Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '14

 
Kategori
Futbol
 

Prandelli kalsın

Ali Sami Yen’e kadar Galatasaray’ın tüm teknik direktörlerine gidecek değilim ama 2000 yılında Fatih Terim’in yerine Luçesku’nun getirilmesi yanlıştı; sonra onun gönderilip Fatih Terim’in getirilmesi de.

Bu gelme gitme işi 2000 yılından itibaren 15 kez yaşandı ve aradaki Haci, Feldkamp ve Bülent Korkmaz’ı saymazsak, her teknik direktör değişikliği Galatasaray’a zarar verdi.  

Bu zincirin son halkası de Prandelli. İtalyan hocaya gelmeden önce aynı düşüncelerle kaseti biraz başa sararsak ortaya çıkan durum şu: Fatih Terim’in gönderilip Mancini’nin getirilmesi yanlıştı; sonra onun gönderilip Prandelli’nin getirilmesi de.

Buradan bakınca bugün Prandelli’nin gönderilmesi de yanlış görünüyor; ki öyle.

Ülkemizde teknik direktörler sihirli değnekleri olan büyücüler olarak görülüyor. Mesela Mancini’den memnun olmayan Galatasaray yönetimi arabanın anahtarını Prandelli’ye vererek ondan tüm derlerine derman olmasını bekledi. Allah aşkına, Mancini’nin yapamadığı neyi yapabilir Prandelli?

Konu Galatasaray olduğu için diğer takımlardan örnek vermiyorum ama durum hepsinde aynı. Tüm takımlar (onca kötü tecrübelerine rağmen) her seferinde yeni teknik adamın geldiği gün seri galibiyetlere başlamasını bekliyor, olmayınca da hayal kırıklığına uğruyor.

Eğer hayaliniz imkânsızsa mutlaka suya düşer.  

Hepimizin her seferinde unuttuğu teknik direktör gerçeklerini sıralamak gerekirse, bu adamlar göreve gelince süre ister. Herkesi tanımak, anlamak ister. Bu sürede birçok hata yapar. Yavaş yavaş istediklerini uygulamaya ve uygulatmaya başlamıştır ki bundan sonra ilk kötü sonuçta boyunlarının üzerinde duran giyotinin ipi kesilir. Çünkü o güne kadar tüm kredilerini tüketmişlerdir.

Bugün eminim ki iyi bir Galatasaray taraftarı, Sabri’yi de, Melo’yu da hatta Snayder’i de oyuncu kimliği ve karakteri olarak Prandelli’den daha iyi tanıyor. Fakat bu Prandelli’nin hatası mı? Hayır. Zira o taraftar, geldikleri ilk günden beri bu oyuncularla yatıp kalkarken Prandelli bu işi birkaç aydır yapıyor. Fakat bu durum Prandelli’nin “ya Melo’dan da stoper olur mu be?” eleştirisine maruz kalmasını engellemiyor.

Velhasıl Morinyo, Guardiola, Ferguson vs hariç teknik direktörler üç aşağı beş yukarı aynı işi yapıyor ve futbol takımlarının başarısı onların kişisel dehalarından ziyade “istikrarlarına” bağlı. Nitekim son 10 yılda Galatasaray ve diğer büyükler teknik direktörlerini hiç değiştirmemiş olsalar kuvvetle muhtemel bugün şampiyonluk sayıları daha fazla olurdu.

Selçuk İnan

Futbolda da öyledir her işte de. Bir kişinin daha iyi bir performans göstermesi için konumundan emin olmaması, onu kaybetme korkusu taşıması gerekir. Bu yoksa, o kişinin daha iyi olması çok zordur.  Hatta denilebilir ki bir takımın başarısını en az sahadakiler kadar onları tehdit edenler belirler.

Selçuk’u Galatasaray’da da milli takımda da tehdit eden hiçbir futbolcu yok. Üstüne üstlük Prandelli ve Fatih Terim anlaşmışlarcasına Selçuk ne kadar kötü de olsa onu oynatıyor. Sakın bunun adına “futbolcuyu kazanmak” demeyin, bunun adı futbolcu uğruna takımı kaybetmek ve takımdaki diğer oyunculara haksızlık etmektir.     

Bugün Selçuk’un, adı Mehmet olsa değil ilk 11, maç kadrosuna dahi giremeyecekken her maç direkt oynaması tek kelimeyle mantıksız fakat bu durumda ondan toparlanma beklemek çok daha mantıksız.   

can.nizamoglu@gmail.com  

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..