Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Özle(yeme)mek.

Özle(yeme)mek.
 

“Sadece beyaz peynir,haydari, karışık salata, bir de 35’lik alalım....Teşekkür ederim,kendim koyacağım rakıyı” ...

Akvaryumun hemen yanında, rutin rakı seramonisine başlamıştı. Neredeyse aynı kelimeleri kullanırdı ilk dubleyi koyana kadar. Sonrasında gelen muhabbetin çeşitliliğiyle alakası olmazdı o kalıp cümlelerin...

”Önce rakıyı koymalısın,rakı kadar da su, makbulü çok soğuk suyla içmek ama asla o kadar soğuk su getirmiyorlar.Ehl-i Keyf de yok. Buz koyacaksan çok yavaş ve bir tane koyacaksın...”

Neden çok yavaş koymak gerekiyordu anlamıyordum. Ne zaman artık O yoktu ve bu seramoniyi kendim yapmaya başladım o zaman anladım. Sadece rakı taşmasın diye gerekli değildi buzu yavaş koymak. Aynı zamanda bu seramoninin son aşaması olduğu içindi. Buzsuz bir rakı seramonisi olamayacağı içindi. Buz bir bakıma bir saygı ifadesiydi. Rakıya takılmış bir madalyaydı. Sanki birazdan, Rakı Milli Marşı’nı okumak için Can Yücel’i sahneye davet edecektik.( “İçim rakı dışım su. Bu mahmur cinayette” )

Kişiler,mekanlar,yaşananlar değil de, asla unutulmayan cümleler mi asıl özlenenler? O cümlelerin söylendiği anlar mı? O anlardaki muhabbetin çeşitliliği mi? O çeşitliliğin heyecanı mı? O heyecanla damarlarda akan deli kan mı? Yoksa bişeyleri öğrenebildiğimiz ,herşeyin bizi şaşırttığı o meraklı zamanlar mı? Gençliğimiz mi aslında kişileri,mekanları ve yaşananları özlerken asıl dönmek istediğimiz ? Geçmişimiz mi ,gerçekliğimiz mi?

Farkettiniz mi ?Artık hiç birşeyi o kadar da fazla özlemiyoruz...




dipsos: Bulan bana da yollasın. Münir Nurettin Selçuk / Tereddüt

fotoğraf: http://www.evreninharitasi.com/260507-180907.php

 
Toplam blog
: 82
: 1186
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

İstanbul'da yaşanan tüm aşkların, tüm ayrılıkların, tüm özlemlerin, tüm nefretlerin, tüm eğlenceleri..