Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '08

 
Kategori
Şiir
 

Ritimle serenat

Ritimle serenat
 

Öncelikle herkesin hiç itiraz etmeden kabul edeceği bir şiir tarifi yapayım.

Dilin doğuşuyla beraber ortaya çıkan bir yazın türüdür..

Var mı itiraz eden …….. yok. korkmayın bitirmedim. Şiirin ruhunu anlatacağım. Vurguda yapmıyorum.”Şiiri tanımlamak için binlerce ifade kullanılmışsa da doğru ve değişmeyecek bir tanıma ulaşmak olanaksızdır.” da demiyorum.

Bir yerlerinden tutup başlıyorum.

Bir yerlerde güneş batarken, gözümü kapatıyorum. Renkler geliyor kırmızıya çalan renk tonları ….. devamlı değişen bir ritim. Ritim evet ritim.

Şiir bu olmalı. Şiir bir ritim dir. Orkestranın en önemli adamının ne çaldığını kimse bilemez. Bu darbukadır. Bütün orkestraya bu estrüman ritim verir. Ben böyle bir orkestrayı dinlemeye gittiğim zaman kulağım başka sesleri duymaz. Darbukayı dinlerim. Bütün aletlerin sesini beynimde susturup sadece ve sadece darbukayı dinlerim.

- işte sanat bu! Darbuka. Onun getirdiği ve ortaya koyduğu ritim.

Şiir darbuka gibi ritim tutar hayata.

Ala gözlerini sevdiğim dilber
Sana bir tenhada sözüm var benim
Kumaş yüküm dost köyüne çezildi
Bİr zülfü siyaha nazım var benim

Deyip belli bir serenat ritmi tutturan Karacaoğlan adım adım hedefe doğru gitmektedir.

Artık ben bile gerisini getiririm, ama sahibine bırakayım lafi

Ak ellere al kınalar yakınır
Ala göze siyah sürme çekinir
Dostu olan dost yoluna bakınır
Dosta giden yolda izim var benim

İşte tam böyle coşmuşken, birden ritim bitti.
Bir tadımlık Karacaoğlan.


 
Toplam blog
: 115
: 1244
Kayıt tarihi
: 17.07.06
 
 

Tek düşüncem yaşadığım dünyayı nasıl yorumladığımı başkalarının bilmesidir. Aslında yorumun özünde t..