Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Sahte demokrasi

Öğrenci protestolarına, iktidarın polisinin protestosu, gündemdeki yerini giderek sağlamlaştırarak koruyor. Öğrencilerin protestosuna, hükümetin ( polisin değil) tepkisi gösterdi ki; daha çok demokrasi, daha çok özgürlük içeren, Kuzu Anayasası, tamamen yutturmaca. Kuzu da, aslında kuzu değil. Neredeyse tüm AKP liler, dayakçı polisi haklı buldu. Kuzu dedi ki: Yumurtalı protesto olur mu? Pankart sopaları ile, dayakçı polise karşı çıkılır mı? Hamilelerin, gösteride ne işi var? Aç karnına gösteriye katılınır mı? Yumurtayı kuzuya fırlatacağına, haşlayıp yesene. (Kuzu, öğrenciyken, yumurta bulamıyormuş). Siz hem de çift sarılısını fırlatıyorsunuz. Bu israftır. Milli servetin boşa heba edilmesidir. Bunun cezası ağır olacaktır. Bir dahakinde, dayakla kurtulamazsınız. Sizi gidi sizi, Ergenekon uzantıları. Yeriniz, Silivride hazırlandı. Silivriyi, yeniden projelendirip, genişleteceğiz. Proje yakında ihaleye çıkacak. Yüksek yargıyı, hatta, Anayasa Mahkemesini de, Silivriye taşıyıp, git gel işlerini de kolaylaştırıp, tasarruf yapacağız. Hükümete karşı protestoların gereğini de, Anayasaya, mutlaka sokacağız. Başbakanın söylemleri de, Kuzuya paralel gidiyor. Başbakan, protestoların kaynağı, ana muhalefet ve ana muhalefetin, ana medyasıdır diyor. Protestoları ve dayakçı polisi, her gün manşet yapmak suçtur. Yumurta ile sopa ile küfür ve tükürük ile hükümetin polisine karşı çıkarsanız, dayağı ve gazı yersiniz. Çocuğunuz da düşer. Şimdi, bu düşen çocuğun suçlusu biz miyiz? Hamile kadının, ne işi var protesto gösterisinde. Evinde oturup, üç doğuracağına, polisin dayağını yiyip, dokuz doğuruyorsun. Bağcıklı medyanın, fermuarlı ağızları diyorlar ki: Yumurta atmanın yerine, uygar insanlar gibi, konuşmak daha iyi değil mi? İyi de, konuşturmuyorsunuz ki. Muhalefet konuşuyor, Başbakan laf yumurtaları ile karşılık veriyor. Başbakanın konuşmalarına, şemsiye de açamıyorsunuz.

Hükümetin, Kürt açılımı fiyasko ile sonuçlanınca, gündemden çıktı. Başbakan, artık açılımı açmıyor. Kürt sorunu bitti mi acaba? PKK da ortalarda yok. Şimdilerde, İmralı kontunun borusu ötüyor. Kont Apokula diyor ki, “ben, ne dersem, o.” Hükümetin, birinci ağızları, bu konuda konuşmuyorlar. Alt kademe konuşuyor. Yani, hükümet diyor ki; konu ile artık uğraşmıyoruz. Seçimden sonraya bırakıyoruz. Diyarbakır Terörle Mücadele Şube Md. Yardımcısı demiş ki: KCK, bir devlet yapılanmasıdır. Bu, Şb, müdür yardımcısı, hükümetin bir memurudur. Her halde, boş konuşmuyordur. Yani, hükümet, kademeli olarak diyor ki: Kürtler, devlet kuruyorlar. İyi de, devlet olmak için, halk olmak yetmiyor. Toprak lazım. Güneydoğuyu, verdik mi yoksa? Kürtler, devlet kuruyor lafı, boşa söylenmiş bir laf mıdır? Boşa söylenmemişse, hükümet, neden gereğini yapmıyor. Seçime altı ay kaldı. Kürtlerden alınacak üç, beş oy, vatan toprağından daha mı önemli? Kudretli, dirayetli, haşmetli, devletli Başbakanımız, bu duruma ne zaman, “ONE MINUT” diyecek. Seçimden sonra mı? Seçimden sonra, ilk resmi ziyaretini, GüneyDoğuya mı yapacak, yoksa?

 
Toplam blog
: 820
: 326
Kayıt tarihi
: 02.10.08
 
 

Nerede, nasıl, ne zaman, umursamıyorum. Bir şekilde dünyadayım, yaşıyorum. Hayatı seviyorum. Tanr..