Öfke ve kin dolu işkenceler içinde baharın adı var

Afganistan ve Irak derslerinden sonra Libya’nın farklı olması gerekiyordu. Çok nazik, ince, hesaplı silahlar kullanılacak ve tereyağdan kıl çeker gibi sivillere zarar vermeden iş bitirilecekti. Yani sivillerin hayatını koruyan bir savaş olacaktı.

7 aylık bir uğraş ile Libya lideri Kaddafi’nin Sirte enkazlarının altında kesilip öldürülmesinden sonra yapılan müdahalenin meyveleri Libya’da bugün son derece açık: BM verilerine göre sekiz binden fazla kişi mahkeme kararı olmaksızın hapishaneleri doldurmuş durumda. Öfke ve kin dolu işkenceler sonunda sıradanlaşan ölümler…

Uluslararası Af Örgütü’nün açıklamasından anlaşılacağı üzere, tutuklu Libyalılar ağır işkenceden geçirildikten sonra ölüyorlar. Tripoli, Misurata yerleşim birimlerinde, dudaklarında, kafalarında ve sırtlarında yaraları bulunan yedi kişi tespit edildi. Bu arada, Medecins San Frontieres, 115 işkence vakasında kişilerin yaralarını tedavi ettikten sonra işlemlerini askıya aldı;

“ Bizim görevimiz savaştan zarar görenlere ve hasta olanlara ilaç desteği sağlamak, işkence görenleri tedavi etmek değil” diyor, Christopher Stokes.

İşkencelerin, bilinen resmi asker ve güvenlik güçlerince yapıldığı belirtiliyor. Zaten işkence iddiası olan bütün ülkelerde böyle değil mi?

Yardım kurumundan Donatella Rovera “  İşin korkuncu, işkencenin durdurulacağına dair hiçbir emare yok” diye çaresizliği belirtiyor.

“60 ayrı merkezde 8500’den fazla insan sırf Kaddafi’ye bağlı olduklarından dolayı tutuklu… Merkezi otorite, gözlerden uzak işkence ve kötü muameleye elverişli yerler oluşturmuş. Personelim konuyla ilgili yerleri ziyareti sırasında korkutucu raporlar yazmış durumda.” diyen BM temsilcisi NAVİ PİLLAY.

Libya, Batı’nın yerleştirdiği Kaddafi stili özgürlüklerin olmadığı, muhaliflerin susturulduğu, konuşanın başına çullanıldığı ve kanun tanımaz silahlı milislerle diktatörlerin çarpıştığı bir yer halinde.

“NATO, Afganistan ve Irak’da olduğu gibi kara ve hava saldırıları ile çok sayıda sivillerin ölümüne  neden oldu. Libya’ya NATO müdahale etmeden Mart ayına kadar ölü sayısı 1000-2000 civarında iken, 20 Ekim 2011 (Kaddafi’nin ölümü)  tarihine kadar devam eden süreçte ölü sayısının 30000’den fazla olduğu tahmin ediliyor. Müdahale olmasaydı ne olacağını tahmin etmek güç….”

Arap Baharlarında kanlı süreç devam ediyor. Saldırılar, isyanlar, katliamlar, bombalamalar, çocuk ve kadınların da çok sayıda aralarında olacağı on binlerce ölümlerin  devam edeceği kanlı tarih…

Suçlu kim?

Yoksullar, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeler!

Önce katliamlar, öldürmeler. Sonra mahkemeler, yargılamalar, yıllarca sürecek savaş suçluları aranacak.

Nereden?

The Guardian’dan Seumas Milne’nin yazdığı gibi, yoksul ve gelişmekte olan ülkelerden; Afganistan’dan, Pakistan’dan, Irak’tan, Yemen’den, Suriye’den, Liberya’dan, Libya’dan, Kolombiya’dan…

Hüseyin SEYFİ

Kaynaklar: BBC news Africa, Human Rights Watch, The Guardian- Seumas Milne