Ödeme!

“Gül türbanı onaylayacak, siyasi bir partiden geliyor ve siyasi partiye, siyasi partinin taraftarına borcu var. Cumhurbaşkanı ne kadar bağımsız olmaya çalışsa bu sebepten dolayı tümüyle bağımsız olamaz, benim yorumum. Cumhurbaşkanı o anayasa değişikliğini tasvip edecektir. Veto etmeyecektir, neşri Başbakanlık’a gönderecektir.Kimsenin ümide kapılmasına gerek yok. Bu kadar uzun tutmasının sebebi de gelir gelmez imzalamadım demektir. Bunlar siyaset meselesidir.” (Cumhuriyet 21Şubat2008) Birbilen!

Türk siyasetçisinin bakış açısı, düşünsel perspektifi bu. Birbilen olarak söz ettim ama en azından benim gibi kırklı yaşları devirmiş olanlar birbilen’in Süleyman Demirel olduğunu şıp diye anlar.

Cumhuriyet tarihimizin siyasi fotoğrafının çokça bir bölümünü kapatan ve vakti zamanında İmam hatip liseleri açmakla övünen Demirel’in bu gün yaşanan problemlerde payını yadsıyamayız.

Siyaseti kendi ikbal ve istiklallerinin aracı olarak gören bu anlayış neredeyse 1950’lerden bu yana ülkeyi yönetiyor.

Her iktidar kendi zenginini yaratarak güç oluştururken enerjisini bir sonraki seçimi nasıl kazanırım düşüncesi ile harcıyor. Ülkeyi değil ama yandaşlarını kalkındırıyor. Durum böyle olunca oy almanın aracı geçmişte okul açmak, temel atmak, uçak inmesi mümkün olmayan hava alanları yapmak, tarikat ve cemaatlere, hemşeri derneklerine arka çıkmaktı. Bu gün gelinen noktada ise siyaset öyle bir aşamaya geldi ki türban üzerinden oy yatırımı yapmak, enflasyonu düşürmekten ya da çalışanlara faize giden bütçeden pay ayırmaktan daha kolay. Hepsini kapsıyor!

Bunu bilen Demirel diyor açıkça ; “Gül türbanı onaylayarak borç ödeyecek!”

Ödesin!

Mecliste vekiller kıyak maaş kulisleri yapadursun…

Varsın küreselleşmenin taşeronlaştırarak ölüme mahkum ettiği işçiler tersane kazalarında ödesin!

Özelleştirmeye karşı tepki veren tekel işçileri tazyikli su ile ödesin!

Eleştiren yazar çizer mahkemelerde ödesin!

Ödesin! De;“Panterler gibi savunurken.” sormadığına göre şimdi ağlamasın köşelerde. Sazan olanın yuttuğu oltadan yakınmaya hakkı yoktur, değil mi!

Ankara 22/02/2008 N.Tüfekçi