Nükleer enerji nedir 3: Ve güç!

Türkiye’de bir tartışmanın iki cephesi vardır her zaman: Evet diyenler, hayır diyenler. Herhangi bir tartışmada kimin evet, kimin hayır diyeceği de açıktır. Eğer sağcılar evet demişse kesinlikle solcular da hayır diyecektir.

Nükleer santralle ilgili tartışmalar da tamamen bu minval üzere devam ediyor. Bir grup hiçbir açık kapı bırakmadan “Hayır!” diyor. Bu grubu dinlediğinizde size temelde çevreci söylemlerle karşılık veriyorlar. Olası bir nükleer sızıntının on yıllar alabilecek olumsuz sonuçları bu grup için gerçekleşmekten öte gerçekleşmiş bir tehlike.

Nükleer konusunda tamamen risksiz değiliz ama muadilleri ne vaat ediyor? Temiz enerji dediğiniz enerjiler ne kadar temiz? Ayrıntılı bir araştırma yeterli güçte bir sistemin yan etkisiz mümkün olamayacağını gösterecektir.

Diğer taraftan ne rüzgâr, ne güneş ne de hidroelektrik santraller on iki ay boyunca sürdürülebilir enerji kaynakları değil. Bu kaynaklar yetersiz kaldığında -ki sık sık kalıyor- ülkenin enerji yükünü termik santraller ve doğal gaz çevrim santralleri çekmek zorunda kalıyor. Termik santraller ise her durumda doğa için en olumsuz şartları taşıyor.

Nükleer konusunda kimsenin tamamen haklı ya da haksız olacağı bir senaryo yok. Bu konu artıları eksileri hesap edilip riskleri ile birlikte kabul edilecek bir durum. Nedir nükleer enerjinin riski? Elbette temelde sızıntı ya da patlamalarla oluşacak nükleer bir risk var. Bu kaçınılmaz ve büyük bir risk. Bunun dışında nükleer enerjinin bilinen başka ciddi bir riski yok.

Nedir nükleer enerjinin artıları. Gerçekten saymakla bitmez dedikleri türden. 12 ay boyunca kesintisiz akan bir enerjiden bahsediyoruz. Nükleer bir santral kesintisiz ve maliyetsiz bir enerjiyi çok uzun bir süre boyunca vermeyi vadediyor. Ülkeyi dünyadaki nükleer güçlerden biri haline getirmesi ve nükleer bir tehdidi cevap verebilirlik anlamında ortadan kaldırması da cabası.

Nükleere sadece bir enerji kaynağı gözü ile bakmak gerçekten saflık olur. Ülkeye teknolojik ve askeri alanlarda katacağı güç, cari açığı düşürmedeki etkisinden ya enerji devamlılığında katacağı artıdan çok daha büyüktür.

Komünist Rusya’nın Küba Krizi esnasında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda açık açık Ankara’ya atom bombası atma tehdidinde bulunduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Nükleer bir güç olmak bu tehditler karşısında kuyruğu kıstırıp kenara büzülmekten çok daha mantıklıdır.