Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '08

 
Kategori
Güncel
 

Oyun

Türkiye'de yirmişer yıllık aralıklarla üniversitelerde olaylar oluyor. Eğitim için gidilmesi gereken, gitmek için sınavlara girdiğimiz bu yerlerde sözler değil silahlar konuşuyor. Ve en kötüsü olan tarafsız kalanlara, hiç bir olaya karışmayanlara oluyor.

Ben henüz lisedeyim. Ancak bir yıl içinde ben de bir üniversiteli olacağım ve büyük bir korku içindeyim. Çünkü biliyorum ki yapım gereği hiç bir olaya tarafsız kalamayacağım ve mümkün oldukça her olayın içine karışacağım. Bu da beni büyük bir tehlikeye atıyor. Bu senin elinde diyenler olacaktır elbet, ama ben yapamam, dayanamam.

Şu an bile okulda daha adını koymadığımız ama aynı görüşten olanları toplayıp düşüncelerimizi paylaştığımız, bir çoğu ileride böyle giderse yasaklanacak olan kitapları, dergileri takas yoluyla elden ele ulaştırdığımız bir grubumuz var.Ailelerimizin hepsi karşı bu işlere karışmamıza. Çünkü onlar zamanında çok bulaşmışlar, işkence görmüşler, dayak yemişler, arkadaşlarını kaybetmişler bunlar yüzünden. Ama biz ne yapalım? Etrafımızda olup bitene, göz göre göre başlayan bu geri gidiş sürecine kayıtsız mı kalalım? Zamanımızda yaşayan ve çevremizde çok sayıda bulunan gençler gibi tek derdimiz bilgisayar oyunları ya da kız-erkek arkadaş meseleleri mi olsun? Olmaz. Yapamayız bunu. Bir şekilde belirtmeliyiz düşüncelerimizi.

Bu olaylardan da yola çıkarak biliyorum ki üniversitede her olayın içinde adım geçecek. Ve korkuyorum. Kendime bir şey olmasından değil, arkadaşlarımı kaybetmekten korkuyorum. Bana bir şey olursa üzüleceğim tek nokta ailem olur. O yüzden korkuyorum. Bunları onlara da söylüyorum. Diyorum ki ben gidersem dayanamam, karışırım olaylara. Üzülüyorlar daha şimdiden. Böyle devam etmez, kötüleşmez merak etme diyorlar, ama akıllarından geçenleri söylemedikleri besbelli. Onlar da korkuyor. Kızlarının öyle bir ortama girmesinden korkuyor.

Ama yine de biliyorum ki bu geriye gidişi durdurabilecek tek şey onlarla mücadele etmek. Gülünün Solduğu Akşam'da bu tür olayları anlatan şu cümle çok etkilemişti beni. "Bazen çok güzel bir oyunun sonunda çok acı bir gerçekle karşılaşabilir insan, ama oyunun çocukça güzelliğini değiştirebilir mi bu?"...

Belki ben de o cümledeki gibi daha çocuğum ve bir oyun arıyorum. Kim bilir... Hem daha şimdiden sonundaki acı gerçeklere hazırlıyorum kendimi.

Önüm arkam sağım solum sobe, saklanmayan ebe....

 
Toplam blog
: 15
: 601
Kayıt tarihi
: 07.05.07
 
 

Orta derece elektro gitar çalan, müzik aşığı, müzik dışında resim, fotoğraf gibi hobilerle ilgilenen..