Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '17

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Olanı Kabullenmek

Olanı olduğundan farklı görme ısrarı neye sebep olur?

Bir insanı olduğu gibi kabullenmek zorunlu mudur?

Kabullendiğimiz şey ona katlanmayı mı getirir?

Genel bir derin yaradır; kavramsal kargaşa… Kendini kabullenmeyi de bu kargaşa listesine ekleyin.

Olanı biteni, dünyayı, bir insanı (ailen, sevgilin, patronun, vs.) ve kendini kabullenmek ne anlama geliyor? Yargılamadan tüm çıplaklığı ile anlamak, olabildiğince geniş açıdan her yönüyle görebilmek ve gördüğümüz şeye kurgularımızı katmamak anlamına geliyor.

Basit ve güzel bir örnek vereyim:

Karşıki evin çatısından dumanlar yükselmeye başladı, her zamankinden daha yoğun ve giderek artıyor olsun. Detay seçilemiyor çatıda ama duman çok net.

Olanı hiç kabullenmeyenin tepkisi: Yok canım ne dumanı, hayal görüyorsunuz!

Olanı olduğu gibi kabullenmeyenin tepkisi: Baca yanıyordur! Yangın var yangın!

Olanı olduğu gibi kabullenenin tepkisi: Evet çatıdan yükseliyor görünen bir duman var. Gidip yakından bakayım, belki binadakileri uyarmak gerekir.

Görüldüğü gibi, olanı olduğu gibi kabullenen kişi sadece olan şeyi görüyor, ne olabileceği konusunda yargıda bulunmuyor, kurgu yapmıyor. Anlayabilmek adına yakından bakmak gerektiğini düşünüyor.

Ve gidip baktığında, evin diğer cephesindeki bahçede yaprak ve çöplerden bir yığının yanlışlıkla alev aldığını, arka cephedekilerin bunu çatıdan izlemek zorunda kaldığını  anlıyor.

Kendin dahil, olanı olduğu gibi kabullenmenin faydası, doğruya en yakın şekilde analiz etme şansı vermesidir. Önce bir ortada ne olduğunu kendi yargını katmadan görmeye çalıştığında, ne yapacağına akıllıca karar verebilirsin. Olanı ya da insanı olduğu gibi kabullenmek ona katlanmayı seçmeyi zorunlu kılmaz, o bir tercihtir.

Aile ve gönül ilişkilerinde sıkça beklenen “katlanma durumu”, olduğu gibi kabullenmeyi değil, sömürülmeye izin vermeyi içerir daha çok. Kavramlar üzerinde kafa yorulmayıp, duygusal tepkilerle, ajite olarak davranış belirlediğimizde karşılaşacağımız sonuçlar yıkım getirebilir.

“Ben böyleyim, böyle kabulleneceksin” söylemi, her zaman sömürü müdür? Elbette hayır. Ama bunu anlamak için de neyi kabullenmenin istendiğini net görmen, tahlil etmen, duygusal tuzaklara düşmeyi reddetmen gerekir. Basitçe, olduğu gibi kabullenilmek isteyen kişi, kendisi de aynı tavrı gösterebiliyorsa, geriye bu kabullenmelerle ne yapılabileceği kalıyor. Tamam mı, devam mı?

Bu karar ancak sağlıklı bir fark etme yoluyla sağlanabilir. Kendini tanıma yoluna girildiğinde başkalarını da benzer yoldan olduğu gibi görebilme şansı olur. “Neden?” sorusunu her defasında sor kendine: “Neden katlanmam gereksin?” Bu soruyu sorman ufkunu açacak ve adımlarına yardımcı olacak. İçinde sadece bir tarafın faydası, diğerinin sömürüsü olan kabullenmeler açıkça katlanmaktır ve bu da katlanan için sağlıksız bir hayat demektir.

Günlük yaşamda “beni olduğum gibi kabullen” tavrı, “beni doğru tanı ve ne yapacağına karar ver” yerine, “işine gelirse” ya da “mecbursun” anlamı taşıyor.

                                                     **

“Mehmet’i olduğu gibi kabullendim, ayrıldım ve beklentim yok”

“Mehmet’i olduğu gibi kabullendim, bu haliyle birlikte devam etmenin yolunu bulacağım, tercihim budur”

cümlelerinin ikisinde de kişi olduğu gibi kabulleniliyor ama bu kabulün getireceği sonuçlar değişiyor, demek ki kabullenmek, olana onay verme, öyle olduğunu bilme halidir.

Kendini kabullenme de benzer şekilde düşünüldüğünde, kendini olduğu gibi görebilme, böyle olduğumu biliyorum deme şeklidir. "Bundan sonra kendime katlanmalıyım" anlamı içermez. Kabul noktasından sonrası, seçim yapabilir ve değişime, farkındalığa kendini açabilirsin.

Farkındalık, olana olduğu gibi, “şöyle olsaydı keşke” yargısı katmadan, “yok öyle bir şey” inkarına sığınmadan şimdi ve burada dikkat etmektir. Sonra… Sonrası ileriye doğru bir adım olabilir mesela. Seçim senin.

 

 
Toplam blog
: 51
: 197
Kayıt tarihi
: 15.12.17
 
 

Evrensel enerjiler ve kişisel gelişim. ..