Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '09

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Olimpos... Kadir'in Ağaç Evleri...3

Olimpos... Kadir'in Ağaç Evleri...3
 

Olimpos ve deniz...


Yine bir çardak altında minderler üzerinde, kendimi kendime sermiş yanımdan akan nehrin şırıltısına karışmış bambaşka âlemler içindeyim. Sanım ilk doğduğum anı anımsasam, yine bu gözlerle bu hislerle bakıyordum dünyaya diyeceğim. Bendeki kilometreyi “0” a döndüren o şırıl şırıl nehrin sesi. Yanı başımda özgürce akan ve sonunda denizle vuslata eren Olimpos çayı kumsala da farklı bir renk kazandırıyor. Nehrin yanında yükselen dağlara birisi tırmanmaya çalışıyor. Fotoğraf makineme koşturmuyorum hemen. İlk gittiğim gün dağa tırmanan birini gördüğümde telaşla fotoğraflamaya çalışmıştım. Sonra baktım burada doğal bir durum her an birileri bir yerlere tırmanıyor.

Detayları olmayan İngilizcem de bana alternatif sağlıyor, gereksiz sözcüklerden arındırıyor zihnimi. Boş konuşmalardan uzak duruyor, üstüne üstlük kelimelerle incinmiyorum.

***

Kahvaltı sonrası denize girebilmeyi düşledik.

Güneş bizi yakıyordu ama denize girmek benim için hâlâ imkânsızdı.

Kumsalda bulananlar denize girmekte tereddüt etmeseler de, bu sene Olimpos’ta Mayıs ayında benim için denize girmek yürek isterdi, anlaşıldı.

Bir tebessümle başlayan dostluklar arasında Avustralya’lı Jim ve grubuyla denize doğru yürümeye başladık. Denize giden yol boyu, hele ki doğanın canlandığı bu bahar günlerinde harika. Nehri, rengârenk çiçekleri, portakal ağaçlarını ve antik kenti geçip denize ulaşıyoruz.

Anzaklar turlarının ilk durağı olan Gelibolu’ya uğramış buraya gelmeden önce. Anzak koyunda çekilmiş fotoğraflarını gösteriyor bize Jim. 1915’te yazılmış mezar taşları.19 yaşında hayatlarını yitirmiş askerler için gözlerinin buğusu değişiyor Jim’in. Çat pat anlaştığımız İngilizcemizle sözcüklere gerek kalmadan savaşın hüznünü yaşıyoruz gözlerinde. Geçmişte savaş yaşadığımız insanlarla bugün aynı kumsalda güneşleniyoruz. Güven bu olsa gerek, kumsalda yeni tanıştığımız Anzak’larla beraberiz ve denize girerken, kumsalı dolaşırken değerli eşyalarımızı emanet ediyoruz onlara hiç düşünmeden. Biraz eskilere gidiyor ve savaştaki Türk ve Anzak askerlerinin birbirlerine nasıl sigara yolladıklarının anlatıldığını hatırlıyorum.

***

Denizden dönerken, antik kentti geçip ağaçlar arasında nehir boyu ilerlerken dinlenmek için mola verdiğimiz, yol boyunca sıralanan gözleme evlerinden birinde benim gözlememi Janelle yapmaya çalışıyor.

Başarılı olduğunu söylemek zor.

Burada konaklarsanız diğer çeşitleri de var ama özellikle ıspanaklı kaşarlı gözleme yemeden kesinlikle dönmeyin.
Gözlemenin yanında istediğim ayrana şaşkınlıkla bakıyor Avustralya’lılar.
Haberleri yok yoğurdun sulandırılabileceğinden.
Ayranı keşfetmemiş olmaları da beni şaşırtıyor.

Gruptan birinin doğum günü partisi var bu gece, sürpriz oluyor bizim içinde. Barda doğum günü için düzenlenen partiye davet ediliyoruz. Sabaha kadar eğlenceye tanık ve ortak oluyoruz.

Büyük şehirlerde yaşanan günlerin sıradanlığı, yoğunluğu içinde kaybolmamak için gidilip görülesi, bir kaçamak tatil yaşamak isteyip de, kendine hayran bırakıp tatili uzattıran huzur mekânı Olimpos. Doğa, insanlar, çalışanların nezaketi ve yardımseverliği, hepsi ayrı ayrı neden oluşturuyor burada kalıp da dönmemek için.

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=179971
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=179972

Tatil günlüğünden notlar…3

 
Toplam blog
: 106
: 1384
Kayıt tarihi
: 21.02.07
 
 

Bir yaz gecesi hatırasıyım. Haziran doğumluyum. Bilirler haziran doğumlular. Hele ki haziranın tam..