Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '12

 
Kategori
Kitap
 

Oku'ma

İlkokul sıralarıyla tanıştığınız günlerde, ilk öğretmeninizin size öğrettiği ilk bilgi... Alfabe, ardından okuma ve yazma... İlk okul kazancınız... Okula neden geldiğinizi anlatan eylem, okumak!

Hepsinden öte ilk emir "Oku!"

Fakat insanoğlu bilgiyi alır ve kullanmamak üzere iter belleğin en tozlu raflarına... Bizlere oku denildi ama okumuyoruz.

Çağın hastalığı, kitaplardan yazılı iletişim araçlarından korkuyoruz!

Belki şu satırlara gözatıyorsunuz fakat bu yazıyı da son satırına kadar okumayacaksınız. Yarı sayfasında kapatılmış onca makale tanırım... Belki bu da onlardan biri olacak fakat ben okuyacak bir Allah'ın kulu elbet vardır ümidiyle yazacağım. İçimdeki testi kırılana dek, kalemdeki kurşun dökülene dek...

Okumuyoruz çünkü modernleştik.

Okumuyoruz çünkü "sosyalleştik."

Okumuyoruz çünkü TV bağımlısı olduk.

Okumuyoruz çünkü internet bağımlısı olduk.

Okumuyoruz çünkü üşeniyoruz!

Okumuyoruz çünkü teşvik eden, örnek olan yok!

O kadar boş insanlarız ki okumaya vakit yok!

Okumak en mühim ihtiyaç oysa ki... Kelime dağarcığına bir kelime katsak günde, ne mutlu bize! Ama biz o bir kelimeyi öğreniriz eskaza diye okumuyoruz! Bilgiden, kitaptan, okumaktan korktuğumuz kadar sigaradan, esrardan, alkolden korkmuyoruz!

Elimizdeki cep telefonuna gelen mesajları okuduğumuz kadar bir gazete sayfasını okumuyoruz! Hoş o kısa mesajları da çat pat yazmayı yeni öğrenen ilkokul öğrencileri gibi yazıyoruz ya, neyse...

Öğretmen sadece okumayı öğretiyor, bilmem kaç harf yan yana geldiğinde nasıl okunurdan öteye geçmiyor, öğretme işi... Kitaplar sevdirilmiyor, okuma aşkı uyandırılmıyor.

Okullara konulan harika bir saat var "Kitap okuma saati"

Peki, gerçekten o saatte kitap okunuyor mu, hayır! Çoğu öğretmen, ders işlemeye devam ediyor. Sebep ise "Öğrenciler, kitap getirmiyor. Öğrenciler kitap okumuyor. Öğrenciler kitap okusun diye bıraktığımızda gürültü yapıyor." Çünkü öğrenciler neden okunur bilmiyor! Öğretmenlerde sağolsun kitap okumaları için teşvik etmiyor. Madem okulda kitap okuma saatinde öğrenciler kitap getirmiyor, okul kütüphanesi ne güne duruyor?

"Öğrenciler gürültü yapıyor diye ben ders işlemeye devam ediyorum." deyip köşeye oturmak ve okumayan öğrencilere seyirci kalmak...

"Okumazsa okumasın ben dersimi anlatıp gideyim arkadaş!" demek hiç bir öğretmene yakışmıyor!

O ders saatinde sen sınıfın hakimisin, başısın, komutanısın! Bir komutan, bir yönetici bananecilik yaparsa sürü ne yapsın! Teşvik edecek olan, kitaptan 1 sayfa olsun okutacak olan öğretmendir...

Kitap okuma saatini gerçekten değerlendiren, öğrencisine kitap okutturan, o saatte de sınıfa örnek olarak kitap okuyan öğretmenin eli eteği öpülür!

Çıkın sokağa, sorun "Boş vakitlerinizde ne yapıyorsunuz?" diye... Çoğu kitap okuyordur. Halbuki kitap boş vakte sığdırılacak bir gönül eğlencesi değildir. Ayrıca zaman ayrılmak ister, dikkat ister, istek ister... İstemeden okuduğunuz bir kelime uçar gider. Okumuş olmak için değil, okumak istediğiniz için okuyun.

Okumak, objektif olmak ister. Tarafsızlık ister. Sağ görüşlüyseniz solun, sol görüşlüyseniz sağın eserlerini okuyun. Bakın bakalım, karşı cephe neler düşünüyor? Solcu veya sağcı ne istiyor? Sevmediğiniz konular hakkında yazılanları da okuyun, belki seveceğiniz bir yanı gizlidir. İlginiz olmayan işlerle ilgili bilgilendirici yazıları da okuyun, belki ilgi uyandırır. Belki tek satır hayatınıza renk katar. Baktığınız pencereyi değiştirir. Yanlış bir açıyla dünyaya baktığınızı gösterir. Ne okursanız okuyun fakat tarafsız olun. Ne sevmediğiniz yazıları yerin dibine sokun ne de sevdiklerinizi göğe çıkarın. Okuduktan sonra yazılanların tümünü kabullenmeyin. Size ters geliyorsa terstir, düz geliyorsa düz... Lam cim'i olmaz düşüncenin. Sizin için öyledir yada böyledir. Değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilmez. Değişmesi gerektiğini düşünüyorsanız tek siz değiştirebilirsiniz... Çünkü kimse kimsenin beynine hükmedemez.

Hiçbir şey almayacağınız halde alışverişe gitmeye vakit bulunur.

İzlemeyeceğiniz halde TV karşısında pineklemeye vakit bulunur.

İnternette geyik muhabbeti yapmaya vakit bulunur.

Dedikodu yapmaya vakit bulunur.

Çekirdek çitlemeye, saatlerce mesajlaşmaya, ayna karşısında ömrünüzün yarısına tekabül edecek saati harcamaya vakit bulunur.

Fakat okumaya, kitaba vakit bulunmaz.

Çünkü hiç vaktiniz yoktur, tüm vaktinizi diğer size lüzumlu görünen lüzumsuz işleriniz doldurmuştur.

Sadece otobüs yolculuklarında kitap okuyarak başlasınız, okumayı sevme alıştırmalarına göreceksiniz, bir daha vazgeçemeyeceksiniz. Bilginin verdiği tat hiçbir tatlıda, okumanın verdiği haz hiçbir duyguda bulunmaz. Bu hazinenin ne kadar derin ve saadetli olduğunu kapağını araladığınızda göreceksiniz.

Kitaplar, gidemediğiniz ülkelere gitmenize, yaşamadığınız hayatları yaşamanıza, hissetmediğiniz duyguları hissetmenize yardımcı olur. Beşikten mezara olan kısa yolculuğunuzu satırlarda tatlandırmanız dileğiyle...

 
Toplam blog
: 37
: 219
Kayıt tarihi
: 05.10.12
 
 

Anadolu İletişim Meslek Lisesi & Radyo TV mezunuyum. Özel bir radyoda çalışmaktayım, köşe yazarlı..