Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '14

 
Kategori
Öykü
 

Ragıp Bey

Ragıp Bey, şehrin sayılı zenginlerindendi. Dışarıdan bakılınca saygınlık uyandıran bir insana benziyordu. Onu hiç tanımayanlar ona selam verdiklerinde kendilerini mutlu olmuş hissediyorlardı. Vay be milyoner Ragıp Bey’le selamlaştık!

Ragıp Bey sık sık yalan söylerdi. İnsanları aldatmaktan büyük zevk alırdı. Yakınlarına bile hiçbir zaman güvenmez, kendince onlarla dalga geçerdi.

Birkaç işyeri çalıştırır, mal aldığı yerlere mümkün olduğu kadar para ödememeye çalışırdı. Çok sıkıştırılırsa çek keser, çeki de karşılıksız çıkardı. Yerli olsun yabancı olsun müşterileri mümkün olduğu kadar kazıklar, gözü paradan başka hiçbir şey görmezdi.

İşçilerini mümkün olduğu kadar sigortasız çalıştırmaya dikkat eder, ücretlerini üç dört ay geciktirir, bazen de işyerlerinde kavga çıkarttırır, çalışanlarını küfürler ve dayaklar arasında işten attırttırırdı.

Dini imanı para olduğu halde Cuma namazlarına gider, kendisine Müslüman görüntüsü verir, elinden tesbihi düşürmezdi.

Elektrik paralarını elleri titreyerek ödettirir, su paralarını, belediye harçlarını, öderken baygınlıklar geçirirdi. Maliyenin aldığı vergiler kalbinde büyük sıkıntılar yaratır, hele araba vergileri ona tam bir ölüm gibi gelirdi.

Hiçbir şeye para ödemeden bedava yaşamak ve sürekli kazanç içerisinde olmak her zamanki arzusuydu. Hiç harcamamak, hep kazanmak…

Gözünü hırs bürümüştü. Arsalarına arsa, arazilerine arazi, villalarına villa, arabalarına araba katıyordu. Yatlarıyla, katlarıyla gösterişe bayılıyordu.

Asalet, vicdan, merhamet, kültür, sosyal yardımlaşma, sanat, iyilik, sadelik, tevazu ondan çok uzaklardaydı.

Mal aldığı ve iş yaptırdığı insanlara vermediği paralardan küçük bir imparatorluk meydana getirmişti. Hak, hukuk, adalet gibi kavramlar onun yanından bile geçmezdi. Haksız kazanca, hırsızlığa, insanları ezmeye, sömürmeye, küfür ve alay etmeye bayılırdı…

Ragıp Bey bir gün sofrada aşırı yemekten dolayı tıkandı, kalbine sıkışıklık geldi, kriz geçirdi ve öldü. Herhalde lokmaları hızlı yutmuştu ki nefesi daralmıştı, son dakikasını yaşamıştı.

Onu tam olarak tanımayan çok sayıda insan cenazesini kaldırmak için camiye koşturdular. Bando eşliğinde şehir kabristanına taşıdılar. Toprağa konuldu. Hoca dualar etti. Bir süre sonra kendisine çok lüks bir mezar yaptırıldı.

Mezar taşı o kadar heybetli ki bazı insanlar onu gördüklerinde durup bir Fatiha okuyorlar… Allah rahmet eylesin, burada herhalde büyük bir adam yatıyor diyorlar…

 

 
Toplam blog
: 137
: 158
Kayıt tarihi
: 09.03.14
 
 

1958 yılında Söke'de doğdum. Esnaf çocuğu olarak ilk, orta ve lise eğitimimi Aydın ili Söke ilçes..