Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '09

 
Kategori
Futbol
 

One minute UEFA!

One minute UEFA!
 

Galatasaray:2 - Hamburg:3 ve Galatasaray ELENDİ


Neresinden başlayacağım kestiremedim. <ı>Çeyrek finale bu kadar yaklaşmışken acemiliğin kurbanı olunması içimi acıttı doğrusu.

Maç kadrosu açıklandığında bir başka acemiliğe de kızmadım değil elbet. “<ı>Arda Turan sakat, oynamayacak” açıklaması ile çocukça bir planın uygulanmak istenişi acemilik olduğu kadar gülünç. <ı>Maçtan sonra Arda’nın açıklamaları da bir o kadar yanlış.(maç sonrası girilen ağır psikolojik yorgunluk ve yıkılmışlık hissine bağlıyorum)

Daha önceki maçlardan ders alınmadığını gösteren “tipik” bir Galatasaray maçı oldu. “Tipik” derken bu yıl muzdarip olunan bir hastalık da diyebiliriz.

Her ne hikmetse iki farklı öne geçildiğinde açığa çıkan bir hastalık ve korkarım kronikleşmeye doğru gidiyor. Arada doktorumuzu da değiştirdik ama hastalık yine aynı, yine ızdırap.

Maç başladığında Hamburg belirgin bir şekilde baskı kurdu ve<ı> 30 lu dakikalara kadar Galatasaray mahkum oynadı, ancak o mahkumluk pozisyon verdirmeyecek kadar “dik” duruşluydu. <ı>Hani dik duruyorduk ama diklenmiyorduk…

İlk yarının ortalarından sonra <ı>Galatasaray tokmağı eline aldığında çalınacak davulun kalitesi de ortaya çıkıyordu. Nitekim o davul evvelce çalınan davullardan farksız idi. Ancak davulcunun tokmağı davul yerine kendi başına vuracağını nereden bilebilirdik?

İlk yarı 1-0 bittiğinde birlikte maçı izlediğim arkadaşlar şen-şakraktı ama benim içimdeki sıkıntı hala devam ediyordu. Hatta maç 2-0 olduğunda yine aynıydım, içime bir kurt düşmüştü bir kere. “Bu maç 1-1 bitmez” diyen arkadaş sayesinde baya güldük, çünkü zaten 2-0 idi.

2-0 dan sonra ard arda gelen iki gol sonrası “buralarda Guerrera denilen bir adam varmış, Pala Remzi derler onun namına vay vay, Haaamburg” şeklinde bir türkü söylemeye başladım.

<ı>Zaten 2-2 den sonra Bülent Hoca dağıldı, oyuncular dağıldı, seyirci dağıldı…

Arda Turan o haliyle (sakatlıktan yeni çıktı malum, kurşun yarası vardı) takımı yine sırtladı. Ayhan mükemmele yakın oynadı, ancak Barış gollerde zayıf aldı. Milan Baros etkiliydi. Çakma defans dörtlüsü yapabileceğinin en iyisini yaptı. Kewell’a özel not vermek gerek, hem defansta, hem oyun kurgusunda, hem de ilerde çok iyiydi.

Ne yazık ki kalecimiz kimi zaman panter, kimi zaman değil. Dün panter gününde değildi. Bir kere daha büyük takım kalecisi olmadığını kanıtladı denebilir. <ı>Gözüm hep Mondragonu arıyor.

Maçın en iyileri; Arda, Kewell, Ayhan
Maçın en kötüleri; Lincoln, Hasan Şaş, Bülent Korkmaz
(yanlış dğişiklikler nedeniyle)

<ı>“One minute Hamburg! One minute! Bak benden yaşlısın, sesin de gür çıkıyor, deplasmanda iyiymişsin. Madem öyle daha da gelme buraya, geleceksen Kadıköy’e gel!!!”

Bir “one minute” de UEFA’ya:
“Bundan sonra Galatasaray hep deplasmanda oynasın. Hiç olmazsa “one minute” diye kalkıp gelme şansımız olur, burada kendi evimizdeyken nasıl “one minute” diyeceğiz?”

Murat HACIOĞLU
20 Mart 2009 Cuma
http://www.murathacioglu.com/

Bu blog Milliyet.com.tr sitesinden 1138 kez görüntülenmiştir

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..