- Kategori
- İnançlar
Pir Sultan Abdal (Ölüme Meydan Okuyanlar-3)
Anadolu hoşgörü coğrafyası olarak selçukluların ve devam eden beyliklerin, doğudan gelen türk boylarını Anadolu illerine yerleştirirken, İslamla tanışan ve müslüman olan orta asya dan itibaren batı asya Türkmen boyları Moğollarında baskısı ile akarken düşünce ve inanç önderlerini de Anadoluya doğru akmasını sağlamıştır.
"Bu yolla inanç dünyasında bir kaynaşma oldu. Yeni yeni görüş ve inançlar ortaya çıktı. Orta Asya ile sıkı bir manevi ilişki kuruldu. Bu kaynaşmalar daha çok konar-göçer Türkmenler arasında kendini gösterdi."
Yeni düşünce oluşumları kurulu düzeni zaman zaman zorlamış muhtelif başkaldırılar meydana gelmiş, bir yandan bu isyanlarda yenilip kaçanlar bir yandan batıni tarikat oluşumları zamanla Suluca Karahöyük (Hacıbektaş) de Hacı Bektaş Veli'nin çevresinde toplanarak onun bilge önderliğinde bileşik özgür düşünce umanında selamlaşmışlardır.
Bu İslam özünde bilinçlenen Türkmenler zamanla gördükleri devlet baskısıyla doğuya ilgi duymaya başladılar. "Böylece Anadolu Batınilerinin Şah Safi oğullarına bağlılıkları artıyordu. Alevi-Kızılbaşlar gelecek için umutlarını onlara bağlar oldular."
"Yavaş yavaş dinsel bağlılık siyasal bir renk almaya yöneliyor, bu da Anadolu sofularına yeni umutlar veriyordu." Sonunda Şah İsmail İranda yönetimi ele geçirip Safavi oğulları devletini kurdu. "Caferi olan Şah İsmail" kendini Anadolu halkına kabul ettirip Osmanlı Devletinin baskısından rahatsız olan halkın Şah İsmail'e bağlılığını artırmış.
Bu sosyal -siyasi durum Osmalı ile safavilerin arasını açmış ve Çaldıranda Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail savaşmış ve Şah İsmail yenilmiştir. Buna rağmen orta-doğu Anadolu illerinde şah sevgisi devam etmiştir. Bunun sonucu Kanuni Sultan Sülayman da Şah İsmail'in oğlu Tahmasbla şavaşmış ve bu seferde Bağdat'ı almıştır.
"Bu sürekli düşmanlıklar, Anadolu'da Safevi kışkırtmalarını daha da hızlandırdı. Bunda ki amaç, Şah İsmail'in yenilgisinin öcünü almak ve Anadolu'da ki İran-Şii nüfuzunu artırmak, Batıni toplulukların sürüp gelen düşmanlığını ve tutucu düzene karşı nefret duygularını körüklemek yolu ile yeniden yerleştirmektir."
"İşte Pir Sultan bu yllarda bütün Alevi topluluklarının öç duygularını yansıtan şiirler söylüyor, çeşitli bölgeleri dolaşıyor, gerekli propagandayı yapıyor, İran'a da gidip geliyor. Tabi bu çabalarda yalnız değildir. Başka ozanlar da aynı konuları işlemekte ve çok etkili olmaktadırlar."
O çağlarda kırsal kesimi ve göçer Anadolu halkını sözlü aktarımla dilden dile dolaştıran Pir Sultan, dizelerinde ve sazının tellerinde dile getirdiği "ülkü yüklü içli şiirlerdir".
"Pir Sultanı bir ayaklanma lideri diye ve bu ayaklanmada asıldığını söylemeleri bir tahmin olarak bile doğru değildir.Her asılma için ayaklanma gerekli değildir. Hazine i Evrak belgeleri bunu doğrulamaktadır".
Uzun bir ömür süren Pir Sultan Sivas valisi Hızır Paşa tarafından tutuklanarak bir süre zindanda kaldıktan sonra İstanbul'dan gelen emirle idam edilmiştir. "Ülküsü uğruna başını veren bu büyük sanatçı asıl ölümünden sonra daha canlı yaşamaya başlamıştır. Hayatı efsaneleşmiş ve bir destan adamı" olmuştur.
Alevilerce yedi tarikat ozanından biri olan Pir Sultan'dan:
Gönül çıkmak ister Şah'ın köşküne
Can boyanmak ister Ali müşküne
Pirim Ali, On İki İmam aşkına
Açılın kapılar Şah'a gidelim.
xxx
Münafıkın her dediği oluyor
Gül benzimiz sararuben soluyor
Gidi Mervan şad oluben gülüyor
Katip ahvalimi Şah'a böyle yaz.
xxx
Eğer göğerüben bostan olursam
Şu halkın dilinde destan olursam
Kara toprak senden üstün olursam
Ben de bu yayladan Şah'a giderim.
xxx
Pir Sultan Abdal'ım coşkun akarım
Akar akar dost yoluna bakarım
Pirim aldım Seyrangaha çıkarım
Daha yıldız-Dağın Yaylamasınlar.
İdamını müteakip ertesi gün "sabah ahali kahvede toplanmış, konuşuyorlarmış. Biri demiş ki: "Bu gece Pir Sultan'ı Hızır Paşa astırdı." Başka biri atılmış: "İmkanı yok demiş, çünkü ben bu sabah onu Koçhisar yolunda Seyfi-Beli'nde gördüm." Diğer bir adam : "Senin yanlışın var, ben onu Malatya yolunda Kardeşler Gediği'nde gördüm." Bir üçüncü kişi: "Yeni Han yolunda Şahna Gediği'nde gördüm." Diğer bir dördüncü kişi de: Ben Tavra Boğazı'nda gördüm," demiş. Herkes şaşırmış. Dar ağacının bulunduğu yere gitmişler, bakmışlar ki Pir Sultan hırkasını dar ağacına asmış kendisi kaybolmuş.
İşte böyle bu dünyada kişi iyilikleri ile yaşar. Ölüme ferman okuyanlar değil, meydan okuyanlar yaşar.
Bizim yörelerde herkes Şah İsmail menkıbeleri ve Pir Sultan deyişlerini dilden dile ümmi olsalar da mezhep akla gelmeden söyler dururlardı. Okuma bilenler de (yazmayı bilmezler) bez kitap torbası sırtında asılı yaya gezen seyyar kitapçılardan aldıkları Arap alfabesiyle yazılmış risalelerden okurlardı. Şimdi mi !!!
Kaynak: Pir Sultan Abdal (Bütün Şiirleri-Milliyet Yayınları, Türk Klasikleri dizisi - 1971, Cahit Öztelli)