Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '14

 
Kategori
Edebiyat
 

Oğuz Tümbaş'tan iki Kitap: "Oğuzca yolculuklar" ve "Küşüm çınlaması"

OĞUZC’A YOLCULAR. Oğuz Tümbaş, Zemge Yay. Denemeler, 2011, 145 sayfa.

Otuzdört yılı gazetecilikte geçince bir insanın nice gözlemler yapmış, ne büyük deneyimler kazanmış olur kim bilir. Aslında soru biçimindeki bu merakın derli toplu, kitap boyutunda  yanıtı gibidir Oğuz’ca Yolcular. Kitabın okunması sürecinde okuyanın yolu sık sık Gaziantep’e düşer. Çünkü Orada doğmuştur Oğuz Tümbaş. Haksız da değil hani. Çünkü, bir düşünürün dediği gibi “bütün bir yaşamımız çocukluğumuzdan ibarettir.”  Yolculuk boyunca kimi zaman bir şaire, kimi zaman bir yazara, kimi zaman bir kültürel olgudan, bir sanatsal edime, bir kente  ya da kentinin sevdalısı bir insana düşer yolumuz. Onu ziyaret eder, onunla ilgili bilgiler ediniriz. Benzersiz, kültürel değeri olan bilgilerdir bunlar. Ülkü Tamerden  Nâzım’a, Ali Çapan’dan Zülfikar Sezen’e, Çiçekdağı’ndan İzmir’e Gaziantep mutfağından meyan şerbetine,  Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan Necati Cumalı’ya, Lütfiye Aydın’dan Atılay Arsan’a, Hidayet Karakuş’tan Yusuf Alper’e, Sina Akyol’a; sayamayacağım kadar çok isim ve onlara dair yapıtlardan, olgu ve olaylardan söz ederek onları hep gönüllerde ve dillerde tutmaya çalışıyor. Kitabın dilinin ve anlatımının kanıtı olduğu gibi Oğuz Tümbaş Türkçe konusunda oldukça duyarlı. Radyo, televizyon sunucularının özensizliğine üzülen yazar, şiirin gizemli evreniyle avutuyor yüreğini. Bu nedenle olacak, şiirlerle bezemiş kitabını. Çok sayıda yerel ve ulusal şairden şiirler alarak güzel bir değerbilirlik örneği gösteriyor. Kitap kapsamında Gaziantep’i ve İzmir’i diline pelesenk ederek bu kentler için duyduğu sevgi ve saygıyla tamamlıyor yolcularına doğru yolculuğunu. Zevkle okunan, damak tadı bırakan, insanlık adına sevinç veren bir yapıt Oğuz’ca Yolcular.

KÜŞÜM ÇINLAMASI. Oğuz Tümbaş, Nezih-Er Yay.Şiir, 64 sayfa.

Önce Oğuz’ca Yolcular’ını okudum Oğuz Tümbaş’ın. Sonra da bu kitabını… Düz yazıdan şiire geçerken; Oğuz Tümbaş’ın düz yazı- şiir ikileminde nasıl bir yerde durabileceğini merak etmiştim. Bu merakla sayfalarını çevirdim Küşüm Çınlaması’nın. Gerçi şiir konusunda alçak gönüllüdür Oğuz Tümbaş, “Şiirde öyle anlı şanlı ödüller almadım. Ödüle de meraklı olmadım hiç. Kimsenin kapısını da çalmadım…” diyor. Son derece alçak gönül bir gazetecidir, bu yüzden şiire dair iddiası yoktur. Ama  bana kalırsa  şiirlerinde şiire dair ilginç bir oturmuşluk ve olgunluk var. “baba” adlı şiirini okuyanlar neden böyle söylediğimi daha iyi anlayacaklardır. “/…./ babalar da ölür bir gün kısa saçlarıyla/ anneler saklar yaslarını uzun zamana”(s.11). Düzyazıdan geldiği için bazı şiirleri düzyazısal ve öykülemeli… Gelenekten, güzel gelecek özleminden geldiği için de anlamı, anlaşılırlığı ve lirizmi korumaya çalışıyor hep. Hatta her şiirine birden çok anlam ve soylu iletiler  yüklüyor. Şiirini böyle kuruyor, kimin ne itirazı olabilir ki. “allaben’de sıska bir gemi/ usul usul geçer belleğimden/ “memik oğlan” kır kilimi dokur/ ipi yunmuş beyaz iplikle.”(s.43) Ve şöyle özdeşleştiriyor şiirle İzmir’i:” bu tavşankanı çay değil/ turuncu başkaldırısı güneşin/ çünkü günbatımları bir sevdadır İzmir’de/ aşk imbatı zil zurna”(s.60)

 
Toplam blog
: 74
: 569
Kayıt tarihi
: 11.03.10
 
 

1954 yılında Kars’ın Arpaçay ilçesine bağlı Bardaklı köyünde doğdu. Türkiye’nin çeşitli yörel..