Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '16

 
Kategori
Dünya
 

Rusya-Türkiye nasıl barışır: Bir kazan-kazan önerisi!

Rusya-Türkiye nasıl barışır: Bir kazan-kazan önerisi!
 

milliyet.com.tr'den...


Kazançlarımız paha biçilmez olacak!

“Davutoğlu’yla Astana’da bir araya gelmesinin ardından ‘telefona sarılan’ Nazarbayev Putin’i aradı”Milliyet, 9 Şubat’ta, haberi,  böyle verdi.

Haberin başlığı ise; “Putin barışmak için şartını söyledi” şeklindeydi.

Anlaşılıyor ki Türkiye, “barışmak” için çaba gösteriyor. Bilhassa, Kazakistan Devlet Başkanı’yla Başbakan Davutoğlu görüşmesinin hemen arkasından, Nazarbayev’in “telefona sarılması”, Türkiye’nin, Nazarbayev’den “arabulucu” olmasını talep ettiğini kanıtlıyor!

Peki, iki ülke barışabilir mi?

Barışmalı! Barışmak her iki ülkenin de menfaatine, düşmanlığı sürdürmek ise zararına…

Putin, Nazarbayev’e şartını söylemiş: “Aramızdaki problem ve zorlukları biz yaratmadık. Kaynağı biz değiliz. Bu nedenle adım atması gereken taraf Türkiye”!

Bu şartlarda ne yapılabilir, problemler nasıl çözülür?

Çözüm çok zor! Ama imkânsız değil!

“Kaynağı biz değiliz” diyor Putin!

Biz de değiliz!

O vakit, kaynağına inelim… Problemin kaynağı ne?

Çok açık: Suriye!

“Uçak hadisesi” işin bahanesi, asıl mesele, iki ülkenin Suriye politikalarındaki taban tabana zıtlık!

O “zıtlık”, birbirlerine “tahammül”edilemeyecek noktada!

Demek ki iki ülke arasında, söz gelimi, “sınır ihtilafı”, “Karadeniz’in ortak kullanımı”, “Boğazlar rejiminin uygulanması” gibi “doğrudan” bir mesele yok!

Mesele ne? Üçüncü bir ülke!

Öyleyse, “akıl”, “mantık” devreye sokulur, “reel politika” göz önünde tutulursa, “barış”a ve “çözüm” e ulaşılabilir.

Akıl ve mantık, iki büyük komşunun barışmasını “emrediyor”!

“Reel politik”e gelince, Rusya, Suriye’ye dün veya 30 Eylül 2015’te gelmedi…  Rusya-Suriye işbirliğinin 1950’lere uzanan bir mazisi var. Meşhur Tartus Üssü ise 1971’de beri mevcut!

Rusya’nın, Akdeniz’deki tek üssünden, o üssü kendisine sağlayan devletten vazgeçmesi düşünülebilir mi?

Hayır!

O vakit, bu katı gerçeği görmek, kabul etmek ve içimize sindirmek, en azından “tahammül” göstermek zorundayız.

Peki, Türkiye, Rusya’yla hangi düzlemde “barış”abilir?

Hangi adımı atabilir, nasıl bir pazarlık yapabilir? Pazarlık konusu yapabileceği bir imkân ve kabiliyeti var mı?

Var!

Şu ana kadar ne olduysa oldu…

Şimdi gerçekleri görme, gerçekçi olma ve bilhassa, “millî menfaatler”in gereğini yerine getirme zamanı.

Rusya’ya şöyle bir teklif yapılarak, bir “adım” yaklaşılabilir:

“Biz ‘muhalifleri’ desteklemekten vazgeçelim, siz de PYD’yi desteklemekten vazgeçin”!

Rusya’nın böyle bir teklife sıcak bakacağı kanaatindeyim! Hatta hoşuna bile gidebilir. Çünkü Rusya ve Suriye, Batı’nın ve Türkiye’nin “muhalifler”i güçlendirmesi neticesinde, onlarla baş edebilmek için PYD ile işbirliği yapmak zorunda kalıyor. “Muhalif” denilen eli silahlı örgütlere “desteğin kesilmesi” durumunda PYD’ye fazla ihtiyaçları kalmayacaktır.

Bu teklifle, Türkiye, Suriye meselesinde “tarafsız” kalacağını ilân edecek, buna karşılık, sınırlarında terörist bir örgütün varlığından, güçlenmesinden kurtulma fırsatını yakalamış olacaktır.

Evet, Türkiye’nin böyle bir “adım” atmasının kolay olmayacağını biliyorum.

Lâkin akıl-mantık ve reel politik, “çözüm budur” diyor!

Böyle bir “antlaşma” gerçekleşirse, hem ülke güvenliği, hem de iki “büyük komşu ülke”nin arasında sağlanacak “dostane ilişkiler” bakımından kazançlarımız “paha biçilmez” olacaktır.

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..