Noter marifetiyle emeklilere "çift ikramiye" vaat eden Kılıçdaroğlu'na oy versek mi?

Bir emekli olarak böyle bir vaatte bulanan bir siyasiye niye oy vermeyeyim ki... Elbette, siyaset bir yönüyle de "menfaat grupları" nın çatışma alanıdır... Hatta her siyasi parti aslında belli bir menfaat grubunun temsilcisidir.

Demokrasinin özünde bu vardır... Ama bizim gibi demokrasiyi tam işletemeyen toplumlarda, siyaset ideolojiyle atbaşı gittiği için, sağlıklı olarak menfaat grupları oluşmaz..

O zaman da siyasilerin vaatleri devreye girer. Amerika'da, Avrupa'da siyasi partilerin birer fikir ve felsefeleri olsa bile sonuç itibariyle belli menfaat gruplarının desteğini alır ve iktidar olunca da onları gözetir.

Örneğin, İşçi Partisi işçilerin menfaatlerini öncelerken, Kapitalist kökenli partiler işvereni düşünür... Üstelik bunlar normal sayılır... Elbette, sosyal dokuyu tahrip etmeden yapılır bunlar...

Türkiye de böyle bir parti yapılanması yoktur. Bu yüzden vaatler öne çıkar, siyasiler seçim öncesi herkese mavi boncuk dağıtır...

Ama bunun istisnaları da olmuştur.. .Rahmetli Erbakan Hoca, vaadlerini yerine getirmek adına yüzde yüz zam yaparken kapitalistlerin temsilcisi siyasiler, "ülkeyi batıracaksın" diye ayaklarına düşmüşlerdi.

Ama ülke o zamlardan batmadı, aksine ülkenin kapitalistleri ve onların Medyasi Rahmetli Erbakan'ı devirdikten sonra ülkenin bankalarını boşaltıp ülkeyi batırdılar.

Benzeri bir durumu da Rahmetli Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesi zamanında yaşadık.... Dar gelirliye zam yapmakla ülke hiç bir zaman batmadı; aksine hep "geniş gelirli"lerin doymak bilmez iştahları batırdı memleketi...

Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu, işi daha ciddiye almak adına Noterden tastikli vaatlerde bulunuyor... Emeklilere yılda iki kez ikramiye vereceğini aksi halde Başbakanlığı bırakacağını yazılı belge haline getiriyor.

Güzel... Bir emekli olarak zaten mevcut iktidardan şikayetimiz var. Ülkenin kalkınması adına çok şeyler yapılırken emekliler ikinci planda kaldı bu iktidar döneminde. 

Hal böyle olunca, Sayın Kılıçdaroğlu'nun vaatlerinin bir karşılğı var biz emeklilerde...Yani henüz maaşlarımızı aldığımız bankalardan promosyon denilen üç kuruş parayı bile alamamışken Kılıçdaroğlu'nun Noter tasdikli vaatleri hoşumuza gidiyor.

Sayın Kılıçdaroğlu'nun vaatleri de Rahmetli Erbakan Hoca'nın ya da Merhum Özal'ın vaatleri gibi gerçekleşen vaatler niye olmasın?

Evet de, hemen aklımıza Süleyman Demirel geliyor...Hani, Demirel "sağcı-kapitalist" tarafın politikacısıydı, Kılıçdaroğlu ise "sol-sosyalist" tarafın politikacısı, o halde Sayın Kılıçdaroğlu niye Demireli hatırlatsın ki, diyenlere karşı verecek cevabımız olmasaydı yine iyiyidi.

Ama buna verecek cevabımız hazır; o da Sayın Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına gelişinden beri Demirel'le sırt sırta vermesi oldu... Adayları belirlerken bile Sayın Demirel'in hatırına binaen Haberal gibi isimleri partisinden milletvekili yaptı; yine yapıyor...

Demek ki, diyoruz, Sayın Kılıçdaroğlu'nun Noter tasdikli bile olsa vaatleri bir zamanlar Demirel'in "Herkese iki anahtar" vaadinden pek de farklı değil...

Noter belgesinin Başbakanlıktan indirme gibi bir yaptırım gücü olmadığına göre, rahatlıkla "Dün dündür, bugün bugündür" diyip işin içinden çıkabilir Sayın Kılıçdaroğlu...

Yine de, bu Noter tasdikli vaatten sonra, Hükumet cenahını izleyeceğim....Biraz da yüksekten uçan bu vaade karşılık, emekliler için, hiç değilse biraz "alçaktan" uçan işler yapmazlarsa oyumun yönü değişebilir.

Dün, Kılıçdaroğlu'nun vaadini haber yapan Hükumet yanlısı bir sitede, "Kılıçdaroğlu yüksekten uçuyor", diyerek bir yığın hesaplar ortaya koyan Çalşma Bakanı Sayın Çelik'in açıklamasına şöyle bir yorum yazdım:

"Kılıçdaroğlu yüksekten uçuyorsa, siz de biraz alçaktan uçun da şu emeklinin hallerini görün Sayın Bakan!"

Daha önce de yazdığım gibi siz bizi görmezseniz biz de sizi göremeyiz... Bakalım ne olacak?