Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '09

 
Kategori
Anılar
 

Rüzgar ve ben

Rüzgar ve ben
 

Yıllar öyle hızlı geçiyor ki.. Yaşanmış anıları toplasam süper bir film olur diyorum içimden.. Hep aynı uçurumun kenarına gidiyorum hergün. Kendimi rüzgarın deli deli esen güzelliğine bırakıyorum. Yaşamış olduğum tüm kötü anılarım rüzgarın kucağında kayboluyor. Arındığımı hissediyorum tüm kötülüklerden. Eski günlerimi düşünüyorum. Niye diyorum niye? Herşey neden bu kadar hızlı değişiyor. Sevdiklerim neden dağılıyor etrafımdan bir bir. Herkes nereye gitti. Kim nerede? En çok kendi kendime oynamayı seviyordum. Kimseyi aramıyordum. Karakterleri kafamda tasarlıyor, hayal ediyor ve oyunuma katıyordum. Onlara yön veriyor hangi karakterin nerede olduğuna ben karar veriyordum. Oyunun sonunda ben kazanıyor, hayalimde kurduğum kişilikler kaybediyordu. Üzülüyordum ve tekrar başlıyordum oyuna. Bu sefer onlara kazandırıyordum oyunu ve mutlu olduklarını görüyordum. Bende mutlu oluyordum. Yıllar öyle hızlı geçiyor ki.. Hayata tutunmak için küçücük yaşta ellerim nasırlanıyordu. Çalışıyordum durmadan, niçin bu kadar çalıştığımı bilmeden. Ellerim kalemden çok kazma, kürek tutuyordu. Bir türlü aklım almıyordu olup bitenleri. Sabah uyandığımda camdan dışarı bakıyor, gördüğüm insanları görmek istiyordum. Hergün aynı saatte aynı insanları görüyordum. İzliyordum onları. Olup bitenlere bir anlam vermeye çalışıyordum. Kafam öyle karışık bir hal almıştı ki. İlk kez sürekli yaşadığım yerden uzak bir yerde yaşayacaktım. Okumak istiyor ve artık gerçek oyunu oynamak istiyordum. Artık karakterleri benim hayal etmem gerekmiyordu. Çünkü onlar gerçekten vardı ve karşımdaydılar. Çok suskunsun deniliyordu bana. Neden konuşmuyorsun? Neden bu kadar durgunsun? Hep aynı sorular çok canımı sıkmaya başlamıştı. Neden olduğunu bilmiyor cevap veremiyordum. Kendime anlatıyordum nedenini. Ama karşımdaki insanlara anlatamıyordum. Dilim tutuluyordu o an. Korkuyordum nedenini bilmeden. Ağlıyordum sessizce, kimselere görünmeden. Evime gitmek istiyordum. Evimi, yeşil erik kokusunu, dalından kopardığım bademin tadını çok özlemiştim. Tatiller çok çabuk geçiyordu. Görmek istemiyordum başka kimseyi. Çok mutluydum kendi dünyamda. Yıllar o kadar hızlı geçiyordu ki.. Yatağımdan kalkıyor, aynı camdan yine dışarıya bakıyordum. Ama aynı insanları göremiyordum artık. Değişiyordu herşey. Bu korkunç birşey. Hiçbirşey değişmemeli hep aynı kalmalı. Öyle istiyordum. Alay konusu oluyordum suskunluğumla. Ama çok güzel yazıyordum. Yazarak her şeyi çok güzel anlatıyordum. Ama konuşamıyordum. Öğretmenim şaşkınlıkla ismimi okur ve kompozisyon yarışmasında birinci olduğumu duyururdu mikrofondan. Sahneye çıkar ödülümü alır susardım Teşekkür etmekten birkaç kelime birşey söylemekten korkuyordum. Nedenini ise bilmiyordum. Daha uzak yerlere gitmek istiyordum ve gittim. Yeni insanlar yeni yaşamlar gördüm. Dışarıda gördüğüm hayat benim hayatımdan daha farklıydı. İmrenerek baktığım yaşamların hayalini kurmaya başladım. Ama hiçbirine ulaşamıyordum. Çok zordu. Yüzüme gülen, beni seven insanlarla karşılaştım. Çözüldü biraz dilim. Artık anlatıyordum. Konuşmaktan çekinmiyordum. Hayat demek buymuş. Yaşamak demek bundan ibaretmiş dedim. Doğuracağı sonuçları düşünmeden hatalar yaptım. Bu hatalarım karşısında anlayış bekledim beni seven insanlardan. Ama anlayış görmedim. Kötü sözlerle kaşılaştım. Suçlandım. Alay konusu oldum. Bu hatalar başka insanlara yaptığım iyiliklerin kendisiydi. Başkaları mutlu olsun diye kendi mutluluğumu feda ettiğimin farkına vardım. Artık iyilik yapmayacaktım. Kendim için yaşayacak, kendim içim mutlu olacak ve ne yaparsam kendim için yapacaktım. Uzun süredir gitmediğim o uçurum kenarına gittim tekrar. Gözlerimi kapattım ve düşündüm uzun uzun. Gözlerim yaşardı, ağladım için için. Bu defa dertlerim uçup gitmiyordu uçurumun kenarında. Gözyaşlarım karışmıştı o rüzgara.
 
Toplam blog
: 3
: 507
Kayıt tarihi
: 12.11.08
 
 

Adım Enver 1986 doğumluyum. Üniversite öğrencisiyim aynı zamanda bir şirketin muhasebe departmanında..