Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '09

 
Kategori
Futbol
 

Oyun bitti...

Oyun bitti...
 

oyun bitti...


Performans konusunda Fenerbahçe beni hayrete düşürmüyor artık.Hala kötü oynamaya ve dahi üç kez üst üste pas yapamamaya devam ediyorlar. Ankaraspor maçıyla ilgili çok söze gerek yok, son dakikalarda gol atmasınlar da bari Ankaraspor bu maçı alarak nefes alsın diye düşünmeye bile başlamıştım. İlk yarıda Bilalin karşı karşıya pozisyonu ofsayt değildi ama maçı kazandıklarına göre sorun da yok. Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım'a hayertler içinde kaldığımız 2008-2009 sezonu için teşekkür ediyorum. Bir kulüp peş peşe iki sezon ancak bu kadar iyi ve kötü olabilirdi.

Gelelim PFDK ile derbi cezaları neticesinde oluşan gerilime;aslında Fenerbahçe Futbol Takımı 2008-2009 yılında yaşananarın altında eziliyor. 1907 yılından bu yana elde edilen en büyük başarı tablosunun yaşandığı geçtiğimiz sezonun sonunda tüm Fenerbahçe'li taraftarlar gibi ben de kaybedilen şampiyonluğa üzülmek yerine Şampiyonlar Liginde Çeyrek Final heyecanı yaşanmasına sevinmiştim. Üstelik görünen oydu ki Zico ile; takıma giren, giremeyen tüm futbolcular süper bir uyum yaşamaktaydı ve bu başarının devamı için umut veriyordu. Ancak hiç bir zaman kabul edemiyeceğim hatta mantıklı her insanın kabul etmekte zorlanacağı bir şey oldu. Tıkır tıkır işleyen bir makinanın en önemli dişlisi yerinden çıkarıldı; Zico ile sözleşme imzalanmadı ve dahi adamcağıza davette bile bulunulmadı.

Lefter, Müjdat , Rıdvan gibi geçmişe damgasını vurmuş futbolcuların hiç biri takımından kopartılmazken ya da kopmasına göz yumulmazken Oğuz ve Aykut ile başlayan Tuncay, Serhat, Ortega, Anelka, Aurelio ile devam eden Zico ile son bulan "giderse gitsin" mantığı, maalesef yeni başarılara kavuşma rüyasını da baltalıyordu.

Şimdilerde ligin ilk beşinin içine tutunma çabası veren, oynadığı futbolla Türkiye Kupasında bile ilerlemesine şüpheyle bakılan bir takım Fenerbahçe. Galatasaray ile oynan derbi maçı, son günlerin moda deyimiyle "sabaha kadar oynansa" başka bir sonuç vermeyecekti, vermedi de. 14 milyon euroluk bir adamın maç boyunca kameralara ayağında tutamadığı bir kaç top ve kavga ayırırken çıkması düşündürücü idi. Maç boyunca küfür eden ve küfür yiyen Belözoğlu ise yetiştiği camianın kendine vermiş olduğu hareket tarzını yansıtıyordu sahada. Lugano ise Fenerbahçeli duruşuna sinirlerini de katıyor ve kendisini ısıran zevata kafa atarak bir anda bütün şimşekleri üzerine çekiyordu.

Maç sonrası PFDK nın vermiş olduğu cezalar için çok yorum yapıldı elbette ancak Fenerbahçe Kulübü neye itiraz ediyordu? neden itiraz ediyordu? bir Fenerbahçeli olarak anlayamadım. Ortada futbol yoktu, son 8 maça giriliyordu ve takım orta sahada top tutamıyordu. Her maç ortalama 80-90 top kaybıyla oynuyordu. Yani geriye kavga etmekten başka aksiyon kalmamıştı ki. E sen kavga edersen PFDK da üç, beş ceza verecek elbette.

Derbi maçta yaşanan ve Fenerbahçe Takımının göstermiş olduğu tüm gerginliğin temelinde bir yıl geçmeden takımın getirildiği durumun çok etkili olduğu düşünüyorum. Yönetimimiz maça ve maç sonrası verilen cezalara yönelik sert eleştirilerde bulundu. Oysa en sert eleştriyi Fenerbahçe Yönetimi hakediyordu. Karşı takım senin futbolcunun ayağını kırsa bile oyununla yenebilirsin. Ancak ortada teknik açıdan analiz edilebilecek bir Fenerbahçe takımının bile olmayışı oldukça acı vericiydi.

Biz Fenerbahçe Taraftarları, hep destek tam destek ilkesi ile her zaman yanında olacağımız kulübümüzün "önüne geçmeyen, önünü açan" bir yönetim anlayışı isteme hakkına sahip olduğumuza inanıyor ve bunu bekliyoruz. Netice itibariyle Game Over...
 
Toplam blog
: 59
: 459
Kayıt tarihi
: 21.01.09
 
 

23.11.1977 doğumluyum, nüfus kağıdımdan belli olur memur çocuğuyum. Aslen Erzurumluyum. Evliyim iki ..