Rumlardan önemli itiraf

Görüşmelerle ilgili olarak Güney’de ne oluyor, merak ettik ve değerli bir kaynağımızla uzun sayılabilecek bir konuşma yaptık. Kıbrıs konusu, Rum tarafında 2011’de yapılacak Milletvekilliği seçimleri. DİSİ, DİKO, EDEK, Başpiskopos konusunda uzun uzun konuştuk. Bu hafta 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yıl dönümü, yani Kıbrıslı Türklerin özgürlüğe kavuştuğu gün kutlanacak. Kaynağımıza, “20 Temmuz kutlamaları yaklaşıyor?

Ne düşünüyorsun?” diye sorduğumuzda aldığımız cevap, bu yazıyı yazmamıza neden oldu. Kaynağımız “çok önemli bir itirafta” bulundu ve “Sefa Bey biz Kıbrıslı Türklerin 1963-1974 yılları arasında yaşadıkları acıları inkâr etmiyoruz” dedi. Şaşırdık! Sonra nasıl yani dediğimizde; anlatmaya başladı. “Sefa Bey, bizler Kıbrıs sorunun 1974’te başladığını asla kabul etmiyoruz. Bazıları sanır ki AKEL bu sorunu ‘1974 başlar’ der. Böyle bir durum yok. Başkan Hristofyas da böyle düşünür. Kıbrıs Türklerinin 1974-1963 arasında yaşadığı acıyı kabul ediyoruz. Bunu önemli bir itirafta diyebilirsin.1960’larda aşırı sağcı Rumlar, büyük sorunlar çıkardı. Sadece Kıbrıslı Türk kardeşlerimizi değil, Rumları da öldürdüler.” Bunları anlattıktan sonra “evet bu önemli bir itiraf” dedik. “Ama” dedi. Ama ne dediğimizde, “Kıbrıslı Türkler de, Kıbrıslı Rumların 1974’ten sonra yaşadıklarını anlamalı…” “Açar mısın?” dediğimizde; “Sefa Bey, Kıbrıs sorunu masada bu iki gerçek ışığında çözülmeli. Biz 1963-1974 arasını inkâr etmiyoruz. Kıbrıslı Türkler de 1974’ten sonra Rum toplumunun yaşadıklarını inkâr etmesin. Masada, bu iki durumda göz önüne alınsın ve bir çözüme ulaşılsın…”

“Peki, sizin içinizdeki insanlara 1974’ten öncesini nasıl anlatacaksınız? Onlar ‘Kıbrıs sorunu 1974’te başlar’ diyor” diye sorduk. “Sefa, AKEL bu süreçte çözüme odaklandı. Diğer partiler sadece seçim havasına girdi. Seçim havasına girdikleri için Kıbrıs sorununda istemezler bir ilerleme. Şöyle ki, 2011’de milletvekilliği seçimi var. Bunu görerek hareket ediyorlar. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklandılar. Toplum da bu yönde. Ancak AKEL bu süreçte, ne DİSİ ne DİKO ne EDEK ne de Başpiskopos’u dinlemez, Kıbrıs konusunda. AKEL çözüme odaklandı. İç konularda işbirliği olabilir. Ama çözüm konusunda AKEL kararlıdır. AKEL’in yolu bellidir…” (Aynı kaynağımız daha öncede DİSİ Başkanı Nikos Anastasiadis’in “asıl amacının Cumhurbaşkanı olmak” olduğunu belirtmişti. S.K) “Burada (Güney’de) iki türlü muhalefet var. Birincisi, DİKO, EDEK. Bunlar federasyona karşı. İkincisi DİSİ çizgisi. DİSİ ‘gerçekçi bir federasyon’ istemiyor.” “AKEL’in çözüm yolu derken” dediğimiz ise; “AKEL iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon istiyor. Bu federasyonda ‘güçlü’ bir Kıbrıslı Türk yönetimi olsun istiyor. Kıbrıslı Türkler asimilasyondan korkuyorsa, bu ancak federasyonla olur. Kıbrıslı Türk kardeşlerimiz eğer ne Rumların ne de Türkiye’nin hâkimiyetinde yaşamak istemiyorsa, federasyonu istemelidir” diyor. Rum kaynağımızla bu konuşmaları yaparken, “katılmadığımız” bölümler olsa bile, 1974 öncesi “itirafının” çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Zira Rum Yönetimi Başkanı Sayın Dimitris Hristofyas’ın da, bu konularda “daha fazla” açık olması gerekiyor. Bunu dillendirmelidir. Hem medya, hem de Rum toplumuna anlatmalıdır. “Biz de hata yaptık” demelidir. Sorduğumda, “başkan Hristofyas da bizim gibi düşünüyor” diyor kaynağımız. Bunu bize anlatıldığı gibi, halka da anlatabilse. İşte o zaman “çözüm” için yollar daha rahat açılır.