Obama, bir fıkra ve bir gerçek

Eskiden okuduğum bir fıkrayı anlatmayı çok severdim:

Amerikalılar, mükemmel bir ajan yetiştirmişler. Çocuk yaşta eğitmeye başlamışlar, Moskova aksanıyla Rusça öğretmişler, o bölgenin tüm geleneklerini, çalgılarını ve oyunlarını öğretmişler. Tam bir Rus gibi olduğundan emin olunca bir casus uçağa bindirip paraşütle Moskova yakınlarında bir ormanın üzerine atmışlar. Ajan sabaha kadar ormanda uzun bir yürüyüşten sonra ana yola ulaşmış. Bir süre bekledikten sonra bir kamyon durmuş ve biner binmez mükemmel Rusçasıyla birşey söylemeye çalışırken kamyon şoförü erken davranmış ve Rus aksanıyla İngilizce birşeyler söylemiş. Bizimki hiç aldırmadan mükememl Rusçasıyla konuşsa da şoför hiç aldırmadan İngilizce sürdürünce artık dayananamış ve sormuş: "Nasıl anladınız Amerikalı olduğumu?". Şoför hiç düşünmeden yanıtlamış "Bizim burada siyah Rus pek bulunmaz da"...

Ankara Esenboğa'ya inen Obama, şehre giderken birbirinin aynısı iki araç yola çıkmış, birinde Obama diğerinde ise dublörü varmış. Güvenlik nedeniyle bu önlem alınmış. Televizyonlar gece haberlerinde Obama'nın dublörünü gösterdiler, beyaz bir Amerikalıydı.

Bu haberi izledikten sonra fıkrayı anlatmanın hiç anlamı kalmadı, artık bu olayı anlatacağız.

Ankara, 5 Nisan 2009