- Kategori
- Güncel
- Okunma Sayısı
- 928
Okuyan kızlar eski takıntı

Foto: H.Seyfi
Hasanoğlan Köy Enstitüsünden çevrenin baskısı ile, “ahlakı bozuluyor” diye alınan kız öğrenciler günümüzde yaşıyorlar.
Yolda geçerken, Beden Eğitimi dersinde eşofmanlı kızları görüp, “Bunların her tarafı meydanda” diyerek yaygarayı basanlar, yaşları gereği bu dünyadan göçüp gitseler de aynı düşünceyi taşıyanlara, “bitti” diyemiyoruz..
Dedikodulara fazla dayanamayarak, babası tarafından, Hasanoğlan Köy Enstitüsünden zorla alınmış, şimdilerde, yetmiş yaşından fazla bir kadınla yaptığım söyleşide, okuldan alınmasını daha dün gibi hatırlıyor ve gözyaşlarına boğuluyordu. “Evladım, o zaman okul çevresinde bile erkeklerle konuşmamız yasaktı. Kendi köylüm Musa Kazım, aynı okulda ,ayağını duvardan aşağı sallar, erkekler bahçesinde kitap okurdu. Yanına varıp selam vermek, köy özlemimi gidermek isterdim, fakat sınıf ablam müsaade etmezdi. Nedensiz yere, sırf dedikodular yüzünden daha bir yılımı bile tamamlamadan, 12 yaşında, okuldan alınmam öyle zoruma gidiyor, öyle gücüme gidiyor ki, aha, bugün aynı okulda okuyacaksın deseler gider okurum.Bu yaşıma kadar içimde bir acı olarak kaldı. Hacca gittim. Beş vaktimi kaçırmam. Kuran okurum. Sebep olanların, Allah o yobazların belasını versin!” diyordu.
Köyümde aydınlanma- kız çocuklarının okuması, Türkiye köylerine göre çok erken başlamıştır. Altmışlı yıllardan beri, tahsil açısından kız erkek ayrımı gözetilmedi.
Yetmişli yılların başında bir gün imam, hatırladığıma göre, “ Üniversitelerde kızlar çocuk aldırıyor, okutmak caiz değildir” deyince, köylü tepki gösterip, imam hakkında imza kampanyası düzenlemiş ve imam merkeze aldırılmıştı. Sonradan bu imam ilçenin birinden, düşüncesine uygun bir partiden belediye başkanı seçildi.
Pakistanlı kız öğrenci Malala’yı çoğumuz tanıyoruz. Kız çocuklarının okuması uğruna küçük yaşta yaptığı mücadelede, kız çocuklarının okumasına karşı radikal güçler tarafından kafasından vurularak ağır yaralanmıştı.
Örneklerin bir sayfaya sığması mümkün mü?
Sevgili ülkemin gündeminde, yurtlarda, öğrenci evlerinde kalan üniversiteli kız çocukları var. Belki de bir iki münferit olay yüzünden, üniversitelerde okuyan kız çocuklarının ana babalarının kulağına kar suyu kaçırılıyor ve bu yüzden dolaylı olarak itham altındalar. Ülkem konu üstünde çalkalanmakta. Her telden nağmeler vuruluyor.
Kaliteli bir eğitim verebiliyor muyuz?
Kızlarımıza sağlıklı, güvenli barınaklar sağlayabiliyor muyuz?
Onları bilinçlendirebiliyor muyuz?
Ne güzel yazmış yazarın birisi, “Gençliğini yaşayamayanlar gençliği tanıyamazlar” diyor.
Üniversite gençliğinin içinde bulunmayanlar, çağdaş gençliği tanımayanlar onlara nasıl güvensinler?
Bilmezler mi ki, onların merhabası sıcaktır, içtendir, candandır, samimidir ve dostçadır.
Kız erkek ilişkilerinde, her şeyi uçkura bağlamak, medrese eğitimi almışların işi olsa gerek.
Hüseyin SEYFİ
Birgül YILMAZ
bu blog'u önerdi.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

ablam sınıf birincisi idi alem ne der yüzünden okuldan alındı kimse şunu demiyor alemden bana ne ben çocuğuma güveniyorum ahlak korumayı nan olmaz eğitimle olur onun için çocuklarımızı özgür bırakalım kendileri karar versinler biz sadece yardımcı olalım
Hüseyin Güneyda? 08.11.2013 15:24Ne kadar aşağılandığımızın farkındamısınız? Belki gündem değiştirmek belki kız çocuklarını,kadınları eve kapatmak için yapılan bu kadına saldırıları KINIYORUM... namus bekçiliğine soyunanları KINIYORUM... Kadınları dik duruşa davet ediyorum...
Birgül YILMAZ 08.11.2013 13:23Facebook hesabınızla yorum yapın, daha çabuk onaylansın!