Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '09

 
Kategori
Yurtdışından Bildiriyorum
 

Rehn "ne Türkiye, ne Kıbrıs bir engel"

Rehn "ne Türkiye, ne Kıbrıs bir engel"
 

Mete Tümerkan ve Olli Rehn


BRT’ye verdiği özel mülakatta Mete Tümerkan’ın sorularını yanıtlayan Olli Rehn, çözüme ne kadar erken ulaşılırsa o kadar iyi olacağını belirterek, “Kıbrıs’ta bugüne kadar takvimler konusunda yaşanan tartışmaları da biliyoruz. Ve bu konuda herhangi birşey söylemek istemiyorum. Ama, her iki lider de, taraflarca kabul edilebilecek bir anlaşmaya varma konusunda son derece kararlı” diye konuştu.

Çözümün her iki topluma da yarar sağlayacağını ve bunun için de şu anda iç etkenlerin yeterli olduğuna işaret eden Rehn, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesinin, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Birliği’ne tam anlamıyla katılımını sağlayacağını söyledi.

REHN: UMARIM ÇÖZÜM VE AB YANLISI EĞİLİM RİSKE ATILMAZ
Rehn, “Dolayısıyla umarım Kıbrıslı Türklerın içerisindeki çözüm yanlısı ve AB yanlısı eğilim riske atılmaz, çünkü bu çok önemli...” dedi.

Kıbrıs konusundaki dış etkenlerle ilgili görüşlerini anlatırken ise Olli Rehn, AB’nin rolünün devam etmekte olan süreci desteklemek olduğunu söyledi.

Rehn şöyle devam etti:
Arabuluculuk görevi Alexander Downer ve onun ekibi aracılığıyla BM tarafından yapılmaktadır. Biz, Sayın Hristofyas, Sayın Talat ve Sayın Downer’ın çabalarını destekliyoruz. Bunu ben adada yaptığım temaslarda da dile getirdim. Bizler AB olarak, liderler tarafından talep edilmesi durumunda hukuk ve teknik uzmanlar aracılığıyla yardıma hazırız.

HERKES BU AŞMADA GÖRÜŞMELERE ODAKLANMALI
Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonlar konusuna bakışının ne olduğunun sorulması üzerine Rehn, Avrupa Birliği’nin bu yönde ‘Yeşil Hat’, ‘Mali Yardım’ ve ‘Doğrudan Ticaret’ diye 3 tüzük hazırladığını anımsattı. İlk iki tüzüğün onaylanarak yürürlüğe girdiğine işaret eden Rehn, Doğrudan Ticaret tüzüğünün Komisyon tarafından önerilmesine rağmen Konsey tarafından onaylanmadığını anımsattı.

Olli Rehn, ‘Doğrudan Tiaret Tüzüğü’nün masada olduğunu ancak bunun onaylanmasının AB Dönem Başkanı ve 26 üye ülkenin tutumuna bağlı olduğunu anlattı.

Rehn, “Bence gerçekçi olmak lazım ve özü konuşmak lazım... Şimdi görüşmelere odaklanalım ve sonuçları görelim...” dedi.

TÜRKİYE DESTEĞİNİ SÜRDÜRMELİ
Türkiye’nın Kıbrıs konusundaki yaklaşımını yorumlarken ise Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Rehn şunları söyledi:

”Geçtiğimiz haftalar içinde Türk liderlerle görüştüm. Örneğin Avrupa Birliği Komiyonu Başkanı Barasso ile Türkiye Başbakanı Erdoğan iki üç hafta önce biraraya geldi. Ben de görüşmeye katıldım. Türkiye’nin sürece devamlı desteğinin ve yapıcı rolünün çözüm için öneminin altını çizdik. Türkiye’nin adadaki olumlu atmosfere katkı yapmayı sürdürmesi ve liderlerin sürdürdüğü zorlu sürece desteğini devam ettirmesi gereklidir.

NE TÜRKİYE NE KIBRIS BİR ENGEL
Olli Rehn, “Türkiye, Kıbrıs’ta çözüme mi engel, yoksa Kıbrıs, Türkiye’nin AB üyelik sürecinde mi engel?” şeklindeki soruyu yanıtlarken ise, “Bu varsayımlardan hiçbiri doğru değil. Bence, şimdi elimizde Doğu Akdeniz’de bir kazan-kazan sonucunu elde edebileceğimiz tarihi bir fırsat var; geçmişte olduğu gibi tarafların kaybedeceği bir durum söz konusu değil. Gelin olumlu düşünelim, bence tüm taraflar için kazan-kazan fırsatı var... Hem Kıbrıs’taki iki toplum, hem de Avrupa ve Turkiye için..” diye konuştu.

Adanının BM parametreleri çerçevesinde yeniden birleşmesinin Kıbrıs Türk Toplumu için beraberinde AB’ne üyeliği de getireceğinin altını çizen Rehn, bunun da Kıbrıslı Türklere diğer AB vatandaşlarının sahip olduğu tüm hak ve diğer imkanlardan yararlanma fırsatı sunacağını anlattı.

Türkiye’nin AB’ye karşı yükümlülükleri konusundaki soruya yanıt verirken ise Olli Rehn, şunları söyledi:
Bu süregelen bir anlaşmazlık konusudur ve yapılan görüşmelerde Türk liderlere yükümlülüklerini hatırlatıyoruz. Aralık 2006’da, Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmeyince Komisyon adına 8 başlığın dondurulmasını önermek durumunda kaldım. Şimdi yapmamız gereken tüm yatırımlarımızı kapsamlı bir çözüme yönlendirmek ve Türkiye’den de taahhütlerine saygı göstermesini beklemektir.

KOMİSYON HUKUKA SAYGILIDIR
Rumların mülkiyet konusuyla ilgili uluslararası mahkemelere yaptıkları başvuruları değerlendirirken de Olli Rehn, ‘Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’ndan görüş isteyenin İngiliz Yüksek Mahkemesi olduğuna dikkati çekti.

Rehn, bunun bir hukuk konusu olduğunu ve bu konuya politikacıların karışmasının doğru olmayacağını ifade ederek, “Her ne kadar Adalet Divanı, Komisyon’nun prosedürle ilgili görüşünü sorduysa da, bu konu Adalet Divanı’nı ilgilendirir. Avrupa Komisyonu her zaman hukukun üstünlüğüne ve yargının bağımsızlığına saygılıdır” dedi.

GÜVEN YARATICI ÖNLEMLER ÇÖZÜME KATKI SAĞLAR
Kıbrıs’ ta Lokmacı kapısının yıllar sonra geçişlere açılmasının çok önemli bir güven artırıcı önlem olduğuna dikkati çeken Rehn, “ Sayın Hristofias ve Sayın Talat’la, yeni güven artırıcı önlemler alınması konusunu da konuştuk. Onların yeni geçiş kapıları açılması planlarını destekliyoruz ve kültürel mirasın korunması konusunda alınan kararlar gibi yeni adımların atılması çok önemli. Bu tür güven artırıcı önlemler kapsamlı bir çözüme de destek olacaktır” şeklinde konuştu.

“Kıbrıs’ta iki halk arasında bir güvensizlik ortamı var mı?” şeklindeki soruyu yanıtlarken de
Rehn, birçok Kıbrıslı tanıdığını ve güvensizlik olduğunu söyleyemeyeceğini belirtti.

Rehn şöyle devam etti:
Ancak iki toplum uzun bir süredir, son 30- 35 yıldır ayrı yaşamış ve tabii ki bu bir iz bırakmıştır. Ancak iki toplum arasında nefret görmedim. Hatta, birlikte yaşamak ve uzlaşmak için istek var ve bu da çözüm için önemli bir temeldir.


Avrupa Parlementosu seçimleri konusundaki görüşlerinin sorulması üzerine ise Olli Rehn, Avrupa Birliği ve Kıbrıs’taki yasal çerçeve içinde bazı güven artırıcı önlemlerin hayata geçirilebileceğini ancak bazı konular var ki bunların ancak çözümle birlikte mümkün olacağını söyledi.

Rehn, “Onun için, şimdi yapılası gereken çözüm için gerekli önkoşulları yerine getirmek ve bunun yanında, mümkün olan, güven artırıcı önlemleri de hayata geçirmektir. Çözüme gerçekten odaklanalım...Bunları gerçekleştirilim ve her iki toplumun ve yurttaşlarının da desteğini alalım” dedi.

HER TÜRLÜ MUTABAKATI KABUL ETMEYİZ
Rehn, liderler her ne üzerinde uzlaşırlarsa uzlaşsınlar bunu AB’nin kabul edemeyeceğinin de altını çizerek, şöyle devam etti:
”Biz her türlü faturayı ödemeye ya da her türlü kısıtlamayı kabule hazır değiliz. Biz, Birleşmiş Milletler kararlarında belirtildiği gibi, BM parametreleri çerçevesinde iki-bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitlik temelinde varılacak federal bir Kıbrıs’ı kabule hazırız. Yeniden birleşecek Kıbrıs’ın Avrupa Birliği temel prensiplerine saygılı olması, AB üyeliğinden kaynaklanacak yükümlülüklerini yerine getirmesi ve AB karar mekanizmaları içinde tek ses vermesi de gereklidir. Bu, AB karar mekanizmalarının tıkanmaması için şarttır.”

Kuzey Kıbrıs’ın AB muktesebatı içinde yer almaya başlamasının çözümün ne kadar erken olacağına ve varılacak anlaşmada ne kadar özel düzenleme getirileceğine bağlı olduğunu anlatan Rehn, “Umuyorum ki bu asgari düzeyde olur. Avrupa Konseyi bir süre önce, biraz önce sıraladığım prensipler çerçevesinde varılacak bir anlaşmayı uygulamaya hazırdır” dedi.

ÇÖZÜM VE AB YANLILARI GÜÇ KAZANMALI
Kuzey Kıbrıs’ta yapılacak Genel Seçimlerle ilgili görüşlerini açıklarken ise Olli Rehn, şunları söyledi:
“Seçim sonuçları yaşam ve politikaları her zaman etkiler. Bizim genel yaklaşımımız, yerel politikaya karışmama yönündedir. Ancak umuyoruz ki çözüm yanlısı ve Kıbrıslı Türklerin AB’ye yakınlaşmasını savunan siyasi yaklaşımlar güç kazanır. Çünkü bu kapsamlı çözüme ulaşmak için gereklidir.”

Kendisinin BM sistemini güçlü bir şekilde desteklediğini de vurgulayan Rehn, çözüm arayışlarında BM kararları ve parametrelerine mutlaka saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

 
Toplam blog
: 62
: 707
Kayıt tarihi
: 18.11.08
 
 

1962 dogumluyum. Doğu Akdeniz Üniversitesi mezunu bilgisayar programcısıyım. Mesleğim gereği birçok ..