevrenizdeki çocuklar nasıl oyun oynuyorlar? Açıkçası benim çevremdeki çocuklar evlerinde, kendi odalarında ya ellerinde tabletleriyle ya da bilgisayardaki oyun kumandaları ile zaman geçirmekteler. Anne ve babaların da dayanamadıkları, çocukları ile savaş halinde oldukları yegane konu sanki bu! Peki çocuklarımız ne yapsın?

Park yok. Bahçe yok. Tırmanacak ağaç yok. Oynayacak alan yok. Dışarı çıksalar bir dert evde otursalar başka bir dert. Evde enerjisi artan çocuğa zaten "hiperaktif" gözüyle bakılıyor. Herşeyin gelişip dönüştüğü bu çağı bir önceki çağ ile kıyaslayınca, çocukluğunu yaşatamamak çocuğa yapılan en büyük haksızlık gibi geliyor. Bu sürecin sonu da çocukları anti sosyalliğe, nomofobiye ve çeşitli bağımlılıklara kadar götürüyor.. Peki özlemini çektiğimiz köylük yerlerde hayat daha mı kolay?

Köy yaşamını soluyan çocukların problemleri yok mu? Belki de hayat, soludukları temiz hava dışında onlar ve aileleri için daha zor!  Biz metropolde yaşayan insanlar dikey hayatlarda sıkışıp kaldığımız metrekareler içinde çocuklarımız için en iyisini istiyoruz. Çoğu kere bunaldığımızda nostaljide medet arıyoruz. Bizim çoçukluğumuzda hayat daha güzeldi.. Daha mı kolaydı demek istiyoruz acaba?

Çoğumuz köy hayatına gıpta ediyoruz. Çocuklarımız oralarda daha özgür ve mutlu olurlardı diye düşünüyoruz. Halbuki köylük yerlerde, çocuklarımız şehirde olduklarından daha fazla tehlikeye maruz kalmaktalar. Okula gitmek için yürünen uzun mesafeli yollar, sürüyü doyurmak için çıkılan otlaklar, meyve toplamak için tırmanılan ağaçlar, serinlemek için girilen göletler, meraktan ele alınan eklembacaklılar... Köylü kadınlar sabahtan akşama kadar çalıştıkları için çocukları ile ilgilenmeye vakitleri yok zaten.. Çocuklar doğa içinde büyüyorlar. Çoğu için en azından son yirmi yıla kadar böyleydi..

Şehirli bir anne düşünün. Çoğu anne çalışıyor ve çalışan anneler için hayat, şehir yaşamında belki biraz daha zor.. ve stresli! Küçük çocuklar kreşlerde, biraz daha büyükleri ise okullarda "gözetim" altındalar. Stres, sabah gözler açılınca başlıyor! Servis vaktinde geldi mi? Çocuklar sınıflarına girdi mi? Öğlen yemekler yenildi mi? Akran baskısı oldu mu? Etüte kalanlar için ödevler tamamlandı mı? Akşam çok trafik var mı? Antibiyotik şurup işe yaradı mı? Beslenme çantasındaki meyveler yendi mi? Akla hiç akrep soktu mu, çıyan ısırdı mı, eşek tepti mi soruları gelmiyor değil mi?   

Geçenlerde, "Nostaljik Sokak Oyunları" isimli bir oyuncak kitine denk geldim. Anne babalara kendi çocukluk dönemlerini hatırlatacak oyun kartlarının olduğu bir klasörden bahsediyorum. Kartlar, üçtaştan gölge oyunlarına, seksekten körebeye kadar birçok oyun nasıl oynanacağı konusunda bir içerikle sunuluyor. Sunum iyi de bu oyunlar apartmanlarda oynanıyor mu?

Belki klişe olacak ama biz çocukken, bisiklete biner, bilyalı kayar, ağaçlara tırmanır, ebeleme kovalama gibi oyunlar oynardık. İstanbul'un henüz metropole dönüşmemiş semtlerinden birinde geçti benim çocukluğum. Köy yaşamının şehirdeki bir versiyonuydu bizimki. Mahalledeki bütün çocuklar birarada ve güvenli oyun alanlarında neredeyse tüm gün oynardık. Bu oyunlar sırasında düştük, kalkmayı öğrendik. Küstük, barışmayı öğrendik. Tartıştık, kavga ettik, özür dilemeyi öğrendik. Takım kurmayı ekip olmayı öğrendik.. Kıt kaynaklarla üretim yapmayı öğrendik. Hayal kurmayı öğrendik..

Çocuklarımı götürdüğüm bölge parkında annelerden yükselen sesleri duyuyorum. Oğlum atlama, kızım çıkma.. Tırmanma düşersin.. Koşma terlersin.. Çocuk bu koşacak, terleyecek, hoplayıp zıplayacak. Başka çocuklarla kaynaşıp arkadaş olacak. Yediklerinden paylaşacak.. Ama genelde bu böyle olmuyor. Anne ve çocuk birlikte geliyorlar parka. Çocuk salıncakta birkaç dakika sallanıyor sonra eve dönüş..  Ne diyalog, ne paylaşım, ne etkileşim.. Çocuğa söylenen "biraz da evde oynarsın".. Zaten oyun oynamak için çocukları odalarında plastik küpler, peluş oyuncaklar, pilli robotlar bekliyor.. Sonrası da zaten tahmin edebileceğiniz gibi internet bağlantılı cihaz başları ve yine yükselen sesler..

Köy yaşamı zor. Şehir yaşamı da stresli. Orada ya da burada ve mevcut şartlar içinde çocuklarımız ne yapsın? Özellikle kış günlerinde! Evdeler. Oyuncakları ile mi oynasınlar yoksa tabletlerindeki dünyaya mı dalsınlar.. Elektrik kesilmeye, internet kopmaya görsün..  Böyle bir durumda gölge oyunu mu oynarlar yoksa minecraft adlı oyundan öğrendikleri üzere elektrik gelene kadar "survive" mı ederler takdiri size bırakıyorum.

En azından kendi yaşadığımız stresi onlara yansıtmamayı deneyebiliriz..

 
Toplam blog
: 57
: 176
Kayıt tarihi
: 25.09.18
 
 

2016 yılında bir devlet anaokulunda "Shared Melodies", (Paylaşılan Melodiler) adıyla bir eTwinnin..