Orgenerali kim açığa alabilir?

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

Konumuzun başlığı “Hükümet, Erzurum’daki ‘Ergenekon’ davasını ciddi buluyor mu?” olacaktı. Fakat başlık için fazla uzun gördüğümüzden değiştirdik.

Eşi AKP milletvekili, kardeşi emekli albay olan, asker düşmanı Mümtazer Türköne; ağzından köpükler saça saça ekrandan haykırıyor; “Erzurum’daki davada 1 numaralı sanık olan Orgenerali niçin açığa almıyorsunuz?” Türköne, bunları söylerken anlaşılıyor ki, adı geçen davayı son derece ciddi, Orgeneral Saldıray Berk hakkındaki suçlamaları gayet inandırıcı buluyor ve halen görevinin başında olmasını çok vahim bir hadise olarak görüyor!

Muhatabı, stüdyoda bulunan emekli tümgeneralin şahsında Silahlı Kuvvetler.

Güzel! Fakat orgenerali açığa alma yetkisi kimde? Onu açığa kim alabilir?

Askerî şahısları açığa alma yetkisi iki mercide bulunuyor. Rütbe fark etmez; astsubay çavuştan orgenerale kadar bütün askerî şahısları, “askerî mahkemeler”in ve Millî Savunma Bakanı’nın açığa alma yetkisi vardır. Askerî mahkemenin açığa alabilmesi için önüne bir davanın gelmesi lâzım. Adı geçen orgeneral bir askerî mahkemede yargılanmadığına göre böyle bir ihtimal yok demektir.

O vakit geriye, 3’ncü Ordu Komutanı Orgeneral’i açığa alabilecek tek merci kalıyor; Millî Savunma Bakanı! Bu keyfiyeti, hukukçular ekranlarda ve sayfalarda yüzlerce defa dile getirdiler.

Hal böyleyken, ağzından köpükler saçan kişinin, cihet-i askeriyeyi, “Orgenerali neden açığa almıyorsunuz?” şeklinde suçlamasının manası ve yeri var mı?

Askerî şahısları açığa alma yetkisi Millî Savunma Bakanı’nda olduğuna göre ve adı geçen bakan bu yetkisini kullanmadığına göre ne düşünmek icap eder?

Demek ki, adı geçen orgeneral hakkındaki suçlamaları ve davayı Millî Savunma Bakanı çok ciddi bulmuyor. Ona göre, ortada, Ordu Komutanının görevden alınmasını gerektirecek kadar vahim bir durum yok.

Bu görüş sadece Savunma Bakanı’nın görüşü mü? Yoksa hükümet de Savunma Bakanı gibi mi düşünüyor? Tabii hükümet deyince aklımıza ilk gelen kişi Sayın başbakan olacaktır. Dolayısıyla başbakan, bu konuda ne düşünüyor sorusu irdelenmelidir.

Başbakan’ın Silivri’de görülen “Ergenekon” davasını son derece ciddiye aldığı, öyle ki kendisini davanın savcılarıyla özdeşleştirdiği, “ben bu davanın savcısıyım”, “nereye kadar giderse oraya kadar gidilecek”, “yargıyla işbirliği halindeyiz” dediği hepimizin malumudur.

Silivri’deki dava için böyle düşünen Başbakan; demek ki Erzurum’daki davayı fazla ciddi bulmuyor. Dolayısıyla 1 numaralı sanığın görevde kalmasını da vahim görmüyor. Eğer tersi olsaydı; herhalde kendi atadığı ve değiştirilmesi iki dudağının arasında olan Millî Savunma Bakanı’ndan adı geçen orgeneralin açığa alınmasını ister ve şimdiye kadar da çoktan açığa alınırdı.

Demek ki, Mümtazer Türköne gibilerinin, 3’ncü Ordu Komutanının açığa alınması gerektiği görüşünde ısrarcı olması durumunda; çatacağı veya talepte bulunacağı yer Silahlı Kuvvetler değil bizzat Millî Savunma Bakanı ve mensubu olduğu hükümettir.

Kaldı ki, söz konusu davaların ne kadar ciddi olduğu, Melih Aşık’ın dikkat çektiği aşağıdaki bilgilerle belgeleniyor:

Örgüt aranıyor

Deniz Kuvvetleri komutanlarına suikast düzenleneceği iddiasıyla 6’sı tutuklu 19 sanığın yargılandığı dava sürerken MİT’e ve Jandarma Genel Komutanlığı’na soruluyor:

“İddianamede bahsedildiği üzere bir silahlı terör örgütü olup olmadığı, varsa eylemleri ile ilgili çok detaylı bilgiler gönderilsin...”

MİT soruya tek cümle ile yanıt vermiş: “İddianamede bahsedilen silahlı terör örgütü ve eylemlerine ilişkin teşkilatımıza intikal etmiş herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.”

Jandarma’nın yanıtı da aynı yönde...

Genelkurmay Başkanlığı da daha önce şu açıklamayı yapmıştı: “Söz konusu konular hakkında Genelkurmay Başkanlığı’nda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.”

Dün Hürriyet’te yer alan bu habere okurlardan biri şu yorumu yapmıştı:“Böyle hukuk devleti mi olur... Adamı içeri tık, sonra mahkûmiyet için örgüt ara...”

Üç yıldır süren davada mahkemeler henüz Ergenekon örgütünü bulamadılar. (Melih Aşık / Milliyet/ 18 Haziran 2010)

Melih Aşık Usta’nın verdiği bilgileri tamamlayalım: Davanın değişik aşamalarında, aynı soru Emniyet Genel Müdürlüğüne de soruldu. Cevap hep aynıydı; “Böyle bir örgütten haberlerinin olmadığı…”