Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sağır oluyorum, Düdüklü Baba!

Sağır oluyorum, Düdüklü Baba!
 

Son yıllarda Amerika'da popüler olan bir deyim var (Amerika'da olan her şeyi bildiğimiz için): "Hayat sana limon verirse, sık da limonata yap!" Hangi açıdan bakarsam bakayım karşımda bir limonluk var. Saat 6, ben ayaktayım. Hem de yeni falan kalkmadım. Kalktığımda yaptığım ilk şeyse doktordan randevu almak oldu. Panikle doktor randevusu alarak güne başlamak gibisi yokmuş- bir de üstüne şöyle güzel bir kahvaltı yaparsam! Ama aylardır güzel bir kahvaltı da yapmadım. Niye?

Gece gece, hayırdır?

"Her şerde bir hayır vardır" Bu sözü iki ay önceki o geceden beri kendime tekrarlıyorum. O gece ki, soğuk bir kış gecesiydi (Drama, gerilim!) Ve ben laptop'ımın başında oturmayı bitirmiş, yatmaya gitmek üzere masamdan kalkmıştım. "Manyetik alanlar zararlıdır" hırsıyla modemi kapatmaya yan odaya geçtim. İşte onu ilk kez o zaman duydum, kulağımdaki düdük sesini. Önce "Allah allah, bu odadaki bilgisayar da mı çalışıyor?" dedim. Sonra acı gerçeği anladım: Ses içimdeydi. Modemi kapatmaktan çıkan klik sesine bile tepki verip tonunu değiştirmişti üstelik! "Biiiiiiiiip".

Düdüklü Baba Türbesi

Bir ara Düdüklü Baba Türbesi diye bir şey çıkmıştı. İnsanlar bu türbeyi pek sevip, gidip dua ediyorlardı. Sonradan anlaşıldı ki, bir grup genç gırgır olsun diye bu türbeyi "inşa etmeye" karar vermişlerdi. İşte ben de o düdük sesli geceden sonra, Düdüklü Baba Türbesine döndüm! Diğer insanların duyamadığı saçma bir içsel düdükle yaşıyorum! Ama bu düdük, karanlık güçlerin eseri çünkü beni sağır ediyor. Düdük çaldıkça, ben de işitme yeteneğimi kaybediyorum.

Meğer Hardware Mucizesiymişim

Yeteneklerden söz etmişken, çocukluğumdan beri müziğe yetenekli olduğum söylenip durdu. İlkokuldaki müzik hocam, verdiğimiz org ve flüt konserlerinde orgumu sahnenin önüne koyup bana solo yaptırır, diğer öğrencilerden de koro yapardı. Sonunda konservatuara git dedi. (Gitmedim) Lisede gitar çalmaya karar verdim. Üçüncü dersteki egzersizde çalmam gereken parçadan sapıp ilk kişisel akor kombinasyonumu yaptığımda, bunu niye, nasıl yaptığımı ben de anlamadım. Parmaklarım kendi yollarını izleme konusunda çok ciddiydi. Bunu gören havalı gitar hocam da bütün sınıfa beni şaret ederek şöyle bir şey dedi: "O, konserin yıldızı. Siz de... nöbetçi öğrenciler olabilirsiniz." (Öğretmenler çok acımasız! Ne düşünüyordun be adam, liseli kızlar tarafından linç edilmem gerektiğini mi?! O kursa en iyi iki arkadaşımla giderdim!)

Peki ben bu konuda ne yaptım? Müziği sadece dinlemekle yetindim. Laf olsun diye beş dakikada bestelediğim şarkıları bile insanlar beğenmişken. Şimdi de anladım ki, beni yetenekli yapan belki de en önemli faktör, sesleri nasıl algıladığımmış. Düdüklü olan sağ kulağımla, şu anda müziği hissedemiyorum. Sol kulağımsa müzik dinlediğimde beni yaratıcı yapan ve "hissettiren" yeteneğiyle yoluna devam ediyor. Meğerse yeteneğimin çoğu bir "hardware" olayıymış! O kadar da havalı değilmişim! Sağ mikrafonu hırpalayınca yeteneğin yarısı gidiyormuş!... Urfa biberi kadar acı olan: Bu hastalık, diğer kulağa yayılmasıyla ünlü.

Aşkın Değeri Kaybedince Anlaşılır

O günden beri gerçekten öyle acı çektim ki, annem bile "acıların kadını" diye şaka yaptı. Zira 'düdüklü gece'den sonra hayatım günde 3-4 saat, belirsiz zamanlarda uyuduğum, hiçbir şey yapamadığım bir limonluğa dönüştü. "Sık da limonata yap!" Deyince olmuyor ki, Amerikan özlü sözü!

Beni en çok etkileyen durum, şaşırtıcı olarak insanları değil müziği duyamamak oldu. O zaman anladım ki, müzik ve ben gerçekten aşk yaşıyorduk. Çalıkuşu'ndaki aşırı romantik sahneler bile bizim tutkulu aşkımızın yanında hava civaydı. Üstelik her zaman cicim aylarındaydık. Ama şimdi terk ediliyordum... Bu yazıyı okuyanlardan, hayatının aşkı tarafından bir gecede terk edilen var mı? Aldatılmış ve terk edilmiş hisseden bir kadın olarak, en iyisi gidip kendime limonata yapayım... Sonra da eski şarkıların düdüklü ve sesi kısılmış versiyonlarını dinleyip ağlarım.

 
Toplam blog
: 5
: 591
Kayıt tarihi
: 05.02.14
 
 

Bloğun adından da anlaşılabileceği gibi meraklı bir insanım. Birçok ilgi alanım var. Bu alanlarda..