Özer de Souza...Olacak...

Rakip Avrupa'da şu anda bulunabilecek en kaotik takım görüntüsündeydi... T. Direktörleri kovulmuş, sahaya tam kadro bile çıkartamamış ve üstelik taraftar tepkisi nedeniyle olağanüstü güvenlik önlemleri alınmış bir haldelerdi...

Maçın tamamında neredeyse oyunun hâkimi Fenerbahçeydi... Özellikle ilk yarıda öne geçecek birçok pozisyon buldu ama bunları cömertçe harcadı. Dos Santos'un gittikçe pas tutan kıvrak bilekleri ne zaman açılacak bilemiyorum ama yine bu maçta vatandaşı Baroni ile etkisiz gözüktüler gözüme. Baroni içinse geçen maçta düzdüğümüz övgüler maalesef hemen kayboldu. Çünkü hücum etmek Christian'ın kitabında yazmayan bir konu... Dos Santos'un durumu da Devekuşu gibi; kuş mu deve mi anlaşılmıyor bir türlü... Daum Santos'un kötü oyununa çare bulmak için daha sonra onu içeri çekti ama yine de işlemedi. Santos'a verilen şansın birazını Boral'da haketmiyor mu anlamış değilim...

Fenerbahçe'nin bulacağı bir gol buradan çok rahat 3 puanla dönmesini sağlayacaktı öylede oldu açıkçası. Çünkü müthiş bir özgüven içinde oynadı sarı lacivertliler. Daum'un sağlamcı oyun anlayışı ve rakibin tedirgin duruşu ile çok rahat top çevirdiler... Özellikle yüksek pas yüzdesi rakibi çok baskı altında bıraktı... Bakmayın golden sonraki parlayan Bükreş ataklarına saman alevi kıvamındaydı.

Fenerbahçe'de Guiza'dan daha etkili veya daha golcü olabileceğini daha önceleri de söylediğim Kâzım için bir parantez açmalıyım... (Gerçi her maç Kâzım'a laf söylüyorum ya neyse) Kâzım'ın 27. dakikadaki hareketi bazı kişiler tarafından alkışlanacaktır biliyorum ama benim defalarca belirttiğim Kazım'ın nasıl da takım oyuncusu olmadığının aslında apaçık delili oldu bu pozisyon. Güçlü vücuduyla ve presiyle kaptığı o topu arkadaşlarına çıkarmış olsaydı Fenerbahçe henüz 27'de 1-0 öne geçmiş olacaktı belki de... Ama o doğrudan kendisinin kahraman olması gerektiğine inanıyordu ve pas yerine doğrudan şutu tercih etti... Kâzım'ı golü için tebrik ediyorum ama bu gerçeği değiştirmiyor nezdimde...

Maçta ki en önemli konu benim için Bükreş'den galip gelmekten ziyade ki Bükreş Fenerbahçe'nin ayarında değildi. Özer'in ilk defa böylesi önemli bir maçta Alex'in eski formasıyla ve onun bölgesinde çıktığı ilk oyunda sergileyeceği performansdı... Açıkçası böylesi bir maçta ben Özer'in o bölgede sırıtmadığını görmenin mutluluğu içindeyim. Özellikle atılan golde bileğini çevirip ayak içiyle Carlos'a çıkarttığı pas tam Alex'lik bir pastı... Alex'in olmadığı durumlarda Özer de Souza olabilecek mi ? Carlos'da bu maçta diğer maçlarına oranla daha efektif göründü. Kaptanlık yakışmıştı Carlos'a...

Takım'ın bu maçtaki isteği alkışlanmaya değer. İstek ve arzu'nun sarı kartlara yansıması ise en büyük handikap. Bu maçın özgüveni ve disiplini ve kolay gol yemeyen sağlam defansif yapısıyla hafta sonundaki derbi'ye Fenerbahçe'yi 1-0 önde çıkartacaktır şüphesiz.

Lider, Avrupa'da da lider...

Ahmet ÇELİKSÜNGÜ

22 Ekim 2009