Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '07

 
Kategori
Öğretmenler Günü
 

Öğretmenin bir günü

Öğretmenin bir günü
 

Çalar saatin sesiyle uyandı. Saati sert bir darbeyle susturdu.

Yataktan kalkmak istemiyordu. Akşam geç saatte yatmıştı. Uykusunu alamamıştı.

Öğrencilerini hayal kırıklığına uğratmak istememişti. Çünkü söz vermişti. Sınav kağıtlarını 01.00’e kadar ancak bitirebilmişti. Bazı küçük hataları dikkate almayıp notları yüksek tutmuştu ama yine de hataları kırmızı kalemle çizmeden edememişti. Bu da zaman almıştı.

Sorumluluk duygusu ağır bastı. Kalktı. Eşi ve oğluyla kahvaltı yaptı. Eşi onları öperek uğurladı. 10.00’da okulda, derste olması gerekiyordu. Ders zamanına kadar maaşından kalanı alıp, periyodik ödemelerini yapmalıydı.

Dolmuşa bindiler. Oğlunun okulunun önünde indiler. Oğlunu yanaklarından öptü. Başarılar diledi. Ayrıldılar.

Saat 08.30’u bulmuştu. Hızlı adımlarla bankaya doğru yürüdü. Kartı bankamatiğe soktu. Şifresini girdi. Maaşının ancak yarısı kadar para vardı hesabında. Şaşırdı ekstre istedi. Ayın 3’ünde Ankara’da üniversitede okuyan oğluna avans çekip gönderdiğini, değişik zamanlarda günlük harcamalar için birkaç kez daha avans çektiğini hesap hareketini görünce hatırladı.

Bütçeyi yine tutturamamıştı.

Hesabındaki para ancak kredi kartı borcunu karşılayabiliyordu. Ev kredisi taksidi, su, elektrik, doğalgaz, , telefon, çocukların harçlığı, servis –dolmuş ücreti vs… vs… Nasıl, hangi parayla ödenecekti?

Olmuyordu!

Yetmiyordu!

Bu yıl ders ücreti de almıyordu. Alsa da sorunu çözmeyecekti ya.. Gerçi 80 ytl ‘’uzman öğretmenlik ödeneği’’ alıyordu. Yine de denkleştiremiyordu.

Yetmiyordu.

Abisinden aldığı borç parayla buraya kadar getirebilmişti. Bu da vardı. Abisi paranın sözünü etmiyordu ama borç borçtu.

Yapabileceği tüm kısıtlamaları yapmıştı. En büyük zevki kitap alıp okumaktan bile vazgeçmişti. Sigara, içki, kahve alışkanlığı da yoktu.

Yine de denkleşmiyordu.

Oğluna gönderdiği harçlığın bittiğini de biliyordu.

Para bulmalı, tasarruf yapmalı, çözüm üretmeliydi.

Ek işler yapan arkadaşları birlikte çalışma teklif etmişlerdi ama her seferinde ‘’beceremem, bana göre değil’’ gibi gerekçelerle reddetmişti.

Maaşından kalanı çekip, kredi kartı borcunu ödedi. Saat 10.00’a geliyordu. Yağmur başlamıştı. Yağmura aldırmadan okuluna, öğrencilerine yürüdü. Islanıyordu. Caddede kendisine ‘’günaydın hocam’’ diyenleri bile fark etmedi.

‘’Oğluma para göndermeliyim, faturaları ödemeliyim’’ diye mırıldanarak yürümeye devam etti.

Acı bir fren sesiyle irkildi. Kendine geldi. Yolun ortasındaydı. Taksi şoförü ‘’sabah vakti içtin mi amca, yayaya kırmızı yanıyor, kör müsün’’ diye çıkıştı. Özür diler gibi el işareti yaptı. Yolun karşısına geçti.

İyice ıslanmıştı.

Okula ulaştı. Öğretmenler odasına girdi. Birkaç öğretmen arkadaşına zor duyulan bir sesle ‘’günaydın arkadaşlar’’ dedi. Ceketini çıkardı. Önlüğünü giydi.

Ders giriş zili çaldı. Çantasını aldı. Programını kontrol etti. İlk dersi 10 SOS. A sınıfınaydı. Yürüdü. Koridordan geçip, sınıfa girdi.

Düşük bir ses tonuyla ‘’Günaydın çocuklar’’ dedi. Öğrenciler ‘’ Günaydın Öğretmenim’’ diye cevap verdiler.

Sınıf defterini imzalamak üzere oturdu. Sınıf her zamankinden farklıydı. Çıt çıkmıyordu. Konuyu sınıf defterine yazarken başkan Ayşe’nin ‘’Hocam’’ diyen sesini duydu. Ahmet Bey başını kaldırdı. Yüzünde güller açan Ayşe bir demet çiçekle karşısında duruyordu. Şaşırdı.

Ayşe ‘’Öğretmenler günün kutlu olsun öğretmenim’’ deyip elini öptü. Diğer arkadaşları da Ayşe’yi izledi. Kimi gül, kimi papatya, kimi kasımpatı, bazıları da kır çiçekleri getirmişti.

Ahmet Bey’in gözleri doldu. Yanağından süzülen bir damla yaşa engel olamadı.

‘’Sağ olun çocuklarım’’ diyebildi.

Not: Bu yazıyı okuduktan sonra hala öğretmen olmak istiyorsanız linki tıklayınız.

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=76754

 
Toplam blog
: 165
: 3919
Kayıt tarihi
: 25.08.07
 
 

Samsun Terme Şuvayip Köyü'nde doğmuşum. İlk ve ortaokulu Terme'de, lise öğrenimimi Ünye'de tamala..