Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '10

 
Kategori
Opera / Bale
 

Operadaki "Bakkal"

Operadaki "Bakkal"
 

Opera haberi böyle(mi) olmalı... Üstü ADSO, altı ANTDOB?


Eski bir blogumdan alıntılıyorum;

“…

Havalı, ama nazik değil!.. Sonra öğrendim, hostesmiş. Müzik aygıtında çalmakta olan müziğe takıldı, sordu:

- Kaset mi, radyo mu?

- Kaset efendim!..

Kasetçalardan yayılan Georges Bizet’in Carmen tınılarına bir yandan kulak kabartırken, diğer yandan da alışverişini yapıyordu, bitirdi işini. Ücretini ödeyip giderken hala şaşkınlığı geçmemişti ve söyleniyordu:

- Allah Allah bakkal dükkanında klasik müzik dinliyorlar!

- ?!”

http://blog.milliyet.com.tr/Bakkal_dukkaninda_blog_yazmak_/Blog/?BlogNo=88345

Bu blog yayımlanalı iki yıldan fazla bir zaman geçmiş.

Olay yaşanalı da, bir 14-15 yıl oldu sanırım.

*Birkaç yıl önce değerli gazeteci Doğan Hızlan, bir İtalya anısında, aracında klasik müzik çalan taksi şöforundan, tercihi nedeniyle övgüyle söz ediyordu(ayrıntıda yanılıyor olabilirim). Kendisine bir e-posta ile; Antalya’da da mütevazı işyerimdeki müzik tercihimi belirtmiştim. ‘Açık’ olduğumuz saatler, tümüyle klasik müzikle doludur; Radyo yayınlarında klasik müzik sona erdiğinde müzik aygıtımızda orijinal kayıtlar çalmaya başlar. ( Söz ettiğim kayıtlarla ilgili bloglarım yine bu ortamda yayımlandı)

*Geçtiğimiz Mart ayında İstanbul’da ilginç bir festival vardı; Bosch Genç Klasikçiler Festivali. ” …yolları çok sık kesişmeyen kişi ve kavramları yan yana getirmek düşüncesi ve hayaliyle oluştu. diye açıklanmış bu festivalin esas amacı. Bu kadarla da yetinmemiş, devam ediyorlar: “Çıkış noktamız, klasik müziğin bağlayıcılığına inanmaktı. Sanatçılarla, gençlerle, işçilerle, müzisyenlerle, akademisyenlerle, sokaktaki herkesle aramızdaki bağları hatırlatmak istiyorduk. Birbirimizin üstüne basarak yürüdüğümüz sırada bir an durmanın, yavaşlamanın, müziğin sesine kulak vermenin hepimize iyi geleceğine emindik.”

Ve bu festivale, içlerinde dünya markası olmuş değerli sanatçıların da olduğu; Gülsin Onay, Fazıl Say, Şirin Pancaroğlu, Cem Mansur, Bülent Bezdüz, Burçin Büke, Birsen Ulucan, Özcan Ulucan, Sevil Ulucan destek vermişlerdir.

19.03.2010 Tarihinde yazdığım “İstanbulname”adlı blog, hem Milliyet Blog’da hem de Türk Opera Forum’un ilgili sayfalarında yayımlandı. http://blog.milliyet.com.tr/Istanbulname/Blog/?BlogNo=233839

TOF’daki blog sonrası, temsilde rol alan değerli sanatçılarımızın da katıldığı nitelikli bir tartışma yaşandı. http://turkoperaforum.com/new_port/viewtopic.php?f=6&t=2068

Aynı blogun MB’daki linki, paylaşım sitesi ‘facebook’ta, Antdob’nın sayfasında paylaşılınca başladı herşey.

Temsille ilgili ‘fırtınalar koparan eleştiride(!)’ şunları yazmıştım:

“…

Uzunca süreler emek veriliyor, bir eseri sahneye koyabilmek için. Onlarca sanat emekçisi görev alıyor; dekor, kostüm, koreografi, ışık , koro ve rol alan sanatçılar ter döküyorlar. En sonunda bu emek ürünü karşınıza çıkıyor. Beğeniyor, alkışlıyorsunuz, övgü dolu sözler söylüyor, yazıyorsunuz. Burası kolay.

Yaklaşık bir haftalık süreyi, ANTDOB'nin sahneye koyduğu "İstanbulname"yi 'beğenmediğimi nasıl ifade edeyim?' düşüncesiyle geçirdim. Burası da zor kısmıydı!

'Neden beğenmedin'i anlatmak işte bu açıdan daha da zor.

...

Antalya Devlet Opera ve Balesi bu yıl çok sayıda temsil sahneye koydu, Türkiye prömiyeri yaptıkları eserler oldu; Oz Büyücüsü, Eva, Elma Kurtları ve La Bayadere. Benim izleyebildiğim; Tosca ve Rusalka'dan sonra İstanbulname'nin prömiyeri gerçekleştirildi. Çok parlak, başarılı sahnelemelerdi izlediklerim. İstanbulname için beklentim bu nedenle yüksekti, fazlaydı.”

Antdob, şikayet üzerine bir personeli hakkında soruşturma açıyor. İlgili personel kastedilerek;

“... mesai arkadaşlarını küçük düşüremez, kurum aleyhinde tahrik edici yayında ve beyanatta bulunamaz…” deniliyor.

‘Küçük düşüren’…’kurum aleyhinde tahrik edici yayın’

Benim “İstanbulname” başlıklı yazıma gösterilen tepki bu sözlerle ifade ediliyor!

Hakkında soruşturma açılan sanat dostumuz, durumu şöyle değerlendiriyordu:

“…Seyircilerin bir beyni vardır. Eleştirileri değerlendirip eseri kendileri de görmek isterler. Olumsuz şeyleri okuyup hemen "ANTDOB ne kadar da kötü bir kurum" diye yargıya varmazlar. Eğer yazarın bu kadar etkin bir dili olduğu düşünülüyorsa o zaman yazarın asıl mesleği hakkında gereksiz ayrımcılıklara girilmesi, tekrardan abesle iştigaldir.Madem ciddiye alınacak bir yazar değil ve yazısı yayınlanmamalıdır o zaman yazısı yayınlanıyorsa, seyircileri derinden etkileyerek onları kaçıracağı düşünülmesi komiktir.Seyircilerimizin beynine ve muhakeme gücüne yapılan büyük bir haksızlıktır.”

‘Mesleğim’e vurgu yapmak ihmal edilmemiş, görüldüğü üzere!..

Antalya’ya yerleştikten sonra, adına ister mini market, ister büfe, veya, isterseniz bakkal deyin, bu işi yapmaktayım; Ben büfe olarak adlandırdım. Tüm bloglarımı bu işyeri ortamında yazmaktayım. ‘İşyeri anısı’ konulu çok sayıda blog da yer almakta yazılarım arasında. Opera-Bale Sanatları ve Sevenleri Derneği ile Devlet Konservatuvarları Mezunları Dayanışma Derneği de kapı komşum üstelik.

Milliyet Blog sayfamda, bütün yazılarımın oran olarak en çoğunu da, klasik müzik içerikli bloglar oluşturmaktadır. Sadece izleyici/dinleyici ölçeğinde. (Müzik, kültür sanat, festivaller, opera-bale ana başlıkları altında) http://blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=71729

Birisi deseki, “zarafet sözcüğüne karşılık arıyorum”; kurum olarak mutlaka opera ve baleyi, kişi olarak mutlaka bir opera ve bale sanatçısını örnek gösteririm.

Konser salonlarında yüzlerce konser, onlarca opera izledim. Sanat emekçilerine hem salonda hem yazılarımda hep alkışlarımı gönderdim/gönderiyorum.

Benim açımdan olayın üzüntü verici boyutu, böyle bir şikayetin kurumca(Antalya Devlet Opera ve Balesi) dikkate alınmış olmasıydı.

Bunların yaşandığı günlerden beri, ne bir konser yazısı ne de başka konularda blog yazmak içimden gelmiyor açıkçası. (Supcin öğretmenim beni anlıyordur umarım)

Şu an bir ikilem içindeyim...

Yukarıda sıraladığım Doğan Hızlan ve Genç Klasikçiler Festivali örneği ile, “Allah Allah bakkal dükkanında da klasik müzik dinliyorlar” diyen hostes ve aynı mantıktan hareket eden bir opera sanatçısını nasıl ayırt edeceğim?

Operamız, temsil girişlerinde bilet kontrolüyle birlikte artık şu soruyu da sormalı;

-Ne işle meşguldünüz?..

...

Klasik bir bakkal yazısına benzedi mi bilmem?

 
Toplam blog
: 355
: 1099
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

1960 Ankara doğumlu bir Çankırılıyım. İşimin burada olması nedeniyle, Antalya'da yaşamaktayım. Ti..