Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '11

 
Kategori
Dünya
 

Ortadoğu’da Yaşanan Gerilimler ve ABD Gerçeği

Ortadoğu’da Yaşanan Gerilimler ve ABD Gerçeği
 

Amerika, Irak başarısızlığını, 'adam asma' stratejisi ile uluslararası medyayı adeta boyadığını kabul etmek gerekir. Fakat farkında olmadan bölgedeki, etkisi azalacaktı. Bunun farkında olmayan ‘süper güç’ olarak tanımlayacağımız Amerika Birleşik Devletleri, diplomatik başarısızlığı sonucunda İran ile karşı karşıya kalmıştır. Nükleer konusunda herhangi bir yatırım yapamayan Amerika Birleşik Devletleri, özellikle de Ahmedinejad gibi dik başlı bir liderin olması da cabası olmuştur. Hüsnü Mübarek’in de Irak ile ilgili olarak da; WikiLeaks’te geçen belgelerde, dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Dick Cheney’e, Saddam’ı görevden almanın, bölgede İran'a kapılar açılacağını[1] söylemiştir. Ayrıca Mübarek, Irak’tan çekilecek olan Amerika Birleşik Devletleri’ni bekleyen bir İran olduğunu aynı zamanda Hamas, Hizbullah ve Müslüman Kardeşler için fon olduğunu[2] belirtti. 

Ortadoğu’da Devrimler ve Liderler 

Gel gelelim Ortadoğu da yaşanan devrimlere: Küresel güçler bölgede yerleşen diktatör yönetimlerin miadını doldurduğunu ve yeni döneme yeni rejimlerle girmenin daha iyi olduğunu düşünüyorlar.[3] Açıkçası böyle bir ihtimalin olması, bölgedeki Arap halkının ‘özgürlük, eşitlik’ gibi Fransız İhtilal’inde de istenilen kavramlara gölge düşürüyor. Arap ülkelerin liderleri, genel itibari uzun dönemli ve diktatör notaları ile bestelenmiş olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Üstelik bu liderlerin, ülkelerinde yaşanılan ekonomik bunalımlara karşı, kendi ceplerinde paraların bulunması, meşruluğunu azaltıyor. (Hüsnü Mübarek’in 55 Milyar servetinin bulunduğu [4] iddia ediliyor.) Tunus’ta Buazizi’nin kendini yakması, akabinde Mısır ve diğer Arap ülkelerinde çatışmaların yaşanması, haklı bir halk direniş olduğunu söyleyebiliriz. WikiLeaks Aralık ayında yayınladığı belgelerde, bu tür liderleri adeta halka ispiyonladı. 

Sosyal Paylaşım Sitelerin Uluslar arası Arena’da Boy Göstermesi 

Amerika’nın sosyal paylaşım sitelerindeki başarısı önce Facebook daha sonra Twitter bu tür devrimlerin aktörleri olacaktı. Hızlı ve kişilerin ilgisini çeken bu tür sitelerin dayanışma, birleşme isteklerini kolaylaştırdığını ve daha fazla alanlara kaydırılabilecek bir ‘meydan’ çatışmalarına götürmesinde etkin rol oynadı. Amerika Birleşik Devletleri, nasıl olurdu ki, kendi ‘silahı’ ile kendisini vuracaktı. Açıkçası buna inanmak çok güç. Özellikle de WikiLeaks gibi bir ajan medyanın, dünyaya sunulması, Amerika’yı dünyada yalnız bırakabileceğinin düşünülmemesi anormal durmaktadır. Eğer Amerika Birleşik Devletleri süper güç gibi bir tanım alıyorsa, başarısız bir Amerika Dış Politikası’nın kaynaklarını önceden kurutma planları yapması gerektiğini rahatlıkla ifade edebiliriz. Amerika Birleşik Devletleri’nde ordudan biri çıkıyor ve belgeleri sızdırıyor, Assange de Bradley Manning’i tanımadığını ifade edercesine; “Bu bizim teknolojimizin ve örgütümüzün çalışma şekli değil”[5] demişti. Söz konusu WikiLeaks’in arkasındaki isimler şu an için bilinmese de, belli yazarların ortak görüşü olan bir diplomasi oyunu olarak düşünülmektedir. Bu konu hakkında ileride kesin yorumlar yapmak mümkün olacaktır elbet. 

El Kaide - ABD Çatışması 

Amerika Birleşik Devletleri’nin bir diğer başarısızlıklarından; Afganistan ile mücadelesinde kesin bir sonuç almış olmamasıdır. El Kaide örgütünü durdurmak üzere, Afganistan’a girmesinin ardından, hem birliklerinden hem de Afganistan’daki sivillerin ölümü ile sonuçlanması, başarısız bir askeri politikasını göstermektedir. WikiLeaks’te geçen iddiaya göre, El Kaide; nükleer, kimyasal ve biyolojik saldırı hazırlığındaymış. İngiliz The Telegraph gazetesi tarafından yayımlanan belgelerde, El Kaide'nin bombaları hazırlamak üzere birçok bilim adamıyla anlaştığı ve üst düzey güvenlik yetkililerinin "nükleer 11 Eylül"e karşı uyardığı belirtiliyor.[6] Şunu söylemek gerekirse; ilerleyen yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri’nin El Kaide ile mücadelesi çatışmalarla devam edecektir. 

Diplomasi’nin Arka Yüzü ve Türkiye 

Diplomatik başarısızlıkların, Türkiye’yi ön plana çıkarmıştır. Türkiye, Ortadoğu ve Arap ülkelerinde ‘çözüm’ arayışlarında baş aktör seçilmiştir. İran konusunda, Amerika Birleşik Devletleri ve NATO ülkeleri, Türkiye’yi bölgede ara bulucu tayin etmiştir. İran'ın nükleer dosyasına ilişkin P5+ 1 ülkeleriyle yürüttüğü müzakerelerin 2 nci turu İstanbul’da masaya yatırıldı.[7] Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu diplomasi başarısızlığını, çeşitli yollardan düzeltmeye gitmektedir. Vietnam, Irak, Afganistan başarısızlıklarını, yeni stratejilerle kapatmak isteyecektir. Ortadoğu’da oluşan bu kaosların, bölgedeki halkların isteklerini karşılaması gerekmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’in bölgedeki üstünlüklerini sağlayabilecek yönetimlerin gelmesi, halkı karanlık günlere götürecektir. Bu konuda Amerika Birleşik Devletleri elbette olayın arka planında olacaktır. Söz konusu Ortadoğu ve Arap halkının istekleri dünya barışı ve insanlık için daha önemlidir. Sonuç olarak Türkiye, Ortadoğu’da yeni bir lider ülke mevkisini gelmektedir. Diplomasi’nin arka yüzü şimdilik Türkiye’ye gülüyor. Türkiye’nin bu durumdan elde edeceği imajı, ilerleyen yıllara taşıması elbette, büyük diplomasi anlayışı ile olacaktır. 


 


[1] Christopher Hope, ‘Wikileaks: Hosni Mubarak Told US Not To Topple Saddam Hussein’, The Telegraph, 10.02.2011 

[2] a.g.m 

[3] Muttalip Tütüncü, ‘Ortadoğu'da Medya Devrimi’, USA Sabah, 10.02.2011 

[4] Hüsnü Mübarek'in Dudak Uçuklatan Serveti, Toplumsal Hafıza, 10.02.2011 

[5] Wikileaks: ABD Ordusu Assange- Manning Bağlantısı Kuramadı, Hürriyet, 10.02.2011 

[6] ‘Wikileaks'ten 'nükleer 11 Eylül' iddiası!’, CNN Türk, 10.02.2011 

[7] İran Nükleer Programdan Vazgeçmeyi Kabul Etti, TGRT Haber, 10.02.2011 

 
Toplam blog
: 18
: 878
Kayıt tarihi
: 17.11.10
 
 

Üniversite öğrencisi, medya ve iletişim, uluslararası ilişkiler ilgi alanımdır...