Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '11

 
Kategori
Deneme
 

Otobüs

Otobüs
 

Sıkış tıkış bir otobüsün içinde bir yerlere varmak için yol alıyorum. Otobüsün ortalarında bir yerlerde ayakta duruyorum ve yüzüm tamamen cama yapışmış vaziyette; sadece sıkışıklıktan değil biraz olsun içerinin bunaltıcı sıcağından arınabilmek umuduyla camın soğuğuna bir yaslanış, kapalı camların aralarından sızan temiz havayı içime çekme çabası. 

Otobüs ilerledikçe boşalacağına daha da doluyor ve artık insanlarla olan birlikteliğim ayrılmaz bir bütünün parçaları gibi bitişik. Tüm bunlar varılacak yerin eziyetini artırmıyormuş gibi etrafa yayılan bir koku, otobüsü bir mezara çeviriyor; kısılıp kaldığım ve canlı canlı gömüldüğüm, bir durakta durmasını beklediğim bir mezara. Bu kokunun kaynağını ararken yanımda birden yaşlı bir teyze biti veriyor. Gözlerim istemsiz bir şekilde kapanıyor; çünkü genzim otobüse yayılan kokudan yanmaya başlıyor ve yaslandığım cam içerinin sıcağından buğulanmaya başlamış bile. Teyzenin üzerinde gri bir pardösü, kafasında elle örülmüş krem rengi yünden bir şapka, içinde de kat kat giydiği kazaklar var. O bildiğimiz tonton teyzelerden ama üzerindekiler geçirdiği yılların izlerini taşıyan bir naftalin ve sürdüğü kremle karışık yıllardır kullandığı şu bol baharatlı ucuz parfümlerin kokusunu taşıyor. Yılların acımadığı buruşuk ellerinde de kocasının ölümünden ona kalan yüzükler ve anneannesinin yadigâr yüzüğü var. Bunlar da kremli ve terli parmaklara takıla takıla kararmış ve kendilerine özgü acımsı bir koku yaymaktalar. 

Kafamı cama daha bir sıkı yaslıyorum sanki bir faydası varmış gibi ve bu göz yaşartıcı yıllanmış kokuyu duyumsamamaya çalışıyorum. Tüm çabalarım boşuna, her soluk alışım bir ölüm kokusu taşıyor. Etrafımdaki insanlara bakıyorum ve kimse bu kokudan rahatsız olmuşa benzemiyor; hatta bu kokuyu sanki sadece ben duyumsuyorum. Birden otobüs ani bir fren yapıyor ve herkes sarsılıp birbirine bilardo topları gibi vuruyor. O anda kafam da sanki bir boşluk doluyor. Fark ediyorum ki bu kokunun beni bu kadar etkilemesinin sebebi kötü bir koku olması değil. Yaşlı teyzeden gelen koku aslında benim kokum, geleceğimin kokusu gibi burnuma dolan bu koku tüm korkularım. Ölümün buruşuk yüzü işte bana bakıyor ve dişsiz bir gülücük atıyor. Geleceğimin bu kokusu midemi bulandırıyor ve saframı harekete geçiriyor. İçimde, derinlerden yukarıya çıkmak isteyen bir bulantı var. Geleceğimin, yansımamın ve varoluşumun naftalin kokulu bulantısı. Otobüs bir pazar yerinde duruyor ve herkes sanki kusacağımı anlamış gibi otobüsü terk ediyor. Gülüyorum. Gerçekten de kusmak üzereydim ama şimdi… Gülüyorum ve gideceğim yere varmak için hiçbir acelem yok. 

 
Toplam blog
: 6
: 485
Kayıt tarihi
: 17.01.11
 
 

1984 İzmir doğumluyum. Celal Bayar Üniversitesi işletme bölümü mezunuyum. Okumak, müzik dinlemek, gi..