Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

10 Eylül '08

 
Kategori
Dünya
 

Rüzgârı Dinliyoruz !..

Rüzgârı Dinliyoruz !..
 


"Benim adım rüzgâr... Beni yaramaz bir gezginci olarak tanırlar ve nereden eseceğim belli olmayacak şekilde, gökyüzünde canımın istediği gibi dolaştığımı söylerler. Yaramaz olduğuma, canım ne istiyorsa onu yaptığıma ben de inanıyordum... Halbuki bu sabah, bir bilim adamının çalışma odasının penceresinden içeriye daldım. Tabii masasının üzerindeki kâğıtları da darmadağınık ettim. Baktım ki, benimle alâkalı bir yazı yazmış. İşte o zaman masanın üzerinde bir süre dönüp durdum."


Kâğıtlarda şunlar yazıyordu...


Isıtılan bir cismin hacmi büyür ve o cisim genleşir.


Termometrenin içerisinde ısındıkça yükselen cıva, yazın öğle sıcağında bir asfalt yolun üzerinde titreyerek yükseldiği kolaylıkla farkedilen sıcak hava bu fizik kuralına iyi birer örnek teşkil eder.


Aynı şekilde, yerkürenin çevresindeki atmosfer tabakası da güneş ışınlarını dik aldığı bölgelerde genleşir. Demek ki böyle bir olay, yaz mevsimini yaşayan bir bölgede ve gündüz saatlerinde görülebilir. Bu arada Yer dönmeye devam ettiği, atmosferin sıcak bölgeleri kıtaların ve okyanusların üzerinde yer değiştirdiği için, gezegenimizin uzayda yol alırken birlikte sürüklediği hava tabakasında yer yer daralmalar, şişkinleşmeler meydana gelir.


Bir ülkenin üzerindeki hava kütlesi çoğaldığı zaman, havanın ağırlığını ölçen barometreler atmosfer basıncının yükseldiğini gösterir. Bunun aksine, başka bir bölgede, basınç daha az olabilir; o noktada atmosferin içerisindeki maddeler azalmış, sanki bir delik açılmıştır.


Bu gibi denge bozukluklarının uzun süremeyeceği muhakkaktır. Bir yerdeki havanın yoğunluğu artarsa orada ister istemez hava hareketleri meydana gelecektir. Yüksek basınç altındaki bölgelerin havası, alçak basınç altındaki bölgeleri dolduracaktır.


İşte rüzgârlar böyle oluşurlar, asla gelişigüzel esmezler, mantıklı bir düzene bağlıdırlar.


Hemen yanıbaşımızda, bir çiftlik avlusunda veya bir plâjın kumlarında meydana gelen olaylara bir bakalım... Yazın sıcak havalarda avlunun taşları ya da plâjın kumları, üzerinde çıplak ayakla yürünemeyecek derecede ısınmış olduğu hâlde; orada bulunan bir kovanın içerisindeki su sadece ılınmış olur. Çünkü, taşlar ve kayalar sıcaklığı sudan daha fazla kaparlar.


Aynı şekilde, yaz aylarında Orta Asya'daki geniş çöller Hint Okyanusu'ndan çok daha sıcaktır; dolayısıyla karaların üzerindeki hava basıncı düşüktür. Bu yüzden, nemli ve sürekli bir rüzgâr denizlerden karalara doğru eser. Bunun aksine, karalar sulardan daha çabuk ısı kaybederler, yâni kolay soğurlar. Kışın deniz kıyılarında toprak donmuş olsa dahi sular daha sıcaktır. O zaman da, kışın sonlarında çok soğuyan Asya'nın orta kesimlerinden Hint Okyanusu'na doğru soğuk ve kuru hava akıntısı başlar.


Ilıman iklim bölgesinde bulunan ülkemizde de, aynı olayların bize hafif, tatlı rüzgârlar kazandırdığını görürüz. Kıyılarımızda tüm gün hava sıcak olursa, serin kalmış denizden ısınmış topraklara doğru esen bir "deniz meltemi" görülür. Sabahın erken saatlerinde ise, geceleyin karalar soğuduğu ve deniz suları da az çok aynı ısı derecesinde kaldığı için, bu defa ters yönde bir "kara meltemi" eser.


Bu bilgiç yazıları okuduğu o günden beri "Rüzgâr Amca" kendisine "yaramaz gezginci" dendiği zaman hayli kızmaktadır.
 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..