Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

GAZETECİ YAZAR ASLI MERCAN SARI

http://blog.milliyet.com.tr/aslisari

02 Mayıs '20

 
Kategori
Söyleşi
 

Oyuncu Yüksel Ünal

 

 

OYUNCU, REKLAM METİN YAZARI, SESLENDİRME SANATÇISI

AYNI ANDA ÇOK KİŞİ

YÜKSEL ÜNAL

EVDE KALANLAR İÇİN

Bu hafta her kelimesi her sözü pek kıymetli şeker gibi bir röportaj konuğum var. Candır o. Oyuncu Yüksel Ünal. Hani nasıl anlatsam, yüz yüze kendisiyle röportaj yaptığımda eve dönerken gülmekten mimiklerimi hissetmiyordum. Röportajı hazırlarken bile o kahkahalarla istemsiz gülmelerim devam etti. Almanya’da dünyaya gelen oyuncu Yüksel Ünal, 1983 yılında Türkiye’ye gelmiştir.  Ünal seslendirme, reklam metin yazarlığı ve program sunuculuğu, tek kişilik gösteriler gibi birçok alanda bizlerin gönlüne taht kurdu. Yüz yüze röportaj yaparken, gülmekten devam edemediğim oldu. Samimiyetini içtenliğini iliklerime kadar hissettim. Mevzu muhabbet coştu gitti. Çok kilo vermiş Yüksel.  Hakkında çıkan hatalı haberlere inanmayın doğrusunu konuştuk. Adamı ölmeden mezara koydular. Evet, biraz dertliyim o konuda diyor. Çok kilo verdim, bu doğru. Ancak,  ayda 65 kilo vermedim. Haber hazırlanırken bir telaş oldu sanırım. Toplamda 5 ayda 65 kilo verdim ve bu yıllar aldı. Fakat bunun yaklaşık 30 kilosunu 6-7 ay gibi bir sürede, diyetle veya tıbbi bir çözümle değil, sadece yaşam biçimimi değiştirerek verdim. Vegan beslenmenin de ötesinde, ambalajlı ve pişmiş gıdalardan da uzak durmaya çalıştım. Et, süt, bal, yumurta gibi hayvansal gıdaları asla tüketmiyorum diyor.  Yeni jenerasyon dizileri konuştuk. İnsanlardaki etkin tüketmeyi konuştuk. Corona günlüklerini konuştuk. Biraz saz dedik, biraz söz, biraz şiir en çok da kitap okumaktan bahsettik. Şanslıydım. Hayat yolunda yavaştan ilerken Yüksel'i tanımamak büyük eksiklik olacakmış.

Yüksel Ünal aslen İzmirli dir. Kimsin Yüksel dedim? Aynı anda çok kişiyim diyor. Meriç’in babası, Nesrin’in eşi, annesinin oğlu ve daha neler neler… Oyunculuk, tek kişilik gösteri, seslendirme yapıyorum. Aynı zamanda bir reklam ajansının kurucu üyesi olarak çalışmalar yapıyorum… Şimdilerde eşim Nesrin’le, evde, EVDE KALANLAR adlı skeçler çekiyoruz… Oldukça ilgi görüyor ve heveslendiren geri dönüşler alıyoruz… Sanırım bu skeç evde kalmayacak diyor.

O gerçek bir insan, doğal, olduğu gibi. Sahte samimiyeti o kadar çok hisseder olduk ki insanlardan. Kelimeler eksik kalıyor esasında onu tanımlamada. Her sözünde muhakkak farkındalık yaratan cevher noktalar var. Ben buyum diyor. Bugüne kadar Yol Arkadaşım, Melekler Korusun, Kavak Yelleri, Görünmeyen, Dedemin İnsanları, Ay Büyürken Uyuyamam, Sürgün İnek, Muhteşem Yüzyıl, Nadide Hayat, Hayat Yolunda, Evlenmeden Olmaz, Son Çıkış, Acil Aşk Aranıyor, Hasret Bitti, Kızkaçıran ve Nasıl Yani gibi birçok sinema ve dizi projelerinde rol almıştır.

Sevgili Oyuncu Yüksel Ünal ile keyifli röportajımız sizinle.

 

Yüksel Ünal kimdir bir günü nasıl geçer?

Aynı anda çok kişiyim. Meriç’in babası, Nesrin’in eşi, annesinin oğlu ve daha neler neler…Oyunculuk, tek kişilik gösteri, seslendirme yapıyorum. Aynı zamanda bir reklam ajansının kurucu üyesi olarak çalışmalar yapıyorum… Şimdilerde eşim Nesrin’le, evde, EVDE KALANLAR adlı skeçler çekiyoruz… Oldukça ilgi görüyor ve heveslendiren geri dönüşler alıyoruz… Evde kalmayacak galiba…

Oyunculuk serüveni nasıl başladı?

İlkokul 4. sınıftayken “Ayıkla Pirincin Taşını” adlı bir piyeste ilk oyunculuk deneyimimi yaşadım. O zamanlar böyle çok tiyatro salonu olmadığı için bir düğün salonunda oynamıştık. Evin hanımı “Neredesin İbiş!” diye seslenecek ve ben telaşla sahneye çıkıp “geldim efendim” diyecektim. Sahneye çıkarken bir kabloya ayağım takıldı. Büyük heyecanımla bu aksilik birleşince ortaya gerçek bir performans çıktı. Ben neredeyse yuvarlanarak sahneye düşerek çıktım ve “geldim efendim” dedim… O gün, tiyatronun bana “hoş geldin” dediğini düşünüyorum…

Kariyer geçmişinize bakılınca dizi, reklam filmi v.s birçok türde oyunculuk yaptığınızı görüyoruz. Bu türlerden en çok hangisinde oynamak hoşunuza gidiyor?

Aslında hepsi hoşuma gidiyor ama en mutlu olduğum yer tiyatro sahnesi. Tek kişilik bir gösterim var. Sahnede onu sergilerken istediğim her karakteri oynuyorum ve senaryoyu da istediğim gibi düzenleyebiliyorum. Oyuncu için bundan büyük mutluluk olamaz.

Başka sanat dalları ile ilginiz ne düzeyde? Sanatta sizi besleyenler nelerdir Sayın Ünal?

Bağlama ve gitar çalıyorum biraz. Yazmaya da çalışıyorum… Sanıyorum kitap okumak, bütün sanatları size yakınlaştırıyor. En çok, okuduklarım besliyor beni… Örneğin, Gülten Akın’ın “Deli Kızın Türküsü” adlı şiirini okuduktan sonra bütün yağmurlar ruhumu beslemeye başladı… Beni hayata dair her şey heveslendiriyor. Kültür iyidir, dünyayı kişiselleştirir diye bir söz duymuştum bir filmde… Buna inanıyorum.

Şuan ki dizi kalitesi bakımından nasıl buluyorsunuz ülkemizi? Magazinsel gibi görünen dizi türleri çıktı ortaya anlaşılması zor ve basit. Bunlar için neler söylemek istersiniz?

Televizyon kanallarının her akşam iki dizi yerine bir dizi yayınlamaya başlamasıyla bir kalite sorunu yaşanmaya başladı. Her hafta ortalama 2,5 saat sürecek bir diziyi yazmak, 4-5 günde çekmek gibi bir savaşın içinde elbette hikâye de yoruluyor, oyunculuklar da… Bu kadar yorgunluğun arasında ortaya çıkan maalesef her zaman kaliteli olmuyor. Nasıl çözülür bu sorun bilmiyorum. Ben sektörün içinden biri olarak, bu koşullarda yine de en iyisini yapmaya çalışıldığını bilmenizi isterim. İnşallah koşullar yakın zamanda düzelir ve daha kaliteli projeler izleriz, izletiriz.

Peki, hem genel hem de bu pandemik süreçte siz neler izlersiniz, kimleri okuyorsunuz? Ne tür filmlerden hoşlanırsınız?

Asla ağlatan ve korkutan filmler izlemem. Çünkü gerçekten çok ağlıyorum ve çok korkuyorum. Ne gereği var… Hayat zaten yeterince ağlatıyor ve korkutuyor. Eski Türk filmlerini, festival filmlerini, kaliteli komedi filmlerini çok severim.

Bu aralar Hasan Ali Toptaş ve İbrahim Metin Baltacı’nın eserlerini okuyorum. Sarsıyor. Bu konu uzun… Hep okuyan biriyim. Bir de masallara merak saldım bu aralar. Yakında sosyal medya hesaplarımda paylaşmak için masallar anlattığım videolar çekmeyi planlıyorum.

Okumayı sevmeyen bir milletiz, izlemeyi de sevmeyen bir milletiz demek doğru mu? Bu karantina sürecinde bu oranların arttığını düşünüyor musun?

Karantina sürecinde bu konularda olumlu bir gelişme olursa ne mutlu! İzlemeyi sevmiyoruz ama seyretmeyi seviyoruz… Oysa izlemek, iz sürmek lazım... Başka izlerin peşinde kaybolmazsak hep aynı yolda çürür gideriz. Buna hayat denemez… Nefes alıp vermek kendi marifetimiz değil, bir muhteşem hediye bence… Bu hediyeye bomboş yanıtlar vermek ne büyük israf, öyle değil mi?

Okuma konusu da öyle… Çok sevdiğim yazar Vedat Özdemiroğlu, Sait Faik Abasıyanık’ın Mahalle Kitabı adlı kitabını eline alıp “bunu okumayan ben ne yapmaz?” demişti… Çok doğru. Okuyana hayran, okumaya uzak bir toplum olarak tanımlanmak insana keder veriyor.

Oyunculuğun zorlukları desem Yüksel Bey? Dizi mi, reklam filmi mi, tek kişilik gösteriler mi?

Hepsinin ayrı ayrı zorlukları var. Olsun. Tek kişilik gösteri en zor olanı... Tekrarı yok, yardımcı yok… Karşında bir kalabalık ve sana bakıyor, seni dinliyor... İlgiyi dingin tutmak, yormadan, sıkmadan sahnede bir performans sergilemek zorundasın. Bunu başardığıma inanıyorum. Alkış alkış çoğalırken bütün zorluklar azalıyor.

Oyuncu olmanın vermiş olduğu sorumluluklar nelerdir?

Özgürce fiziksel değişimlere giremiyorsunuz. Örneğin saçınızı kestirmek, dövme yaptırmak, kilo almak veya vermek gibi… Zira o sırada devam eden bir projedeyseniz devamlılığınız bozulur. Ya da sizinle ilgili planları olan bir yapımcıyı hayal kırıklığına uğratabilirsiniz. Daha da önemlisi, hele bir de popülerseniz, bunun hakkını vermek zorundasınız. Hep derim; rahmetli Hulusi Kentmen veya Münir Özkul şimdi bir kamu spotundan bize seslenerek “yerlere çöp atmayın” deseydi, ülkemiz tertemiz olurdu. Böyle bir sorumluluk taşıyorum. Örneğin toplu taşıma araçlarında telefonumla değil, elimdeki kitapla ilgileniyorum.

 

 

 

 

Corona illeti ile birlikte hepimiz evlerdeyiz, hiç aklıma gelmezdi sevdiklerimizi korumak için evde oturmam gerektiği. Bu EVDE KAL sürecinde hayalin olan skeç projeni hayata geçirdin severek takipteyim. Biraz bahsedebilir misin? İlgi nasıl? İçerik nedir?

Ben çok mutlu bir adamım. Çünkü gerçekten, birlikteyken çok eğlendiğim, huzur bulduğum ve hep yanımda olmasını istediğim bir kadın var hayatımda. Oyunculukla ilgisi yok. Muhasebeci kendisi. Evliliklerde yaşanan arabesk ve klasik sorunları biz de yaşıyoruz ama bu sorunlarla alay etmeyi de başarıyoruz. Naçizane, benim yazdığım ve kendi evliliğimizden, tanıklık ettiğim ilişkilerden esinlendiğim konuları EVDE KALANLAR başlığı altında kısa skeçler halinde çekiyoruz. Öylesine, zaman geçirmek, eğlenmek için başladığımız bu tatlı uğraş, gördüğü yoğun ilgiyle bizi heyecanlandırdı. Eşim Nesrin’in performansı da herkes tarafından beğenildi. Hal böyle olunca devam etmeye başladık… EVDE KALANLAR devam edecek… Başka formatlarsa videolar çekmeyi de planlıyorum. Pek yakında ilginize sunacağım inşallah…

İnsanlar seni nasıl nereden izlemeliler, nereden takip etmeliler?

Bir Youtube kanalım var. Yüksel Ünal yazınca hemen bütün yakışıklılığımla J beliriveriyorum… Bütün paylaşımlarımız orada. Yorumlar, geri dönüşler ve ilginin dağılımı bizi daha doğru işler yapma konusunda yönlendiriyor. Daha çok insana ulaşmayı arzuluyoruz elbet ama önceliğimiz bu ilgiyi hak etmek. Bunun için çalışıyoruz. (abone olmayı unutmayın: )

Kilo verme hikâyeniz var Farklı farklı şeyler söylendi. Gerçeği sizden dinlemek isteriz?

Evet, biraz dertliyim o konuda. Çok kilo verdim, bu doğru. Ancak,  ayda 65 kilo vermedim. Haber hazırlanırken bir telaş oldu sanırım. Toplamda 5 ayda 65 kilo verdim ve bu yıllar aldı. Fakat bunun yaklaşık 30 kilosunu 6-7 ay gibi bir sürede, diyetle veya tıbbi bir çözümle değil, sadece yaşam biçimimi değiştirerek verdim. Vegan beslenmenin de ötesinde, ambalajlı ve pişmiş gıdalardan da uzak durmaya çalıştım. Et, süt, bal, yumurta gibi hayvansal gıdaları asla tüketmiyorum. Bu konu uzun ve haddim olmadan beslenme öğüdü verir gibi hissediyorum. Sözün özü, zayıfladım, gençleştim ve gerçekten sağlığıma kavuştum. Çok mutluyum. Artık hayat böyle devam edecek benim için inşallah.

Corona’dan sonra demek istiyorum artık, ileriye dönük kariyer hedefi planlarınız nelerdir?

Bu süreçte, plan yapmanın, hedefler belirleyerek yaşamanın ne kadar anlamsız olduğunu da anladım aslında. Sanıyorum öncelikli hedefim, hayatın tadını çıkarmak. Elbette dünyada işler değişiyor sevgili Aslı… Gösteriler yapmak istiyorum yeniden. Kalabalık kalabalık gülelim muhabbetle… İnşallah güzel bir proje de gelir ve hayat devam eder.

Son olarak sizi severek izleten izleyicilerinize söylemek istedikleriniz nelerdir?

KENDİNE İYİ BAK demeyi yasaklayalım… Birbirimize iyi bakmazsak hiçbirimiz iyi olamayız. Birbirimize iyi bakalım. Bir de Gülten Akın’ın “Deli Kızın Türküsü” adlı şiirini okur musunuz? Belki bir yağmur yağar, beraber ıslanırız…

 

 

 
Toplam blog
: 94
: 280
Kayıt tarihi
: 20.11.17
 
 

Bundan yaklaşık on yıl önce kaleme, kağıda, satırlara  gürültüsüz bir şekilde haykırmaya başladım..