Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '16

 
Kategori
Mizah
 

Rıfkı...

Rıfkı...
 

sabah.com


Şimdi soracaksınız kim bu Rıfkı, diye…!
 
Abi biraz istirahat buyurunuz. Biraz sonra tanışacaksınız..!
 
Haftada bir gün benim “Özgürlük” günüm. O gün hanımın misafirleri gelir. Bana da “Sepet Havası” düşer… Hadi oğlum nereye gidersen git.
 
Aslında her zaman gittiğim yer bellidir ama dönüşte inceden inceye hesap vereceğim için yine de bütün yaptıklarımı aklıma not alırım: “Şuraya gittim, Mahmut’u gördüm. Sonra bir çay içtim… Valla bir çay içtim, iki tane içmedim..!” sorular ve cevaplara her zaman hazırım.
 
Ama aslında , her keresinde yalan söylerim. Gittiğim yerlerin anlattığım hikayeyle hiçbir ilgisi yoktu.
 
İşte bugün de belirlenen minval üzere evden çıktım. Bütün planlar kafamda. Artık eski planlara da uymuyorum… Kafama nasıl esiyorsa öylesine davranıyorum.
 
Arabamı çalıştırdım. İki gün önce temizletmiştim bu mereti yine kirlenmiş. Ne yapmalı ? Bizim tek AVM’miz var. Onun altında da  araba temizleyicisi. Arabayı götürdüm teslim ettim.
 
“Ustam ben iki saat sonra gelir, teslim alırım..”dedim.
 
Asansöre yürüdüm. Yine asansör bozuk. Ulan galiba bu AVM’de işler kırık… Bir asansörü bile tamir ettirmiyorlar. Günlerdir böyle…
 
Orta kata çıktım. Kapıdan çıkınca şimdi orada bir sürü ATM’ler var (bu harflerden bir şeyler anlıyorsunuz diye söylüyorum.. ) AVM; ATM… Artık hep böyle kodlamalarla geziyoruz. Malum : Amerikan işi.. Onlar ne yapıyorlarsa, biz de onu taklit ediyoruz.. O bakımdan anlarsan anlarsın; anlamazsan… Sen bilirsin!
 
Caddeye çıktım. Karşıya  geçtim. Oradan Otogar arabalarından birine bindim. Ama kente inen arabalardan birine… Kartı bastırdım 75 Krş yazdı (O niye, onu bilemiyorum. Aslında RTE’nun büyük himmetiyle bütün yaşlılar Türkiye’de artık Otobüslere parasız biniyorlar ve herkesin bundan haberi var.. Eee .. Bu 75 krş nedir. Kimden alacaklar bunu!)
 
Dert etmedim. Bana ne? Benden para isteyen yok ya… Otobüsçüler de bunu artık benimsemişler. Büyük Reis’i karşı gelemiyorlar. Böylece emekliler de şu veya bu şekilde bağlanmış oluyor. Az mı..?
 
Aşağıya limana indim. Ender gazetecilerden biri olan Emre’nin oradan , istediğim gazetenin bulmaca ekine baktım. Baktım ki benim bulmacanın yerine reklam koymuşlar… Ben bir daha bu gazeteyi alır mıyım? Boş versene..
 
Öğle vakti olmuş. Sonra aklımda daha önceden kestirdiğim, denizdeki tek Boğaz Köprümüzün dibine yaslanmış olan Balıkça Teknesi’ne girdim.
 
“Günaydın ..” dedim.
 
“Aleyükümselam… Hacı Amca!” diye karşılık verdiler. Demek ki sonunda Hacı’ya benzedik. Niye ki!!
 
Bu Balıkçı Teknesi artık kıyıya çekilmiş durumda, esas işlevini de yitirmiş. Sadece balık kızartıyorlar ve milleti bu açık havada doyurmaya çalışıyorlar. Üst kat fazlasıyla açık olduğundan ben Güverteye girdim. 
 
Genç bir kız geldi:
 
“Amca ne  arzu ediyorsunuz?” diyerek isteğimi sordu.Ben…
 
“Balık ekmek yapıyorsunuz, değil mi kızım?” diye sordum..
 
“Tabii,” diye yanıtladı kız. “Norveç Balığı…”
 
“Kızım,” dedim ,””Onlar aslında İsveç balığıdırlar…
 
“Yok Amca bizimkiler Norveç Balığı ,”demez mi! Bende şafak atmaz mı…
 
“Kızım niçin inatlaşıyorsun, bu balıklar çoktan beri İsveç’lidirler, Norveç’e sonradan transfer oldular; o bakımdan Norveç Balığı diyorlar ama onların aslı nesli İsveçlidir…”
 
Kız artık baktı ki benimle didişmek kolay değil. Vazgeçti…
 
“Peki amca, senin dediğin gibi olsun. O balıklar İsveç’li olsunlar…”diye tartışmayı kapattı. Yine ben kazanmıştım. Gördünüz mü!
 
Şimdi diyeceksiniz ki, “nerede yahu bu Rıfkı…”  Biraz bekleyin canım… Allah Allah…
 
Güverteden denize baktım kaldım.. Pencerelerde naylon perdeler. 
 
O sırada arkamda bir kuş sesi duydum. Baktım papağana benziyor ama papağan değil; kanaryaya benziyor ama kanarya değil… Her neyse, sanki kuşlardan da pek anlarmışım gibi..!
 
Oradan oraya sıçrayıp duruyor. Bir ara benim omzuma kondu.. Konmasıyla birlikte : “Günaydın!” mı, dedi; yoksa ben mi yanlış anladım.. Hay Allah! Bu kuşta bir iş var. Acaibi minel garaip.. Nasreddin Hoca’nın hindisi gibi düşünmüyor. Konuşuyor, hem de öztürkçe; örneğin Selaminaleyküm, demiyor..  Kapalı güvertede oradan oraya sıçrayıp duruyor. “Günaydın..Günaydın..” diyerek.
 
Servis yapan kıza :
 
“Bunun adı ne?” diye sordum. 
 
“Amca , onun adı Rıfkı..” demesin mi? Hay Allah nereden geliyor bu Rıfkı? Bir bilsem…
 
“Kızım, neden bunun adını Rıfkı koydunuz?”
 
“Amca ben bilmiyorum ki. Ben de işe dün başladım..”  Ha anlaşıldı Vehbi’nin kerrakesi..
 
“Peki kızım, güvertenin kapısı açık.. Bu kuş hiç uçup gitmez mi?”
 
“Aaa amca o dışarıya çıkar , biraz bakınır girer içeriye…” der demez, hop Rıfkı dışarı uçtu.. dışarıda bağırdı çağırdı… Sonra içeri girip , masamın üzerine kondu ve arkasından…
 
“Eşeğoğlu eşek…!” lafını etti. Kafam kızdı. Ayağa kalkacak gibi oldum..
 
“Bana mı söyledin..?” diye sertçe sordum. Rıfkı’ya..
 
“Abi sana söyler miyim! Her  gün buradan bir oğlan geçiyor. Elinde ne kadar çöp varsa bizim motorun yanından denize fırlatıyor,atıyor.. Sen olsan ne yaparsın! Eşekoğlu eşek..” diye ekledi. “O oğlana söylüyorum ben..”  Haa vaziyet anlaşıldı.
 
“Peki, denize çöp atılmasından niye bu kadar sinirleniyorsun ki?” diye söylendim..
 
Yine :” Eşekoğlu eşek..!  İşte yine tekrarlıyorum, dedi” , “Denize çöp atılır mı be!”
 
Biraz dikine gidiyim dedim : “Atılırsa ne olurmuş, ha.. Ne olurmuş…!”
 
Masada üzerime üzerime yürüdü, kendimi yana attım.. Sandım ki ..
 
“Neyse, sen acemisin bilmiyorsun. Bak bu atılan çöplerden ötürü , Belediye memurları bizim Nazım abiye iki günde bir ceza yazıyorlar. Biliyor musun?”
 
“Eşekoğlu eşek ..” diye ekledi. 
 
“Haklıymışsın.. Al benden de o kadar dedim : “Eşekoğlu eşek…”
 
“Hah şöyle anlaşalım..!”
 
Neyse balık ekmeğim geldi. Yanında salatası… Rıfkı’ya : 
 
“Balık yer misin?” diye soracak oldum.. Cevap:
 
“Eşekoğlu eşek…” Aldık mı ağzımızın payını.
 
“Neyse .. Kuşlar balık yer mi be..! At şuradan biraz ekmek parçaları, biraz salata da , bugün siftah yapalım bari..”
 
“Bağır bağır bağır; küfret küfret.. Anlamıyorlar. Bunlara yemek zamanını hatırlatmak lazım..!”
 
Orada balığı ben yedim. Ekmeğini paylaştık Rıfkı ile.. Ayağa kalktım… 
 
“Allahaısmarladık..” dedim.  Cevaben..
 
“Kusura bakma abi, bugün biraz sinirliyim… O da sana rastgeldi.. Gemiye her zaman bekleriz..” 
 
Bir cevap veremedim. O arkamdan seslendi..
 
“Abi senin de sohbetine doyum olmuyor! Hadi güle güle…”
 
Ne dünya be. Artık terbiyeyi de, eğitimi de  Rıfkı’dan öğreniyoruz. . Bizde kalmadı ki…
 
Eve geldim. Hanım sordu : “Nerelerdeydin..?”
 
“Rıfkı ile beraberdik..!”
 
“Rıfkı kim be?”
 
“Benim kitapçı arkadaşım..!
 
Rıfkı bir kuş diyeyim de, “Benim herif iyice tozuttu ,”diye yüzüme öylesine bakakalsın, öyle mi?” Yağma yok.
 
Sen onu tanımıyorsun dedim. En temiz sözü “Eşek oğlu eşek..”tir dedim.
 
“Senin de amma da ekstra arkadaşların varmış..” diye laf attı ama , uzun etmedi. 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..