Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '07

 
Kategori
Siyaset
 

Politikacıların Mazot Siyaseti

Politikacıların Mazot Siyaseti
 

Geçenlerde yazdığım bir yazımda “siyaset toz duman” demiştim. Henüz daha herkes işin başında olmasına rağmen, politikacılar meydanlara inmeye başladı. Haberlerde görüyorsunuz, gazetelerde okuyorsunuz. Liderler atıp tutmaya başladılar bile. Bu sanki politikanın kimyasında var. seçim zamanı sürülerce vaatlerde bulunmak, yani bol keseden atmak, rakibini küçümsemek, ona hakaret etmek. Yapamayacağını bile bile, bunları yapmayacağım ama söylemek zorundayım deyip halkın gözünün içine baka baka yalan söylemek ve hamaset edebiyatı yapmak. Bu sanki bizim Türk siyasetinde bir gelenek haline geldi. Geçmişte de böyle yapılıyordu, şimdi de böyle yapılıyor. Kimse çıkıp da adama gibi siyaset yapmıyor, yapamıyor. Çünkü herkes gördüğü, alıştığı hatta öğrendiği gibi yapıyor. Kendisinden bir şeyler katıp da, meydanlarda haykıran bir siyasetçi gördünüz mü hiç. Ben gördüm, bir-iki tane çıktı, onlarda sisteme ayak uyduramadılar zaten.

Bizim halkımız, karşısında bol keseden atanı görmeyi sever. Daha doğrusu bol ve olmayan keseden attığını fark etmez. Çünkü bu vaatler ruhunu okşar. Zaten geçim ve yaşam sıkıntısı içinde olan insanlar da kolay kanarlar bu söylemlere. Herkese iş, aş ve erken emeklilik. Herkese 3 anahtar! Askeri ücret şu kadar! Herkese, yakacak bedava, şu olacak, bu olacak söylemlerini çok duymadık mı? Duyduk !. Geçmişte ne vaatler verildiyse, günümüzde de o vaatlerin benzerleri veriliyor. Sayın Çiller, anahtar vaadiyle meydanları çınlattı, sonra da vaatlerini yerine getiremeyince, seçimde silindi ve ismi şuan tarih sayfalarında. Eğer bir daha siyasete atılmazsa tabiî ki. İnşallah da atılmaz.

Geçmişte verilen seçim vaatlerinden pek çoğu hayata geçirilmedi. Geçirilemez de zaten. Çünkü dışarıdaki hayat kâğıt üzerine çizildiği gibi değil. Konjöktür ve sistem çarkının dönüşü ve öz kaynaklar politikacıları farklı davranmaya itiyor. Örneğin, 3 anahtar vaadi, herkese iş vaadi, herkese erken emeklilik, şu kadar maaş, şu kadar askeri ücret vaatleri kaynaklara ya da kaynaksızlığa takıldı ve gerçekleşmedi. AKP’nin seçim vaatlerinden bazıları hayata geçti, bazıları muhalefet engeline takıldı. Neydi onlar? Duble yol? Bu hemen hemen birçok ilde gerçekleşti ama sonra yollar dökülmeye başladı. Fakire, kömür yardımı yapıldı ama insanlar kömürü bir yerden alıp, bir arka sokakta sattılar. Türban yemini ettiler, halk o kadar da itibar etmedi ama AKP’nin güçlü olduğu yerlerde belediyelerde kadınlar türbanlı, erkekler kravatsız ve sakallı dolaşır oldular, ödeme gişeleri haremlik selamlık oldu. Cuma günleri resmi daireler cami gibi kullanılmaya başlandı. Cumhurbaşkanı bir gün imam hatipli eşi de türbanlı olacak dediler. Muhalefet engeline takıldı, olay mahkemeye taşındı.

Son günlerin en gözde seçim vaadi olan Mazot’un reytingi bu aralar bir hayli yüksek. Önce Uzan’la başlayan ama sonra Ağar ve Baykal’la hatta Bahçeli ile devam eden “mazot 1 ytl olacak “ şeklindeki bir seçim vaadi. Uzan bu söylemi ile önce çok eleştirildi, sonra da bunu diğer partiler kullandı. Neden önce dalga geçildi de, şimdi neden diğer liderler de bu söylemi kullanıyorlar? Aslında bu çok ta imkânsız değil. Kendimce açıklamaya çalışayım!

Mazot pompada 2,23 kuruş. Bu fiyatın 83.4 kuruşu ÖTV, 34 kuruşu KDV ve 1.4 kuruşu EPDK payı olarak alınıyor. Toplam vergi yükü 1.17 YTL. Burada tüm vergileri kaldırdığınızda fiyat 1.06 YTL'ye inebiliyor. Yani görüldüğü gibi aslında çiftçiye ucuz mazot vermek çok ta hayal değil. Zaten, ürettiğini satmakta zorlanan ve değerinin altında satıp, bununla bir yıl geçinen çiftçiden bu vergileri almanız biraz garip, çiftçiyi sanayici yada işletmeci gibi görme fikrinden başka bir şey değil bu. Özel bir çalışmayla yalnız çiftçinin yararlanabileceği bu indirimi yapabilirsiniz. Dolayısı ile çiftçi (belki de özel bazı istasyonlardan) mazot aldığında pompa fiyatı 1 YTL civarında bir rakamdan alabilir. Ortalama olarak, çiftçi 80 litre olan bir depoda 80 küsur ytl kar etmiş oluyor. Bunu bir de yıla vurursanız, çiftçiye yapılmış bir kıyak gibi durur. Hatta buna sübvansiyon da diyebilirsiniz ama geçmişte verilen sübvansiyonlardan biraz farklı. Çünkü geçmişte almadan veriliyordu, burada hem alıyorsunuz, hem veriyorsunuz. Yalnızca, devlet kasasına çiftçiden ve de mazottan daha az bir gelir geliyor. Ama hiç gelmemesinden iyidir. Yani Genç Parti’nin İzmir’de yaptığı gibi 40 bin ton mazotu 2.30’dan alıp, 1 YTL’ye vermesi gibi bir durum değil. Onlar litre de 1.23 YTL zarar ettiler. Bu para da Uzan’ın cebinden çıkmadı tabiî ki, bizim paralarımızla şov yaptılar. İktidara geldiklerinde de böyle yapacaklar herhalde.

Normal şartlarda mazotu daha ucuza satmak için ya ucuz petrol bulmak ya da Tüpraş ve bayilerin kârını indirmek gerekiyor. Ama aynı indirimi, yani vergisizliği bayilere de uygularsanız ve genel ödeyeceği vergilerden çiftçinin payına düşen vergileri indirirseniz, buna mazot satıcısının bir itirazı olmaz. Çünkü karlılık oranı değişmeyecek. Ya da çiftçiye mazotu belirli istasyonlarda satarsanız ve çiftçi gidip oradan mazotunu alırsa, mazot satıcıları ile de ters düşmezsiniz aynı zamanda kötü niyetli kullanımları da önlemiş olursunuz. Çiftçiyi de memnun etmiş olursunuz. Bu durum masaya yatırılabilinir aslında, değişik formüllerde üretilebilir. Örneğin çiftçiye mazot kotası koyarsınız ve özel bir kart verirsiniz, alımları ve tüketimleri de böylece takip edebilirsiniz.

Görüldüğü gibi, bazı şeyler mümkün ama bazı şeylerin gerçekleşmesi o kadar uzak ki, bunun olmayacağını aslında halk da gördü ve benim görüşüm artık meydanlarda buna kanmıyor ve kanmayacak, Örnek mi ? Bakın liderlerin meydanlardaki kalabalık sayısına. Görün bakın 22 Temmuz’da nasıl bir tablo çıkacak.

Süprizler olacağı kesin gibi !...

../..
 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..