Referandum’da neden HAYIR ? (4)

12 Eylül 2010 öncesi, ortalık iyiden iyiye kızıştı. Siz hiçbir referandum havası hissediyor musunuz ? Ben kendi fikrimi söyleyeyim mi ? Bana göre bir referandum havası hiç yok. Liderlerin söylemlerine, birbirlerine ettiği laflara ve birbirlerine yüklenmelerine, röportajlara, konuşmalara, sloganlara ve afişlere baktığınızda sanki tam bir genel seçim havası var ülkede.. Meydanlardaki siyasi havayı ısıtan liderler, bazen saygı ve terbiye sınırlarını aşsa da, nedense vatandaş bunu pek de yadırgamamış gözüküyor. Zira biz bu belden aşağı vurmalara ve edep dışı ifadelere alıştık galiba…

Öyle ya da böyle, bu söylemler bir referandum havasına yakışmamaktadır. Liderler, halka, neden evet ya da neden HAYIR demeleri gerektiğini tam olarak anlatamıyorlar. Bana göre bu konuda devletin de imkanlarını kullanan en iyi AKP çalışsa da, zaman zaman kantarın topunu kaçırıyor gibime geliyor. Bu da bir referandum havasına hiç yakışmıyor. Bunu da nereden çıkartın diyenlere, ufaktan ufaktan şöyle örnekler vereyim..

Örneğin, eski Meclis başkanının başlattığı ‘boy’ tartışmasına, Başbakan Erdoğan ‘önemli olay boy değil, soydur, soy’ diyerek tartışmayı fitilledi. Aynı periyodlarda TRT destekli bir dergide çıkan yazıda Kılıçdaroğlu’nun kim olduğu, nereli olduğu, neler yaptığı anlatılırken, Bibliografik bir biçim olduğunu zannettiniz yazıda, aslında Kılıçdaroğlu’nun soyuna, ailesine, daha önce yaptığı işlere göndermeler yapılıyordu. Bu konuda da bir yazı (22.06.2010 / TRT-Tayyip Radyo Televizyonu mu ? ) yazmıştım. Bu yazıda Kılıçdaroğlu’nun neredeyse DNA’sını çıkartmak istemişler ama kullanılan ifadeler, Kılıçdaroğlu’nu halk gözünde küçük düşürücü nitelikteydi. Benzer söylemleri AKP’lilerden ve Başbakan Erdoğan’dan da dinlemedik mi ? Neden Dersim’li olduğunu açıklamadığından tutun da, neden Alevi olduğunu açıklamadığını sordular. Neymiş, annesi Ermeniymiş, babası Kürt’müş. Bunu açıklamalıymş. Ne kadar çirkin ifadeler bunlar. Sayın Gül’ün annesinin Ermeni olduğu iddia eden CHP vekili Arıtman’a, CHP’yi desteklememize rağmen posta koymadık mı ? Aynı şekilde basında da çok eleştirilmedi mi ? O zaman nasıl bunu eleştirdik saygısız ve de ölçüsüz bulduysak, bugün de Kılıçdaroğlu’nun soyunu, sopunu eleştirenler, sorgulayanlar, nüfus ve menşe bilgilerinden bir şeyler çıkartmayı umanlara da aynı tepkiyi göstermek zorundayız. Zira her insanın soyu, sopu kendisini ilgilendirir. Bu bir. İkincisi, bir muhalefet liderinin soyunun nereden geldiği, annesinin, babasını kim ve nereli olduğunun ve bunu haykıra haykıra meydanlarda halka sormanın referandum ile ne alakası var allahaşkına. Ve üçüncüsü; bugün değiştirmeyi düşündükleri Anayasanın 10. Maddesinde “kanun önünde herkes eşittir” demiyor mu ? AKP bu madde ile ters düşmüyor mu ? Yoksa biz yanlış mı algıladık bu maddeyi. Bakın ne yazıyor bu maddede :

MADDE 10 – HERKES, din, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz… Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.. “

İşte böyle diyor 10. Madde ve koyu renkli alan da AKP hükümetinin bu maddeye eklemek istediği bir madde.. Şimdi, yapılanlara ve söylemlere baktığınızda nerede bu eşitlik imtiyazı diye sormak hakkımız değil midir? Milletin soyu ile sopu ile uğraşmak bu maddeyi ihlal anlamına gelmez mi ? Eğer öyleyse, bu samimiyetsizlik değil midir ? Eğer bunun manası samimiyetsizlik ve hukuk, yasa tanımamaksa, yapılmak ve değiştirilmek istenen anayasa’da samimiyetsizdir. Halk nezdinde hükümsüz olacaktır. Bu nedenle samimiyetsiz ve milletin genelini kapsamayan, ortak ve çoğulcu (AKP çoğunluğu çoğulculuk değildir) bir konsensus sağlanmayan bir Anayasa için HAYIR diyorum !…

Bunun haricinde ‘HAYIR’ oyu kullanmamız için başka gerekçelerde aramalıyız düşüncesindeyim… Referandum öncesi şu soruları soruyorum kendimce… Şöyleki;

- Bu anayasa gerçekten özgürlükçü ve demokratik bir Anayasa mıdır ?

- Bu Anayasa, fikir özgürlüğünü ne derece korumaktadır? Eğer bugün fikir özgürlüğü var deniliyorsa, neden cadde ve sokaklarda ‘Evet’ haricindeki afişlerin asılmasına izin verilmiyor ve neden ‘HAYIR’ temalı afiş, broşür ve el kitapçıklarının dağıtılması öyle ya da böyle bir şekilde engelleniyor?

- AKP referandum öncesi, tüm devlet teşkilatlarını ve devlet imkanlarını kullanarak, ne kadar hukuki ve ne kadar demokratik bir tutum izlemektedir?

- Anayasa hazırlanırken çoğulculuk anlamında neden bir konsensüs sağlanmadı. Bu nedenle Anayasa değişikliği için izlenen yol ve yöntemler ne kadar doğrudur ?

- Başbakan Erdoğan’ın sıkça dile getirdiği üzere, Anayasa değişikliği gerçekten 12 Eylül 1982 Anayasasına karşı çıkmak amacıyla mı değiştirilmek istenmektedir.. Yoksa başka hesap ve projeler mi var bizim bilmediğimiz ?

- Referandumda çoğunlukla ‘Evet’ çıkması durumunda, 2011 seçimlerine kadar ‘toplumsal değişim ve dönüşüm sürecinde’ ülkeyi ne gibi sürprizler beklemektedir. Bu değişim ve dönüşüm gerçekten demokratik mi olacaktır ?

- Anayasa değişikliği ile yargı sisteminde olası bir yapısal değişiklik, yargıyı hegemonya altına almak için mi yapılmaktadır. Yargı sistemi ne kadar demokratik, ne kadar bağımsız ve ne kadar özgür olacaktır ? Anayasa Mahkemesi yürütmenin kontrolü altına mı alınmak istenmektedir ?

- Ordunun ve yargının vesayetinden bahsedenler, yeni düzenleme ile bir yürütme vesayeti mi yapmak istemektedir. Eğer öyle ise bu bir teslimiyet anlamına gelmez mi ?

- Anayasa paketinde kabul edilebilecek maddeler arasına ülkenin çoğunluğunun ve otoritelerin kabul etmediği, karşı çıktığı ve farklı anlamlar yüklediği, fırtınalar kopartan maddeler neden konmuştur. Asıl amaç yanlızca bu maddelerin değiştirilmesiyle yapılacak bir toplumsal dönüşüm müdür ?

- Çoğunlukla ‘Evet’ çıkması durumunda AKP hükümeti asıl yapılması gerekenleri yapmayıp, yalnızca yargı sisteminin dönüştürülmesi ile mi ilgilenecektir?

- Olası bir genel seçimde AKP’nin bir kez daha iktidar olmasıyla acaba yarı veya tam oligarşik siyasi bir nüfuz devleti mi oluşturma yoluna mı gidilecektir ?

İşte kafamı kurcalayan bu soruların cevaplarını tam olarak bulamadığım ve de zihnimde hep farklı izdüşümler oluştuğu ve de geleceğe yönelik kaygılarım olduğu için, ne yazık ki referandum da HAYIR diyeceğim… Sevdamız bu ülke ve bu millet. Oyumuz HAYIR..

../..