Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '19

 
Kategori
Psikoloji
 

Sahiplenmek, Kıskançlık

Sahiplenmek, beynimizde doğuştan var olan bir duygudur. İtibar gördüğünde beyinde hemen bir atölye açar, eline geçirdiği her duygu ve düşünceyi kendine göre düzenler. İş ortağı ve kankası kıskançlıktır. Benlik duygularının arazisine kaçak inşa edilmiş olan bu atölye benliğin ego tatminine yardımcı olarak yer kirasını öder.

Sahiplenmek, kıskançlıkla yakından ilgilidir. Bu özellik bir çok ilişkiyi mahvettiği gibi, kişinin kendisinde de yıkıcı duygular uyandırır. Kişinin duyduğu korku, güvensizlik ve özgüven eksikliği ile ilgilidir.

Sevmek ve sahiplenmek arasında ayırım yapmak gereklidir. Çünkü sevgide güven, paylaşma isteği, rahat ve her iki kişi için de alan vardır. Sahiplenmekte ise, sahiplenen kişinin kıskançlığı, bencilliği ve güvensizliği vardır. Bu tür davranışlar çoğu zaman ilişkilerde yıkımları da beraber getirmektedir.

Oysa insanlar çoğu zaman sevmek ile sahiplenmeyi birbirine karıştırırlar. Sahiplenme bir mala veya kişiye karşı olabileceği gibi, aslında kendinle hiçbir organik ilişkisi olmayan şeylere karşı da olabilir. Bir siyasi parti veya bir spor kulübünü örnek olarak verebiliriz. Kısıtlı bütçelerine rağmen bir takımın peşinden ülkenin dört bir yanına koşanların yaptıklarına ne denebilir ki?

Bir şeyi bir defa sahiplendik mi, arkasından kıskançlık mutlaka gelecektir. Evde çok sevdiğimiz sandalyemizin beyni olmadığı için kendine özgü davranışlar sergileyemez. Dolayısı ile onu kıskanmayız.

Peki ya eşimiz? Maalesef büyük çoğunluğumuz nikah memurunun önünde imzayı attık mı eşimizi malımız sanırız. Onu çok seviyoruz ya, artık onun için doğru olanı da düşünmek bizim işimizdir. Eh, o da bizim bunca çabamıza karşılık verecek ve tam da bizim istediğimiz şekle girecektir. İstediğimiz  davranışları sergileyecektir. Hele bir sergilemesin. Sonu cinayete kadar varır.

Hayatımızı mahvettiğimiz davranışlarımızın belkide en önde geleni olan sahiplenme duygusu, onun ortağı olan kıskançlık ve ikisine de ev sahipliği yapan egolarımızdır. Özellikle sevdiklerimizin kendi başlarına birer birey olduklarını, kendi değerleri ve düşünceleri olduğunu, bu alanda özgür olduklarını unutmayalım.

Ömür boyu  sahiplendiğimiz, kıskançlıkla koruduğumuz, üzerine koskocaman bir hayat inşaa ettiğimiz bedenimizi bile toprağa verip gidiyoruz. Bu örnek bile başkalarını sahiplenirken iki kere düşünmemize yeter sanıyorum.

İzmir 2019

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..