Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '12

 
Kategori
Güncel
 

Önce insan - önce doktor

Önce insan - önce doktor
 

bazıları


Bu yazının amacı doktor döven ya da öldüren insanları mazur veya mağdur göstermek değildir. Tek amaç, insan hayatını kurtarmayı ilke edinmek gibi kutsal bir görevi üstlenen doktorların toplum tarafından neden sevilmediği üzerine bir açıklama getirmeye çalışmaktır. Polisler tarafından hemen hemen her gün dövülen vatandaşlarımızın, polislerden daha fazla doktorlardan nefret etme sebepleri üzerinde düşünmek gerekir. Bu durumu salt bir ön yargıya dayandırmak ön yargının kendisi olacaktır.

Hastanelerde olan insanların psikolojik durumlarından başlamalıyız. Bu yazıyı okuyan herkesin ömründe bir kez de olsa yolu hastanelere düşmüştür. Hastaneye girmek bile başlı başına bir psikolojik sorun oluşturmaktadır. Bir köşede sıra bekleyenler, bir köşede yakını ameliyatta olduğu için sessizce dua edenler ve öbür köşede de ölüm haberini alıp yıkılan ve bağırarak ağıtlar yakan hasta yakınları. Okurken bile içiniz sıkılmıştır muhtemelen. Bir de bunların üzerine ilaç kokan, dar ve havasız koridorlar. Böyle bir ortamda hasta olarak doktor “huzuruna” gelen vatandaşın doktordan beklediği tek şey İLGİ… o da olmayınca büyük bir hayal kırıklığının ortaya çıkması çok doğal.

Hepimizin olumsuz bir hastane anısı ya da doktor muhabbeti vardır. Şimdi size daha doktora yönelik şiddetin medya tarafından işlenmeye başlamasından önce -14.10.2012 tarihinde- Radikal gazetesinde yayınlanan bir haberden bahsetmek istiyorum. Haber “Doktordan meslektaşlarına acı vasiyet” başlığıyla verilmiş. Habere göre emekli bir doktor olan Aydemir YALMAN, kansere yakalandıktan sonra hasta olarak gittiği hastanelerde yaşadığı kötü muameleden dolayı büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor ve meslektaşlarına tavsiyelerde bulunuyor. Yüzüne bile bakmayan doktorlardan dolayı şok olduğunu belirten Aydemir YALMAN, hastalığı kendisine söylendiğinde yıkıldığını belirtirken ekliyor; “Bir doktor olarak ben bu kadar yıkıldıysam, normal bir vatandaş böyle bir tanıyla yüz yüze geldiğinde neler yaşar acaba.” Aydemir YALMAN hayatını kaybetti ama söyledikleri ile bir çok insanın hayatını değiştirebilir. Radikal’deki yazının bir kısmını alttaki paragrafta aynen aktarıyorum.

“İstanbul’un büyük üniversite hastanelerinden birinde kulak burun boğaz onkolojisiyle uğraşan bir doktordan randevu alan Yalman, tümör konseyinde yaşadıklarını şöyle anlattı: “İçeri çağrıldığımda orada bulunan hiçbir doktor bırakın geçmiş olsun demeyi, yüzüme dahi bakmadı. Doktorum filmleri negatoskopa yerleştirdi, herkes büyük bir dikkatle onları izledi ve ameliyatın ne derece radikal yapılacağı konusunda karar verdiler. En son olarak da radyasyon onkoloğu olduğunu sandığım hoca, o bölgeye radyasyon verebileceğini ama gözün zarar görme olasılığının yüksek olduğunu söyledi. Hakkımda bu kararlar alınıp, elime anestezi muayene kağıdı tutuşturulana kadar donmuş bir şekilde olanları izledim. Başıma gelenlerin şokunu yaşarken, bir de hastalanan doktor olarak ne kadar değersiz olduğumu düşündüm. Oysa onkolojiyle uğraşan doktorların ve sağlık çalışanlarının söyledikleri ilk söz, bu hastalıkta moral motivasyonun çok önemli olduğu değil midir?”

Benim Yaşadıklarım: Herkes gibi benimde hastane tecrübelerim oldu. Bunlardan en tuhaf ve durumu açıklayıcı iki tanesini paylaşmak istiyorum

1-      Babamın gece uyuyamama ve aşırı terleme sorunlarından dolayı doktora görünmesi için ısrarlarımız işe yaramıştı ve sabah erken saatte hastaneye gitmiştik. Babam şikayetlerini ilettikten sonra doktorun o şok cevabıyla karşılaştık; “kan kanseri olabilirsin”… babam bir anda bembeyaz olmuştu, benim de başımdan kaynar sular döküldü sanki. Kısa süren şaşkınlıktan sonra babam soğukkanlı bir şekilde; “peki kesin sonucu nasıl öğreneceğiz? Ne yapmamız lazım?” dedi ve ikinci bomba geldi; “korkma, eğer hasta değilsen sorun yok. Hastaysan zaten bir iki haftaya anlarsın”. Siz olsanız bu doktora ne yapardınız? Muhtemelen acı ve endişelerinizi onunla “paylaşmak” isterdiniz. Biz onu da yapmadık. Söylene söylene çıktık odadan sadece. Bu arada babam kan kanseri değilmiş çok şükür.

2-      Yengem bazı şikayetlerden dolayı hastaneye gitti ve kan tahlili verdi. Tahlil sonuçlarına bakan sevgili doktorumuz o malum ezberi yineledi; “kan kanseri olma olasılığın yüksek”, yengem kalpten gidecekti neredeyse… başhekime şikayete gittik ve tahlil sonuçlarını gösterdik. Başhekim öfkeden deliye döndü; “çıldırmış mı bu adam yahu, bu sonuçlardan bunu nasıl çıkardı. Hastaya bunu bu şekilde nasıl söyler.” Bu arada yengem de kan kanseri değilmiş çok şükür.

İşte size birkaç örnek… emekli bir doktora bile insan muamelesi yapmayan doktorların artık şapkalarını önlerine koyma zamanı geldi. Sağlık bakanlığı doktora şiddet konusunda yasa çıkarılması ve cezaların ağırlaştırılması için çaba sarf etmesi güzel ama doktorların insanlara davranış biçimlerini değiştirmeden; onların, hastaların psikolojisini anlamalarını sağlamdan isterlerse müebbet versinler bu şiddetin önüne geçilemez.

 

 
Toplam blog
: 13
: 388
Kayıt tarihi
: 12.06.09
 
 

Akademisyen   ..