Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Önce herkes kendi Kürt açılımını yapsın

Önce herkes kendi Kürt açılımını yapsın
 

Benim Kürt açılımım budur…hadi siz de açın kapılarınızı!

PKK’nın koşulsuz şartsız silah bırakması ile Kürt sorunun çözümleneceğini sananlar yanılırlar.

Kürt açılımında temel nokta dönüp dolaşıp bu konuya dayandırılıyor… "PKK silahları bıraksın, dağdan insin, teslim olsun". Dağdan indi diyelim, silahları da bıraktı, tesim oldu…sorun bitti mi? Biter mi? Kürt sorunu salt bir terör sorunu mudur?

PKK, Kürt sorununun temsilcisi olarak ortaya çıkmadı ancak "Kürt sorunu"nun varlığından beslendi. PKK, kurulduğunda Stalinist ideolojiye sahip bir terör örgütü idi ve kurucu kadroda Marksist-Leninist çizgide olan Türkler de vardı. Yıllar içinde PKK ile Kürt sorunun içiçe girmesinin tek nedeni 80 yıldır doğuda yaşanan ağır insanlık sorunudur. Kürtleri kazanmaya çalışmayan, birlikte yaşamayı ve paylaşmayı reddeden zihniyet ve aynı zamanda damarımızda dolanıp duran, bilinç altımıza işlemiş “Türk milliyetçiliği” değil midir PKK’ya taban yaratan, PKK’yı etnik Kürt milliyetçisi bir terör örgütü yapısına dönüştüren?

Sesinin gırtlaktan çıkıyor olması, kara tenli olması bile yetti insanların aşağılanmasına…Yoklayın bakalım bilinç altınızı…ne kadar yaşamı paylaşmaya hazırdınız o her daim “Kürtler kardeşimizdir” dediğiniz insanlarla? Halen de öyle değil mi? Kürt ise, potansiyel teröristtir, hırsızdır, uyuşturucu kaçakçısıdır, ameledir vesairedir…Sizin ekmeğinize ortak olan 2. sınıf bir “vatandaş” tır. İş adamı da, Cumhurbaşkanı da olsa sonuçta “Kürt” dür…budur bilinçaltındaki zihniyet.

Soruyorum size, hiç bir Kürdü kazanmaya çalıştınız mı? Onların özel alanına empati yoluyla girmeyi hiç düşündünüz mü? 7 dilden ‘merhaba, günaydın, seni seviyorum’ demeyi biliriz ama Kürtçe bir kelime bilen kaç kişi var aramızda ki onları her daim Türkçe konuşmaya zorladık?

Bir Türk olarak düşünün…her sabah okula gittiğinizde size “Ne mutlu Kürdüm diyene” dedirtseler, evinizden çıkartsalar, zorla sürseler! Çocuklarınız, sadece “Türk” oldukları için daha iki yaşında yatağın altına saklanmayı öğrense, devlet diye karşısında siyah kar maskeli adamları görse, açlık ve yoksulluk kaderi olsa…siz ne yapardınız bir “Türk” olarak?

Biz bu insanlara hala diyoruz ki…”sen Türksün, madem Türkiye’de yaşıyorsun, o zaman Türksün”…Anayasa da böyle diyor “ancak Türk olursan, eşit vatandaşlık haklarından faydalanabilrsin”. Türk ol, gel hayatı paylaşalım. Bu mudur açılım?

Ben inanıyorum ki; Türkiye’de yaşayan 13 milyon Kürdün çok azı PKK’yı destekliyorlardır. PKK ile Kürt sorununu ayırt edebilecek, tutulan yolun doğru olmadığını bilen, gören ve inanan pek çok Kürt var. Onlar da her sabah barış içinde, eşit saygınlık ve sevgi göreceği, aşağılanmayacağı, bir Türkle konuşurken etnik kimliğini saklamak gereğini hissetmeyeceği Türkiye’yi özlüyorlar…çünkü bu topraklar aynı zamanlarda onların da toprağı.

PKK’yı Kürt sorununun dışında bırakacak olanlar da yine Kürtlerdir. Ancak Kürtlerle hayatı ön yargısız paylaşmaya çalışırsak bu olabilir.

Abdullah Öcalan, devletin muhatabı değildir, olmamalıdır da ama Kürtler devletin an az Türkler kadar muhatabıdır.
Kürtler diyor ki “eşit haklı vatandaş olarak birlikte yaşamak istiyoruz” . Bunu duymamak PKK’ya yolu açmaktır, bir 30 sene daha acılar, üzüntüler demektir.

Tercih sizin...bir Kürt çocuğun eline taşı verip sokağa, eline silahı verip dağa yollamak mı, yoksa seslerine kulak verip, biraz empati yaparak onları kazanmak mı?

O çocuğun Kürt olduğunu bilerek ama bu toprakları geçmişte olduğu gibi gelecekte de birlikte paylaşmamız gerektiğini idrak ederek yaşamak…farklılıklarına saygı göstermek…işte PKK’yı marjinalize edecek ve Kürt sorunun dışına atacak olan da bu bakış açımızdır.

İnsan hakları, “kendimiz” için değil, başkaları için düşünülürse bir anlam ifade ediyor…

Bırakın insanlar istediği kimlikte “insanca” yaşasınlar!

“Ez te hezdikhem”…

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..