Renk savaşları

Son 1-2 gündür 2 farklı renk kavgası yaşandı. İlk olarak Süper kupa finalinde Beşiktaş'lı yöneticiler logonun sarı lacivert olduğunu ve değiştirilmezse maça çıkmayarak boykot edileceğini söylediler, ama hatırlanacağı gibi geçen senede oynanan bu kupanın renkleri sarı-mavi olarak belirlenmişti. Geçen sene bir tepki olmamıştı. Fakat yinede apar topar restleri görüldü ve değiştirildi.

Artık yöneticiler futbolu saha içindeki futbolculara bırakmalı. Her takım için söylüyorum. Çünkü bu sene de gerilim yüksek olursa bir gün bu fay kırılır. Hiç istenmeyen olaylar olabilir. Tıpkı geçen sene biriken enerjinin Galatasaray-Fenerbahçe maçında patlaması gibi. Başkanlar ve Yönetim kurulu üyeleri takımların transferini, idari işlerini yapsınlar. Masa başında psikolojik zafer kazanma işlerine girmesinler. İnsanları futbol izlemekten soğutuyorlar.

İkinici renk olayı ise Turkuaz, yani literatürde tüm dünyada bilinen adıyla "Türk Mavisi"ydi. ilk olarak Fenerbahçe, Avrupa kupası maçlarında giymek için tasarlamıştı, nostaljik paptyadan alınan ve ilk renkler olan sarı beyaz çubuklu formayla beraber. Aslında 100.yıl olmasıyla nostaljik sarı-beyaz forma bekleniyordu ve beğenildi. Turkuaz formaysa sürpriz oldu.

Aynı şekilde bugünkü haberlere bakılırsa Milli Takımı'mıza sponsor firma da turkuaz forma yapma kararı almış. Aslında dünyada Türk Mavisi olarak bilinen zaten adını da Türklerden alan bu renk milli takımın sembolü de olabilir. Gök mavisi İtalyanlar, Portakallar gibi. Bayrağımızda bulunan kırmızı-beyaz renkler bizim için onurdur, ama milli forma ile bayrağımızı karıştırmamalıyız.

Televizyonda bir maçı izlerken 2 takımı bakıp turkuaz formayı gördüğünde Milli Takımımızı direk tanıyabilir bir Avrupalı futbolsever. Geleneklerimize biraz ters olmakla beraber, turkuaz formaya ben ısındım. Yani zaten gökmavisi, ya da portakallar değil türk mavisi, bizimle özdeşleşmiş ismini bizden almış bizim rengimiz.

Son karar tabi ki yetkililerin, bakalım önümüzdeki günler neleri getirecek...